Beşiktaş, Trabzon deplasmanını anımsatan bir anlayışla sahadaydı. 7 oyuncuyla Çanakkale geçilmezi oynayıp her halde 2-0 gibi kazanmak arzusundaydı!. Hücum anında 4-2-4 gibi bir sisteme dönen Rus temsilcisine karşı Beşiktaş 4- 3-3'le defansif bir yapıyla sahadaydı... Mustafa Denizli, İbrahim Toraman'ı geri dörtlünün önünde Dzagoev'i kilitlemek adına Ernst ve Fink'le oynatmayı tercih edince 7 oyuncuyla defans yapan bir Beşiktaş izlemek zorunda kaldık.
Ancak hücum anında sağdan Krasic, soldan Mamaev ile 4 koldan "piston" misali yüklenen CSKA Moskova karşısında bu temkinli, korkak taktik anlayışı işe yaramadı.
11. dakikada Fink'in ara pasında kaleci Akinfeev ile karşı karşıya kalan Tello mutlak gol pozisyonunda topu yandan auta attı. Maçı böyle pozisyonlara bağlamayı planlayan Denizli'nin planı Krasic'in İbrahim Üzülmez'in kanadından ters tarafa değişken oynamasıyla bozuldu. 41'de Krasic, Mamaev'in pasında soldan topla ceza sahasına girip maçı 1-0'a getirerek Denizli'ye ilk darbeyi vurdu.
Beşiktaş ikinci yarı risk almaya ve hücumu takım olarak yapmaya başlayınca etkinlik arttı. Ve beklenen gol maçın sonlara doğru İbrahim Üzülmez'in soldan ortasına Bobo'nun vuruşuyla geldi.
Tribünlerin "Niye baştan ofansif oynamadı bu takım?" diye iç geçirmesi doğru. CSKA Moskova, 90+5'de Aldonin'le skoru 2-1'e taşıyıp, Mustafa Denizli'ye "Türkiye'de 7-8 kişiyle defans yapıp, bir şekilde galibiyete ulaşabilirsin. Ama bunu Avrupa'da tutturamazsın" diyerek Beşiktaş'ı Avrupa'nın dışına attı. Bence Mustafa Denizli bu anlayışıyla sınıfta kaldı.
