Tarihi 21 Haziran 2018

Seçim Günü Aktivizmi

Çok değil üç gün sonra ak koyun kara koyun belli olacak.
Seçim meydanlarında bol keseden atanlar boyunun ölçüsünü alacak.
Üstelik o ölçüye itiraz etmek pek de mümkün değil çünkü metre milletin elinde. Eskiden olsa CHP milleti beğenmezdi. Seçim kaybedince CHP sözcüleri çıkar, milletin oy verme yetkinliğini sorgulayan laflar eder böylece yenilgiye kılıf bulurlardı.
Şimdi taktik değiştirdiler. "Millet aptal onun için bizi seçmedi" demiyorlar da "aslında millet bizi seçti ama seçimlere hile karıştı" diyorlar. Seçimlere hile karıştı demek ise tam bir acziyet beyanı.
Seçmene zımnen "ben senin oyuna bile sahip çıkamıyorum.
Oy verme işlemi devam ederken ve sonrasında yapmam gereken işleri yapamıyorum" itirafında bulunmaktan başka bir şey değil.
Ama CHP böyle yaparak hem partideki rahatsızlığın üstünü örtmüş oluyor hem de kendi tabanını gereksiz yere gaza getiriyor.
Belli ki CHP'nin cumhurbaşkanı Muharrem İnce de Kemal Kılıçdaroğlu'ndan öğrendiği bu taktiği uygulayacak. Seçim günü Yalova'da oyunu kullanacağını, sonra doğrudan Ankara'ya geçip Yüksek Seçim Kurulu'nun önünde nöbete başlayacağını söyledi.
Peki İnce neyin nöbetini tutacak?
Ortada bir aksaklık mı var da oyunu kullanır kullanmaz YSK'nın önüne gidecek? Seçimde yarışan bir aday, halen görev süresi devam eden bir milletvekili ve hepsinden önemlisi oy veren bir seçmen olarak tabii ki YSK'ya itiraz etmek hakkı var. Ama ortada itiraz edilecek bir şey yokken YSK'nın önünde nöbet tutmanın anlamı ne ola ki?
Eğer İnce çok şüpheleniyorsa seçim günü nöbet tutması gereken yer YSK değil; önce sandık mahalli sonra da ilçe seçim kurulları olmalı.
Çünkü oyları YSK üyeleri değil, sandık kurulları sayıyor. Oy verme işlemi bittikten sonra sandık kurulları sandığın bulunduğu yerde sandığı açıyor. Siyasi parti temsilcilerinin, bağımsız müşahitlerin, yoldan geçip de oy sayımını izlemek isteyen vatandaşların, basın mensuplarının gözetiminde oyları sayıyorlar ve sandık sonuç tutanaklarını oluşturuyorlar. Tutanağı her partinin temsilcisi imzalıyor ve bir kopyasını alıyor. Varsa itirazlarını sözlü olarak dile getiriyorlar. Sözlü itirazla iş çözülürse ne ala. Çözüme ulaşmazsa yazılı itirazda bulunuyorlar ki ilçe seçim kurulunda konu tekrar gündeme gelsin.
Sonra bu tutanaklar ilçe seçim kurullarına gidiyor. İlçe seçim kurulunun yetki alanındaki tüm sandıklardan gelen tutanaklar orada inceleniyor. İtirazlara göre sandıklar yeniden sayılıyor. İtirazlar devam ederse tekrar kayıt altına alınıyor.
Daha sonra sandık tutanakları birleştiriliyor ve o ilçenin sonuçları elde ediliyor. Sonra il seçim kurulu süreci başlıyor ve aynı aşamalar tekrar geçiliyor. Sandık başında, ilçe seçim kurulunda ve il seçim kurulunda her adımda itiraz etme, yeniden sayım yapılması imkanı var.
Tüm bu süreç olurken YSK seçimin işleyişine nezaret ediyor.
Ne oy sayıyor, ne de itirazları kararı bağlıyor. Gerektiği durumlarda seçimin işleyişine dair genel kararlar alınıyor ancak oy sayımı ve itiraz bu aşamada YSK'nın işi değil. Seçim kaybeden siyasetçilerin iddia ettiği gibi seçim usulsüzlüğü yapılacak olsa onun yeri YSK değil sandık başı ve ilçe seçim kuruları.
Ama Muharrem İnce YSK'nın önünde nöbet bekleyecek çünkü seçimde bir usulsüzlük olmayacağını, Türkiye'de yıllardır şeffaf ve adil seçimler yapıldığını, yapılmış son büyük seçim usulsüzlüğünün 1946'da CHP tarafından yapılan "açık oy gizli tasnif" uygulaması olduğunu biliyor.
Amacı üzüm yemek değil bağcı dövmek; seçim günü aktivizmi yapmak, muhtemel mağlubiyetine kılıf bulmak, tabanını gaza getirmek, kaos çıkartıp nemalanmak!