Tarihi 28 Mart 2024

Alkışlar!

SOSYAL medyada tanıştığı insanlar için engelli çocuklarını bile terk eden evli kadınların haberlerini izliyorum. Bunun yanı sıra kendilerini ve bedenlerini teşhir ederek o insanlara ilham veren ünlülere bakıyorum. Sanal teşhirciliğin ödettiği bedellere.

***

Bir arkadaşım nafaka zengini ünlü anneyi işaret ederek "bunlar utanmasa röntgen filmlerini bile yayınlayacak" dedi.
Bir başkası, "ucuz şöhretin getirisinin yan etkileri" diye eşlik etti.
Bu demektir ki sadece çocuk doğurmakla anne olunmuyor.
İşin aslı; teknolojik gerçekler güzelim nostaljiyi silip süpürdü.

***

Kızının adını "Şiir" oğlunun adını "Hikaye" koymayı düşünen yeni evli bir adam tanımıştım da "neden bu isimler?" diye sorduğumda "ömrüm boyunca onları kitap gibi okumak için" diye karşılık vermişti. Hiç unutmadım.

***

Çocuktuk, ayağımızda ayakkabı yoktu da büyüklerden biri "hadi yine şanslısınız" demişti. "İstanbul'da yaşamak hayata 1-0 önde başlamaktır." O zamanlar taşı toprağı kadar insanları da altındı İstanbul'un.
O zamanlar radyolarla çocuklar arasında masum bir bağlantı vardı.
Şimdiki çocuklar sosyal medya mezbahalarına gönüllü adak!

***

Yıllar önce parkta oturan anne ile 5 yaşlarındaki kızının arasındaki konuşmaya şahit olmuştum.
Kız sormuştu; "uç uç böceklerine anneleri terliklerini nereden alıyor?" Bu soruya annenin cevabı; "sizin giymediklerinizi onlara veriyoruz!" Cin gibi akıllı kız sorusunun peşine bırakmamıştı. "Onların ayak numarasını nereden biliyorsun?" Anladım ki; masumiyet ve zekanın kardeşliği en çok çocuklara yakışıyor ama onlardaki masumiyeti yok eden sistem insanlığa yakışmıyor!

***

Bizler sokaklardaki çocuk sesleriyle büyüdük. Ne psikiyatr tanıdık ne depresyon ilaçları. Hakkımız olmayan hiçbir şeye de el uzatmadık. Hala Yeşilçam filmlerinde çocukluğumuzu ararken, yeni moda terazilerde kötülüklerin ağır bastığını görüyoruz.
Çocuklarımızın bilinçaltına çirkinlikleri enjekte edip, onları kirli kazanca teşvik edenler için nostaljinin ve asaletin zerre kadar hükmü olmadığını da biliyoruz.

***

Üniversite mezunu onurlu genç kızların harıl harıl iş aradığı bir ülkede, sosyal medya cariyelerine paha biçilmiyor olabilir ama nostalji; teknolojinin asla "erişemediği" gizemlerle doludur.
O yüzden duraklarda ömür harcayan, otomobil züppelerine yan gözle bile bakmayan onurlu kızların hayat mücadelesine saygılarımı gönderiyorum.
Ahlaksızlığın kökleri evlerin içine uzanırken, kızlarını emek heykeli olarak büyüten babalara da alkışlarımı.

MUTLULUK TAKVİMİ
Hazırda yara bandı bulundur.
Şöhretli insanlara özenme.
Çocukların fotoğrafını çek.

Aşk yalanın maskarası
İhanetler yüz karası
Sen o sarı takvimlerin
En zavallı hatırası

Dönme, sakın dönme
Ben dahil burada seni
Hiç kimse özlemedi
Hepsi gönül defterinden
Seni bir bir siliyor

Kime baksan
Utanırsın gözlerinden
Senin ne mal olduğunu
Artık herkes biliyor
Hakkı YALÇIN

Bazıları bu dünyaya sadece lüks otomobil sürmeye gelmiştir.

Gazeteci!
Bir sohbette yeni tanıştığım biri "siz bu kalemle bu meslekte niye ilerleyemediniz?" diye sordu.
"Çocukluğuma bakmaktan önümü göremedim!" dedim.
Başka nedenleri merak etti.
"Kaybetmem gereken hiçbir şeyi kazanmadım ama kazanmam gereken çok şeyi kaybettim!" "Pişman mısınız?" diye sordu.
"Hayır" dedim "ama kızgınım.
Nereden çıktıkları belli olmayan ve özneleri sadece para olan insanların gazeteci olarak anılmasına kızgınım!"