Tarihi 22 Ekim 2017

Şöhret ateşten gömlek

Şöhret olmak acayip bir şey… Öyle bir duygu ki anlatmam mümkün değil. Çok yollardan geçiyorsun. O yollardan geçerken birilerini rol model alıyorsun ve o gibi olmak istiyorsun. İsterken de içten içe 'onculuk' oynuyorsun. Özenilen o kişi gibi kalabalıkta tanınmak, objektiflere poz vermek veya hayranlarla fotoğraf çektirmek… Oyuncuysan işin içine biraz da oyun katıyorsun. Hayalini kurduğun anlar gerçekleşiyor, karşına bir imkan çıkıyor. Ya bir şarkın patlıyor ya da bir dizide oynuyorsun. İnsanların seni tanıması için çabalıyorsun. Kendine basın danışmanı tutup gazetelere, dergilere, televizyonlara gidip röportajlar veriyorsun; kendini anlatıyorsun.
O renkli ışığa aldanıyorsun.
Hani hayalden bahsettim ya...
Şöhretin ve tanınır olmanın ilk zamanları biraz sancılı geçer.
Merdivenleri çıkarken gördüklerine iyi bakman lazım. Hele o merdiveni hızla çıkıyorsan daha da dikkati bakman gerekiyor. Bu çıkışın bir de hep hızlı bir inişi oluyor.
Şöhret olmaya ve tanınmaya çalışırken tüm muhabirlerin gözünün içine bakılır. Bir göz temasıyla selamlaşılsın diye... Sonra o selamlaşma, iki cümleye dönüşsün diye uğraşılır. Bir sonraki aşama ise röportaj yapmak için çabalamaktır.
Röportaj yapıldıktan sonra da 'kanka' muhabbeti başlar. Birkaç röportajdan sonra biraz yol alınca iş değişir.
Hele o kişinin yanında biri varsa ve kendini ispatlamak istiyorsa göz teması kurduğu, abla veya ağabey diye hitap ettiği gazetecilerle arasına mesafe koyar. Artık gazetecilere 'arkadaşlar' diye hitap edilir.
Havalı havalı, sadece gülümseyerek muhabirlerin yanından geçip giderler.
Tabii bu örneğe uymayan istisnalar vardır; ama toplasan bir elin parmağını geçmez.
Yazımı yazmadan önce gazetelere göz atıyordum. Bir haber beni çok şaşırttı. Haber, aynı masada yemek yediğim; şöhret ve tanınırlık yolunda yakından izlediğim oyuncu Uğur Güneş ile ilgiliydi.
Uğur Güneş muhabir arkadaşım Doğan Savaş'a saldırıp tehditler savurmuş.
Güneş, muhabir Doğan Savaş'a "Sen kimsin ulan, benim fotoğraflarımı çekemezsin" diyerek hakaret etmiş. Savaş'ın yakasına yapışarak fotoğrafları silmesi için tehditler savurduktan sonra bu kez devreye mekanın güvenlikleri girmiş.
Bir güvenliğin elini belindeki silaha atması üzerine ise araya başkaları girmiş ve herkes sakinleşmiş.
Uğur Güneş, senin şöhretle ve tanınırlıkla ilgin olmayabilir.
Ancak işini nasıl yaparsan yap senin gibi işini yapan insanlara saygı göstermen gerekiyor.
Bu arada şöhret ve tanınırlık sadece insanlar için geçerli değil...
Yazdıklarım o kapısında güvenlik olan mekanı da kapsıyor. Şimdi merak ediyorum mekanın patronları o güvenliği çalıştıracak mı?

ALKIŞLAR ÇAĞLA İLE EMRE'YE
Geçen haftanın en güzel olayı bence Emre Altuğ ve Çağla Şıkel'in beraber aynı sahneyi paylaşmasıydı. Her ikisini de gönülden alkışladım.
Altuğ'un verdiği konserde eski eşi sahneye çıkıp dans etti.
Zamanında büyük bir aşkla evlenip iki şahane çocuğu olan eski eşler, "Bizden düşman olmaz" şeklindeki en güzel mesajı verdi.
Bundan sonra kimse onlar hakkında "Küsler, görüşmüyorlar, arada mesafe var" diyemeyecek.
Her ikisini de gerçekten çok severim. Çağla Şıkel'in kalbimde yeri ayrıdır. İkisinin de çocukları için yaptıkları bu hareketi kocaman alkışlıyorum. Camialarında bunu başaramayanlara örnek olsunlar…