Birçoğunun adı mezar taşlarında yazıyor belki.
Geride bıraktıkları izler birilerine hala rehberlik ederken.
***
Ceketinin sol yanına çiçek iliştirirdi her biri.
O ceketi arkadaşının borcu için gözünü kırpmadan satardı.
Beş vakit iyiliğe güzelliğe secde.
Hayat su gibi akıp giderdi önceleri.
***
Dağ gibi severdi her biri.
Haksızlığa meydan okumakta üstlerine yoktu da taşların altına saklarlardı yüreklerindeki mahcup bildirileri.
Köprü altında yatsalar bile çocukların korkmayan yanıydı büyükler.
Büyük olmanın erdemi de burada yatardı zaten.
***
Gidenlere tren istasyonlarında mendil sallardı her biri.
Radyo başında kan anonslarını bekleyenler çoktu.
Yüreklerinde geniş bir avlu, bütün çocuklar oynardı.
Çocuklar ki, büyüklerin en kutsal davalarından biri.
Biri onlara cinsel obje gözüyle bakacak da, insan içine çıkacak ha!
***
Hayata dört elle sarılırdı her biri, iki el yetmezdi.
Akşam yanlarından Çerkez ayrılan sabaha Kürt gelirdi.
Herkes herkesi kardeş bilirdi.
Hemşerilik ne demek, herkes bu toprağın çocuğu.
Duvar yoktu ki yıkılsın.
***
Zaman mı yoruldu son tren mi gitti?
Para çoğaldı ama hayat insanlardaki birçok güzel şeyi yok etti.
Şimdi kötülük almış başını gidiyor.
Teknolojinin ve adaletsizliğin eşliğinde.
***
"Ne güzel yıllardı" diyoruz o siyah beyaz hayatı anlatırken.
Aslında yıllar değildi güzel olan insanlardı.
Gaz lambalarıyla yetinen.
Suyu çeşmeden içen.
Sokaklarda bütün çocukların özgürce oynamasına eşlik eden.
Evde yaptığı yemeği, "kokusu gelmiştir" diye komşularıyla bölüşen.
Adaletin ve asaletin peşine düşen insanlar.
Paranın ve çocukların değil.
E-CEHENNEM!
Google'ın e-posta uygulaması Gmail'de kullanıcıların mesajları yeniden üçüncü kişiler tarafından okunmaya açıldı.
Daha önce de bu konu gündeme gelmişti ve Google kullanıcıların mahremiyetini gerekçe gösterip e-postaları okumaya son verdiğini açıklamıştı.
Şimdi geliştirici adlı yaverler ve meraklı olanlar için tüm mailler çıplak.
Teknolojinin özü röntgenciliktir zaten.
O yüzden sosyal medyanın canı e-cehenneme!
MUTLULUK TAKVİMİ
Çıplak ayakla kumlarda gezin. Çocuklara yüzme öğret. Semt pazarına git ama meyveyi seçerek al.Birazdan duracak
Bizim tren
Eski bir köy kahvesinde
Kayıp çocukların
Duvar afişlerine
Bakarız seninle
Sade kahve eşliğinde
Çocukların gözünden
Bakarız dünyaya
Burnumuzda
O masum bebelerin
Hasreti tüter
Kalbimizdeki işçileri
Puştların sapıkların
Üzerine salarız
Bir çocuk bile kurtarsak
Bu bize yeter
Hakkı YALÇIN
