Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 26 Eylül 2016

Yaran Adliye Diyalogları

Mesleğinin baharında 15 günlük avukattın şansına cmk avukatı olarak sahte para suçundan yakalanan bir sanığın müdafii olarak sorgusuna girecektir.
Adı soyadı vs tüm ıvır zıvır sorulardan sonra sadede gelinir;
(Hakim): Paraların sahte olduğunu biliyor muydun?
(Sanık): Evet biliyordum. Hatta o paraları ticaretini yapmak için para ile satın aldım..
(Avukat): (İç ses: Yahu herif alenen itiraf etti ne yumurtlasam ki şimdi?) (Hakim): Peki paralar ile ne yapacaktın?
(Sanık): (Gayet kendinden emin) Eskişehir'e uyuşturucu almaya gidiyordum.
(Hakim): Avukat bey buyrun ne diyorsunuz müvekkilinizin beyanına?
(Avukat): (İç ses: Ne diyeyim ben bu adamın ifadesine) Efendim müvekkilim suçsuzdur serbest bırakılmasını talep ediyoruz..
Tabii bu cümleden sonra hakimin neresi ile güldüğünü söylememe gerek yok herhalde..

***
Dört çocuk, (onbeş-onaltı yaşlarında) oto çaldıkları gerekçesiyle yakalanmışlardır. Geceyi çocuk büroda geçirdikten sonra öğle civarı savcı karşısına çıkartılmışlardır. Savcı ile aralarında geçen diyalog:
-Neden çaldın arabayı?
-Çalmadım efendim. Yanlış parketmişti, düzeltmek için bindik arkadaşlarla.
(Arabanın kapısı bir şekilde açılmış ve araba düz kontak yaptırılmıştır) - Sana mı düştü düzeltmek? Sonra?
- Sonra da binmişken gezdik.
Çalmak kamu adına takip edilen cezası ağır bir suçken, kullanma amacı ile almak kovuşturması şikayete bağlı cezası çok hafif bir suçtur. Şikayet de yoksa ya da geri alınmışsa dava düşer. Bundan dolayı bütün oto hırsızları bir sürüp bırakmak için almışlardır otomobilleri.

***
Asliye hukuk mahkemesinde bir duruşma, tanık dinleniyor:
- Hakim bey, ben hayatımda ilk kez duruşmaya çıkıyorum.
- Ben de seni hayatımda ilk kez görüyorum ben de heyecanlıyım.

***
Çocuk Mahkemesi'nde "yazılı ileti ile hakaret" davası.
Hakim: Oğlum Facebook'ta okulun kütüphanecisi için "x fan club" diye grup kurmuşsun, orada adamla herkes alay etmiş, sen de adama küfür etmişsin.
Çocuk: Ben hakaret etmedim, hakim bey.
Hakim: "Seninle aynı okuldayım, ..." yazmışsın.
Bu hakaret değil mi?
Çocuk : ... bizim okulun kısaltması hakim bey.
Anadolu Meslek'te okuyorum ben.
Hakim: Yürü git len! Başka yalan mı bulamadın?
Çocuk: Doğru söylüyorum, hakim bey. "seninle aynı okuldayım, Anadolu Meslek" dedim ben orada.

***
-Müvekkiliniz neden boşanmak istiyor avukat hanım?
- Karşı taraf ile aralarında düşünce farklılıklarıdan kaynaklanan şiddetli geçimsizlik bulunuyor sayin hakim...
-Tabi biri Aristo, digeri Descartes çünkü!

***
Bir çocuk mahkemesi'nde "kılıç ile yaralama" davası.
Hakim: (Sanık içeriye girer girmez) Ooo muhteşem Süleyman da gelmiş.
Çocuk : ?!?!?!

***
Hakim: Hanımefendi neden boşanmak istiyorsunuz?
Kadın: Hakim bey eşim hiç ailesiyle ilgilenmiyor.
Hakim: Ne yapıyor?
Kadın: Eşten geldikten sonra sabahlara kadar oyun oynuyor bilgisayarda.
Hakim: (Kadının kocasına) Doğru mu söylüyor?
Kadının kocası: Doğru söylüyor.
Hakim: Hangi oyunu oynuyorsun?
Kadının kocası: Metin 2 oynuyorum.
Hakim: Metin 2 mi? Bi de çoluk çocuk oyunu oynuyorsun kardeşim ya! İnsan knight online filan oynar...

***
2 şahıs 5 kg esrar ile yakalanmış ve hakim karşısına çıkarılmıştır.
Şüpheli 1: Vallahi hakim hanım biz sadece içiyik..
Hakim: Kaç kilo yakalatmıştınız?
Şüpheli 2: 5 kilo hakim hanım..
Hakim: İçen adam 5 kilo esrarı yanında mı taşır?
Şüpheli 1: Ey abla misafirlere de mi ikram etmiyah?
Şüpheli 2: He vallah..

İNAT
Birbirinden inatçı üç arkadaş yolda karşılaşmışlar. Birbirlerine inatçılıklarından bahsediyolarmış. Biri diğerlerine "Ben akşam eve gelince kapıyı 1 defa çalarım açıldı açıldı.
Açılmazsa sabaha kadar kapının önünde yatarım" demiş.
İkincisi, "Seninki de inat mı? Benim dişim ağrıyınca gider hepsini çektiririm. İnat bu ya!" demiş.
Üçüncüsü lafa girmiş. "Sizinkiler de bir şey mi? Ben evlendiğim ilk gece hanımla kavga ettik. O gün bugün ayrı yatarız" demiş. O sırada arkadaşları araya girmiş.
"O zaman senin kız ve oğlan kimden?" O da böbürlenerek "Valla inat bu ya. Onuda hiç sormadım" demiş.

AlkışlıYorum
Ayağım kaydı ve düştüm. Kalktım. Üstümü başımı çırptım. Saçımı başımı düzelttim. Yere dağılan dosyalarımı topladım. Bir metre ileri fırlayan telefonumu aldım. Kulağıma getirdim ve... Sen hala konuşmaktasın. Yeter, biraz sus ya!