Bu hesapları yapan insanlara kötü bir haberim var: evdeki hesapları çarşıya uymayacak çünkü saflar netleşecek. Türkiye ve rakipleri arasındaki mücadele gittikçe sertleşiyor. Sözgelimi DEAŞ tehlikesi bitmişken ABD PYD'yi silahlandırmaya devam ediyor.
Üstelik bunu Suriye'nin Türkiye ve Irak sınırında güvenliği sağlamak için yaptığını açık açık beyan ediyor.
Yani hedefin Türkiye olduğunu ne kadar açık söylenebilirse o kadar açık söylüyor.
Türkiye de aynı açıklıkta konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'teröristlerin üniformasındaki armalarınızı alın yoksa onları teröristlerle birlikte toprağa gömmek zorunda kalırız' ve 'teröristlerin üstlerindeki bayraklarınızı alın ki biz size teslim etmek zorunda kalmayalım' açıklamaları anlamak isteyenler için gayet açıktı.
Demem o ki safların netleştiği, aktörlerin perde arkasından önüne çıktığı süreçte artık eski lafları etmek mümkün değil. Sözgelimi 'eskiden batı başkentlerinde itibar görüyorduk' diyerek nostalji yapmanın imkanı kalmadı. Neticede itibar görmekle övünülen ABD başkenti Türkiye'ye karşı bir ordu silahlandırdığını ilan ediyor.
Siyaset tercih işi... Her tercihin bir getirdikleri bir de götürdükleri var. Batı başkentlerine mavi boncuk dağıtmak düne kadar getirisi bol bir tercih olabilirdi. Ama artık bugün öyle değil. İçeride yerli ve milli ittifak kurulurken, Türkiye kuzey Suriye'deki askeri etkinliğini arttırırken, ABD bu etkinliği durdurmak için PYD'yi silahlandırırken, ABD nezdinde itibara sahip olmak övünülecek bir şey değil. Getirisinden çok götürüsü olan bir tercih.
CEVABI BELLİ SORU
CHP'den hızla tasfiye edilen Atatürkçüler ne yapar? Başka bir alternatife mi yönelirler yoksa 'kuzu kuzu' CHP'ye oy vermeye devam mı ederler?
