Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 20 Mart 2018

Halay diye geçme sakın!

"İki veya daha fazla insanın bir araya gelip ortak bir bilinç ile dans etmeleri" şeklinde primitifçe tanımlanan halay, aslında çok daha fazla parametreyi, hayatla ilgili çeşitli öğeleri barındıran bir harekettir.
İlk belirtiler halayın oluşumunda görülür, kuşbakışı izlendiğinde evrenin oluşunu simgeleyen patternlar görülür halay başlarken.
İnsanlar ilk moleküllerin oluşumunu simgelercesine çeşitli şekillerde (serçe parmaktan, omuz omuza, el ele vs) birleşir, halayın ana katmanını oluşturmaya başlarlar.
Ana katmanı oluştuktan sonra, halayın hareketleri bir komutanın ordularına hedef belirtmesi gibi, halay başı denen, diğerlerinden tek farkı konumu ve elindeki mendil olan şahıs tarafından "Sağ ayakla giriyoruz baba" şeklinde belirlenir.
Halay başı herhangi biri olabilir, "Halay başı" sıfatı kişiler tarafından değil, halayın kendisi tarafından bahşedilir kişiye.
Halayın oluşumundaki etkenler, asla önceden hesaplanamayacak oldukları için, halay her seferinde farklı bir bilinçle, farklı mesajlarla oluşacaktır.
Halayı oluşturan bireylerin damarlarındaki alkol seviyesi, o günkü sinir/stres katsayıları, hayattan beklentileri, içinde bulundukları ortamdaki nem/hava oranı, salonun klimalı olup olmadığı, içinde bulunulan ortamda ne kadar hesap ödeneceği (ki bu da bambaşka bir parametreler silsilesidir.
Detaylar için binlerce farklı parametrenin etkilediği halayın ne yapacağı, asla önceden kestirilemez. "Kontrolden çıkan halaylar" ile ilgili efsaneler anlatılır durur yüzyıllardır.
Halayologların incelemeleri sonucunda anlaşılmıştır ki kontrolden çıkıp gözden kaybolan halaylar, ormanlarda, dağlarda yabanileşip, doğal yaşama ayak uydururlar.
Bu noktada önemli bir eksiklik "müzik"tir. Müzik olmadan yaşayamayan halay, kendi müziğini kendisi yaparak, özgürlüğünü ilan eder.
(Pınar başı burma burma yar yar yar aman.) Halaybilim geliştikçe, halayologların sayısı çoğaldıkça gün ışığına çıkan gerçeklerin sayısında dramatik bir artış olmuştur.
Cümleleri 'ooo' diye başlatma alışkanlığı edinen halaybaşı, elinde olmadan, belki de bilinçsizce, her akşam balkonda mangal yakmaya başlar.
Cümlelerin sonuna 'yau' ekini getirmeye başladığında ise, dönüşüm tamamlanmıştır.
Halaybaşı, artık bir babacandır.


TUTANKAMON
Bir İngiliz turist Mısır'daki Tutankamon heykelini ziyaret ederken, orada bulunan müze tercümanı gence sorar:
- Bu heykelin yaşı kaçtır?
Memur cevap verir:
- Dört bin bir sene, altı ay, on gün...
Turist çok şaşırır.
Hemen sorar:
- Bu kadar ince bir hesabı, buralarda, hangi teknikle bulabiliyorsunuz?
Tercüman kendinden emin bir eda ile cevap verir:
- Teknik falan değil, ben burada işe başladığımda bunun dört bin senelik olduğunu söylemişlerdi.
Ben ise burada bir sene, altı ay, on gündür çalışıyorum. Ne eder?