Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 18 Haziran 2018

Önemli mi, daha önemli mi?..

Bazı durumlarda karıştırmaya meyyal olsak da Türkçemizde bulunan, 'Ehem olanı mühim olana tercih etmek' sözü, günümüzle ilgili ciddi uyarılar içeriyor. Çünkü önemli olduğu zannıyla bazı konuları öne alırken, daha önemli olanı gözden kaçıranların sayısı hayli çok gibi…

Mühim, adı üzerinde mühim, yani 'önemli' demek. Ancak 'ehem' kelime olarak 'daha önemli' manasına geliyor. Dolayısıyla 'ehemi yani daha önemli olanı, mühime yani önemli olana tercih etmek' sözü, kesinlikle uyulması gereken temel prensiplerden birisi…

Sözün daha iyi anlaşılabilmesi için bir örnek vermek gerekirse, 24 Haziran'a yönelik vaatlerden faydalanabiliriz.

16 senedir ülkeyi önce Başbakan ve ardından da Cumhurbaşkanı olarak yönetmiş olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, adeta çağ atlatmış olduğu Türkiye'nin geleceği ile ilgili olarak akla gelebilecek bütün sahalardaki çalışmalarını daha ileri aşamalara taşıyacakları ve ülkeyi önümüzdeki 5 yıl içerisinde çok daha ileriye götürecekleri mesajını veriyor.

Aynı makama talip olduklarını iddia eden diğer adaylar ise, son 16 senede yapılanların çoğunu gereksiz gördüklerini söyledikten başka, bunların çoğunu durduracaklarını belirtiyorlar. Dahası, proje manasına gelebilecek tek bir söz bile sarf etmemeye dikkat ediyorlar...

Erdoğan Karşıtı İttifak diyebileceğimiz bu kesimin ayırt edici özelliklerinden birisi, çalışanlara ve emeklilere yönelik olarak, çoğu konuşma sırasında akıllarına geldiği anlaşılan vaatlerde bulunmaları… Asgari ücret ya da emekli maaşları ile ilgili uçuk olduğunu kendilerinin de bildiği rakamlar telaffuz ediyorlar mesela.

Dinleyenlerin durumuna göre şekil alan vaatler arasında neler yok ki… Ev kadınlarına maaştan başlayıp, öğrencilere milli bayramlarda harçlıktan tüketici kredisi ya da kredi kartı borçlarını ödemeye kadar gidebiliyor bunlar…

Kaybetmeden kazanabilmek…

Nereden bulacaksınız sorusu sorulur diye, her birisi parlak bir zeka eseri(!) olan kaynak formüllerini de açıklıyorlar. Külliyeyi satmak ya da elektriklerini kısmak, milletimizin Ensar özelliğinin bir gereği olarak Suriyelilere yapılan yardımları iptal etmek gibi parlak formüllerinin ortak özelliği de akla, mantığa uymamaları… Tabii hesaba da…

Toplumun dezavantajlı diyebileceğimiz kesimlerinden oy alabilecekleri düşüncesiyle yaptıkları bu propagandanın sıkıntılı tarafı, AK Parti'nin bu hususların çoğu ile ilgili şu ana kadar yaptıklarından habersiz oluşları. Dinleyenler nezaket gösterip, zaten var olanı vaat edenleri bıyık altı gülümsemelerle izlemekle yetiniyor şimdilik.

Akıllarına gelip AK Parti'nin Seçim Beyannamesine bakanlar ise yapabilecek bir şey kalmadığını gördükleri için olsa gerek, ya yıkacakları yönünde sözler ediyor ya da toplumda herhangi bir karşılığı olmayan vaatlerle oyalanıyorlar.

Konunun 'ehem ve mühim'le alakası ise aslında çok derin. Ama fazla derine inmeden şunu söylemek gerek:

Türkiye'nin bütün kazanımlarını muhafaza etmek ve bunları hiç değilse aynı şekilde sürdürebilmek, önemli...

Ama Türkiye'nin kazanımlarını muhafaza etmenin ve sürdürmenin yanında, bu kazanımları çok daha ileri aşamalara taşımak, daha da önemli…

Bir başka açıdan da şöyle ifade edebiliriz: İnsanlar için sağlık, eğitim, ekonomi ve diğer alanlarda çok daha iyisine kavuşmak tabii ki önemli…

Ancak Bütün bunlara ellerindekini kaybetmeden kavuşabilmek, çok daha önemli…

Burada 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma' sözünü de hatırlatabiliriz…

Ne diyorduk?.. 'Ehem olanı mühim olana tercih etmek', güzel bir prensip…