Tarihi 7 Eylül 2014

‘Alâmet-i Farîka'...

Nasıl ki…

Almanya, Bira'sıyla…

Brezilya, Futbolu'yla…

Fransa, Eyfel Kulesi'yle…

İngiltere, Aristokrasisi'yle…

Rusya, Votka'sı, Nataşa'sıyla…

İspanya, Flâmenko, Boğa Güreşi'yle

anılıyorsa…

Nasıl ki…

Bunlar, o ülkelerin

Alâmet-i Farîka'ları sayılıyorsa…

Biz de, yakın geçmişe kadar sadece;

İstanbul-Ayasofya-Kapalıçarşı…

'Üsküdara Gider İken' şarkısı…

Şiş Kebap-Harika Güneş ile anılırdık!

Ama artık…

Kaymak gibi yollar, Marmaray, dev

Köprü-dev Havaalanı, Avrasya tüneli,

Marmara geçişi köprüsü, hızlı tren,

nükleer santraller, yerli silah sanayi,

Kanal İstanbul, turist coşturan ucuz

sağlık tesisleri, modern tatil köyleri;

'Yeni Türkiye' envanterindeki yeni

'Alâmet-i Farîka'lar…

Diğer kişi-kuruluşları sembolize eden,

'o tarif yapılınca, hemen o' akla

geliveren 'alâmet-i farîka'lar ise;

Cumhurbaşkanı…

Müthiş karizma!

Başbakan…

'Sakin güç' Hoca!

Ak Parti…

Durmak yok, yola devam!

CHP…

Rakı sofrası!

MHP-HDP…

Ortaya karışık(?)

Ordu…

Giderek güçlenen kutlu ocak!

Vatandaş…

Mutlu, umutlu Yeni Türkiye!

Paralelci…

Böcek, casus, panikteki bedduacı!

Çözüm Süreci…

Gözyaşı'nı dindirecek formül!

Bedelli Bekleyen…

Bunun da 'alâmet-i farîka'ları;

Sivilce, anlamsız kaşıntı, sürekli kalp

çarpıntısı…

Güven sarsıntısına karşı kendine

telkinde bulunup duran, sabır taşı

çatlamak üzere olan, 'Hükümetten'

medet uman, Reis'ine güvenini hiç

yitirmeyen, 'konuya artık el koysa'

diye bekleyen delikanlı!

Türkiye'yi diğer ülkelerden asıl

farklılaştıran 'alâmet-i farîka' bu;

'Genç Nüfusumuz'…

Eli bastonlu, yaşlı dünyada;

'Geleceğimizin Teminatları'…