Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 18 Kasım 2018

Nostalji demeti

Neler gördük, yaşadık belli değil... Şu an yaşı 30 üstü olanların çok rahat hatırlayacağı bazı şeyler var ki, dönüp bakınca çok ilkel geliyor ama o zamanlar yaşayanlar için büyük bir keyifti.
Kızlar yazın papatya suyuyla saçlarının rengini açıp güneşte beklerdi. O ne güzel bir renkti öyle...
Özellikle saçlarını boyatmak istemeyen genç kızlar olarak bir süre kendimizin kuaförü olmuştuk doğal yöntemlerle. Aslında fena fikir değil, yeniden bir denesek mi?
Sepette satılan sokak lahmacuncuları vardı, çoğu kişi pistir diye yememiştir ama bir o kadar da lezzetli diyen olmuştur.
Özellikle pazar yeri gibi kalabalık mekanlarda görebilirdiniz bu satıcıları. Birileri alıp yerdi de çocukların canı istediği zaman anneleri "Yenmez o pis" diye engellerdi.
Kim bilir belki de şimdinin restoranlarından daha temizdi o lahmacunlar...
Telefon galerisinde fotoğraf biriktirmeden önce tab edilmiş fotoğraflara albüm sayfalarından bakıyorduk.
Belki hala çoğunuzun evinde vardır eskiden kalan bu albümler.
Fotoğraflar ve anlar o kadar kıymetliydi ki, işte böyle saklıyorduk hepsini. Şimdi nerde.... E tabii fotoğraf o kadar önemliyken, sevdiklerimizin vesikalık fotoğraflarını da cüzdanımızda taşıyorduk.
Şehirlerarası yolculuklarda tek televizyondan film seyrettiğimiz de oldu.
Kimseden de memnuniyetsizlik ifadesi duymamışızdır. Şimdi herkesin koltuğunun önünde kişisel bir ekran var ve istediğini izleyebiliyor.
Fakat o dönem öyle değildi o işler.
Mecbur muyduk, mutlu muyduk belli değil...
Ev sahibi olmak isteyen konu komşu ve sülalenin, yıllarca bitmeyen bir kooperatife üye olduklarını ve hatta bazılarının dolandırıldıklarını da duyduk.
O zamanlar mortgage yoktu ve kredi kolay ulaşılabilir bir şey değildi.
(Şimdi kolay da ne oluyor tabii o ayrı) Bu kooperatif hevesi yüzünden ev sahibi olanlar kadar dolandırılanlar da çok. Şimdi onlar ne yapıyor acaba?
Çok önemli ve öncelikli kelimelerimi göndermek için Acele Posta Servisi (APS) ve onun renkli zarfları vardı.
Şimdi düşününce ne kadar da ilkel kalıyor değil mi? Hele ki WhatsApp'dan, e-mail'den sonra çok anlamsız ama işte o zamanlar öyleydi...
Zırt pırt kaset alamadığımız için radyodan ya da bir kasetçiden çektiğimiz "TÜRKÇE KARIŞIK" ve "YABANCI KARIŞIK" kasetlerimiz vardı.
Mesela ben babamın Zeki Müren kasetinin üstüne radyodan "Coco Jambo" çektiğimi çok iyi hatırlıyorum.
Siz de yetiştiniz mi o döneme?
Ha bir de, kapıya gelip ev hanımlarını senete sepete bağlayan çelik tencere satıcıları vardı. Ev kadınlarını korkulu rüyasıydı onlar!
Çünkü hayır diyemiyorlardı.
Alıyorlardı ama taksitleri ödemek zulüm oluyordu. Alsan bi dert, almasan ayrı dert...
O dönemin en güzel olaylarından biri de Devekuşu Kabare'nin efsane Aşkolsun, Yasaklar ve Deliler oyunlarını VHS kasetten seyretmekti. Hey gidi be!
Hala daha dünyanın en keyif verici eylemlerinden biri olabilir.
Şimdi VHS video oynatıcılarımız yok belki ama açıp yeniden seyredebiliriz.
Bu arada yukarıdaki "pastırma yeme" sahnesi ve Metin Akpınar'ın müthiş oyunculuğuna bir bakın! onedio.com

LÜZUMSUZ BİLGİLER
Osmanlı tokadı o kadar kuvvetlidir ki bu işin erbabı insanların vurduğu tokatlar beyni patlatacak cinstedir. Osmanlı'nın savaş yaptığı topraklarda yapılan kazı araştırmalarında atların ve insanların kafalarında tokat izleri bulunmuştur.

NE KADAR OLDU?
Beşiktaşlı Takoz lakaplı Çetin kendi kalesine rövaşata golü atarak takımını Şampiyon Kulüpler Kupası'nden edeli 28 YIL OLDU

FIKRA
İkisi de yetmiş yaşlarında olan Temel ile Fadime kendilerini bildi bileli nişanlıymışlar.
- Artık evlenmeliyiz, demiş Fadime.
- Amaan, cim alayi pizi bu yaştan sonra, diye cevap vermiş Temel.

AlkışlıYorum
Araba satın aldığım acentenin yetkilisiyle telefonda görüşüyoruz. Benden bazı belgeleri fakslamamı istiyor. İstediği evraklar çoğalınca, ben de "Oldu olacak parayı da fakslayayım" diyorum. El cevap: "Tamam, ben de size arabanın resmini fakslayayım, ona binersiniz." Nerede yetiştiriyorlar bu hazır cevap insanları yahu?!