Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 29 Haziran 2017

Çakma ‘Tuz Yürüyüşü’...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun esas sebebini sadece kendisinin bildiği yürüyüşünü Mahatma Gandi'nin meşhur Tuz Yürüyüşü'ne benzetenler var.
Daha önce de Gandi'ye benzetilmişti söz konusu kişi.
Önceki benzetme çabaları belki biraz fiziki görünüşle ilgiliydi, kim bilir...
Ancak Kılıçdaroğlu'nun -Edirne ve Pensilvanya'ya uzatma niyeti olup olmadığını bilmediğimiz için-, şimdilik Ankara-İstanbul arasında yapacağı anlaşılan yürüyüşünü, Gandi'nin Tuz Yürüyüşü'ne benzetenler, en hafifinden ayıp ediyorlar.
Gandi'nin yürüyüşü o dönem Hindistan'ı yönetmekte olan İngilizlere karşıydı ve sömürge yönetiminin gücünü kırmayı amaçlıyordu.
Nitekim, İngilizlerin 'Hintlilerin kendileri için tuz üretemeyecekleri' yönündeki yasağını anlamsız hale getirmekle kalmadı ve Hindistan'ın bağımsızlığına giden önemli adımlardan birisi oldu Tuz Yürüyüşü.
Oysa Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü ile ilgili söylenebilecek en iddialı söz, Türkiye'nin kırdığı uluslararası vesayeti tekrar hakim kılma yürüyüşü olabilir, ancak.
Adalet Yürüyüşü, Enis Berberoğlu'na verilen ceza ya da 'kaçabilir' şüphesiyle tutuklanmasından çok, bölgede Türkiye'nin menfaatleri için adımlar atan yöneticileri zor duruma düşürmeyi amaçlıyor çünkü.
Şöyle veya böyle, devletin kurumlarının mevcut kanunların verdiği yetkiyle attıkları bir adımdı MİT TIR'ları. Bu haliyle de 'devlet sırrı' idi tabii olarak.
Mahkemenin açıkladığı kararın gerekçesinde yer alan hususlar, görüntüleri yayımlayanların da bu durumun pekala farkında olduklarını gösteriyor.
Yayımlayanların kendi aralarında 'bu devlet sırrıdır, başımız derde girer' şeklinde konuştukları anlaşılıyor mahkeme kararından. Yayımlananları servis edenlerin ne konuştuklarını ise bilmiyoruz, henüz.
Ancak, görüntüleri Enis Berberoğlu'na servis edenlerin de bir gün meydana çıkacağını varsayabiliriz. Mezkur şahıs 'Bütün varlığımla haberin arkasındayım' demiş olsa da, o günlerde 25 yıllık ceza aklının ucundan bile geçmediği için, durum değişebilir şimdi...

Söz dinleyen bir ülke...

Berberoğlu, devlet sırrı niteliğindeki bilgileri yayımlamak üzere birilerine vermekten suçlu bulundu. Herhangi bir devlet lehine olmasa da, bunu casusluk olarak değerlendiriyor kanunlarımız. O sebeple de, yayımlayanlardan bile çok ceza öngörüyor.
Kılıçdaroğlu, beraber yürüdükleri ve yürüyüşe alkış tutanlar, ülkemizin onlarca ülkenin oyun sahası halindeki Suriye ile ilgili attığı bazı adımlardan rahatsızlar, bu belli. Suriye konusunda ülkemiz dışında kimin ne yaptığı, umurlarında bile değil. Ama Türkiye, kendi menfaatlerini sağlama alacak adımlar bile atmamalı onlara göre.
Bu durumu kimileri barışseverlik ya da naif bir yaklaşımın gereği olarak değerlendirebilir. Ancak, uzun bir sınırımız olan Suriye'deki gelişmelerin bizi çok yakından ilgilendirdiği ve bir şeyler yapılması gerektiği de gerçek.
Ülkemizin 'uluslararası sistemin uyumlu ve söz dinleyen bir üyesi olması' talebi, 15 Temmuz gecesi silah zoruyla TRT'den yayınlatılan korsan bildiride açıkça dillendirilmişti. Kılıçdaroğlu böyle söylemiyor belki, ama yapmak istediği bu.
Kendisini bir kasetle bulunduğu koltuğa getirenler istediği için mi yoksa başka bir yol ve yöntem bulamadığından 'yürürken düşünürüm' niyetiyle mi yola çıktı, bilmiyoruz. Ama bu yürüyüşle 'Tuz Yürüyüşü'nün uzaktan yakından alakası yok...
'Çakma Gandi' tabiri biraz oturmuştu, tamam. Ama bu yürüyüş Tuz Yürüyüşü'nün çakması bile değil...
Tuz Yürüyüşü sömürü ve emperyalizme karşı yapılmıştı;
Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü ise sömürü ve emperyalizmi davet yürüyüşü çünkü...