Nasıl ki…
Almanya, Bira'sıyla…
Brezilya, Futbolu'yla…
Fransa, Eyfel Kulesi'yle…
İngiltere, Aristokrasisi'yle…
Rusya, Votka'sı, Nataşa'sıyla…
İspanya, Flâmenko, Boğa Güreşi'yle
anılıyorsa…
…
Nasıl ki…
Bunlar, o ülkelerin
Alâmet-i Farîka'ları sayılıyorsa…
…
Biz de, yakın geçmişe kadar sadece;
İstanbul-Ayasofya-Kapalıçarşı…
'Üsküdara Gider İken' şarkısı…
Şiş Kebap-Harika Güneş ile anılırdık!
…
Ama artık…
Kaymak gibi yollar, Marmaray, dev
Köprü-dev Havaalanı, Avrasya tüneli,
Marmara geçişi köprüsü, hızlı tren,
nükleer santraller, yerli silah sanayi,
Kanal İstanbul, turist coşturan ucuz
sağlık tesisleri, modern tatil köyleri;
'Yeni Türkiye' envanterindeki yeni
'Alâmet-i Farîka'lar…
…
Diğer kişi-kuruluşları sembolize eden,
'o tarif yapılınca, hemen o' akla
geliveren 'alâmet-i farîka'lar ise;
…
Cumhurbaşkanı…
Müthiş karizma!
…
Başbakan…
'Sakin güç' Hoca!
…
Ak Parti…
Durmak yok, yola devam!
…
CHP…
Rakı sofrası!
…
MHP-HDP…
Ortaya karışık(?)
…
Ordu…
Giderek güçlenen kutlu ocak!
…
Vatandaş…
Mutlu, umutlu Yeni Türkiye!
…
Paralelci…
Böcek, casus, panikteki bedduacı!
…
Çözüm Süreci…
Gözyaşı'nı dindirecek formül!
…
Bedelli Bekleyen…
Bunun da 'alâmet-i farîka'ları;
Sivilce, anlamsız kaşıntı, sürekli kalp
çarpıntısı…
Güven sarsıntısına karşı kendine
telkinde bulunup duran, sabır taşı
çatlamak üzere olan, 'Hükümetten'
medet uman, Reis'ine güvenini hiç
yitirmeyen, 'konuya artık el koysa'
diye bekleyen delikanlı!
…
Türkiye'yi diğer ülkelerden asıl
farklılaştıran 'alâmet-i farîka' bu;
'Genç Nüfusumuz'…
…
Eli bastonlu, yaşlı dünyada;
'Geleceğimizin Teminatları'…