Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 16 Temmuz 2018

Onlar, ne yaptıklarını biliyorlardı...

"O gece, Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine bir an bile tereddüt etmeden Genelkurmay Başkanlığının önüne koştum..."

"Bir darbe girişimi olduğunu anladığımda, bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim… Abdestimi alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra, hanım ve çocuklarla vedalaşıp sokağa çıktım…"

"Şimdi çıkmam gerek, dedim hanıma. Şimdi çıkarsam belki ölürüm, ama çıkmazsam her gün ölürüm…"

"Suriye ve Irak aklıma geldi… Eğer bir şekilde darbecilere mani olamazsak, o ülkelerdeki insanların yaşadıklarını yaşayabilirdik. Çıktım dışarı…"

"Uyuyan iki yaşımdaki kızıma baktım ve onun istikbalini ülkeyi satan alçaklara emanet edemeyeceğime karar verip, meydana koştum…"

"Eşimle vedalaşıp yola çıkarken ya şehit ya gazi olacağımı düşünüyordum. Hamdolsun, Cenab-ı Hakk bana gazilik nasip etti, layık olan kardeşlerimize de şehitlik…"

Bu sözler, devleti ele geçirip, ülkeyi birilerine peşkeş çekmek üzere harekete geçen hainler sürüsünü durduran 15 Temmuz gazilerimizden bazılarına ait…

O gece şehit düşen kardeşlerimizin yakınlarının anlattıkları da aynen böyle...

Ramazan Bayramı günlerinde beraber olduğu bir arkadaşına 4 gün boyunca sürekli şehitlikten bahseden Erol Olçok, mesela…

Yine, annesine sürekli olarak şehit olacağını söyleyen ve 18 yaşında bu arzusuna kavuşan Ankaralı Mutlucan Kılıç…

Ya da, 'şehit olacağını' söylediğinde 'seni 40'ından sonra askere mi alırlar' diyen yakınlarına, 'şehit olmak için illa asker mi olmak lazım?' dedikten bir hafta sonra, 15 Temmuz şehitler Köprüsü'nde şehadet şerbetini içen Muhammed Ambar… Ve daha niceleri…

Anlatılanlar, 250 şehidimizin ve 2 bini aşan gazimizin, ne yaptıklarını bildiklerini gösteriyor…

Niyet hayır, akıbet hayır…

O gece, Liderlerinin çağrısıyla sokaklara ve meydanlara akan milyonlar, her zaman yaptıkları ve gerekirse yine yapacakları sıradan bir şeyi yapmaya gider gibi çıktılar evlerinden…

Ve askeri garnizonların etrafını sarıp yeni hareketlilikleri engelledikleri gibi karakolları savunup, tankları ve askeri araçları ele geçirdiler… Milli iradeden yana olanlarla birlikte darbecilerin elindeki yerleri temizlediler, tek tek…

Ülkenin hemen her yerinde harekete geçen milletimizin uçaklar, helikopterler ve tanklarla gelen hainleri alt etmesi, tarihte benzeri az görülebilecek olaylardandı

Üzerinden iki sene geçtikten sonra, Cenab-ı Hakk'ın lütfu ile o gece olması gereken her şeyin olması gereken yerde, olması gereken vakitte ve tam da olması gerektiği gibi olmuş olduğunu, fark ediyoruz…

Bunun, ülkemizi yöneten Cumhurbaşkanımız, Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki kadronun yalnız milletimize değil Ümmete ve hatta bütün mazlum insanlığa yönelik hizmetleri ve iyi niyetlerinin bereketiyle olduğunu, vurgulamak gerek…

Bu haliyle 15 Temmuz, 'niyet hayır, akıbet hayır' sözünün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha göstermiş oldu…

İki sene sonra farkına vardığımız bir başka husus, hainlerin devlete sızabilmek için kullandıkları yalancılık ve sahtekarlıklarını bir hayat tarzı haline getirdikleri…

Adeta canlı yayında giriştikleri darbe ile alakalı bütün açık ve net delillere rağmen hala yalanlardan medet ummaları da, ne kadar zavallı olduklarını gösteriyor.

Gayretullaha dokunan tavır ve davranışları sebebiyle yedikleri büyük tokada rağmen, hala pişmanlık belirtileri göstermemeleri ise, tam manasıyla ibretlik…

Cumhurbaşkanımız: "Milletin verdiği silahları milletimize karşı kullanmanın bedeli ağır olacaktır" demişti, o gecenin sabahına doğru… Öyle de oldu. Ödediler, ödüyorlar, ödeyecekler…