Beklenenden daha iyi bir Dünya Kupası
İlk grup maçlarının tatsızlığı ve vuvuzela gürültüsü, futbolla ilgili yüksek tuttuğumuz beklentilerin karşılanmayacağı düşüncesini doğurmuştu ama özellikle ikinci tur maçlarıyla beraber, son derece zevkli bir şampiyona izlemeye başladık. Aksini düşünenler olabilir ama bence 1982 İspanya ve 1986 Meksika’dan sonraki en zevkli dünya kupasıydı. Bir kere, futbola ilişkin anlatacak onlarca hikâye barındırdı bu şampiyona.
Beklenenden daha iyi bir Dünya Kupası
İlk grup maçlarının tatsızlığı ve vuvuzela gürültüsü, futbolla ilgili yüksek tuttuğumuz beklentilerin karşılanmayacağı düşüncesini doğurmuştu ama özellikle ikinci tur maçlarıyla beraber, son derece zevkli bir şampiyona izlemeye başladık. Aksini düşünenler olabilir ama bence 1982 İspanya ve 1986 Meksika’dan sonraki en zevkli dünya kupasıydı. Bir kere, futbola ilişkin anlatacak onlarca hikâye barındırdı bu şampiyona.
Bir sezon öncesinde amatör kümede oynayan Thomas Müller’in altın ayakkabı alması, hiç kimsenin beklemediği Gana’nın yarı finalin kapısından 120. dakikada kaçırdığı penaltı ile dönmesi, Arjantin’in yarattığı hayal kırıklığı, Maradona’nın sempatisi, ahtapot Paul’ün tutan tahminleri, Uruguay’ın yarı finale çıkması, Fransa ve İtalya’nın gruptan çıkamaması, Yeni Zelanda’nın mağlubiyet almadan evine dönmesi… Tüm bunlar, futbol adına anlatılacak onlarca malzeme veriyor. Ve futbol, bu gibi hikâyelerin etrafında güzelleşiyor.
Spor medyası Şenol Güneş’ten özür dilemelidir
2002 Dünya Kupası’nda kazandığımız üçüncülük bile yetmemişti, Şenol Güneş’in kendisini ispat etmesine. Saçıyla uğraşmıştı bazı kesimler, konuşmasını sevmemişti, kıyafetini eleştirmişti. Hatta futbol tarihimizin en büyük başarısını küçümseyenler bile oldu; Dünya şampiyonu yapmadığı için suçladık adamı. Bu dünya kupasında dördüncü olan Uruguay ülkeye döndüğünde, takımın teknik direktörü Oscar Tabarez, bir kahraman gibi karşılandı. Tarihinde iki şampiyonluk bulunan takıma, bu dünya kupasında yarı final oyattığı için bağrına bastı koca ülke, hocasını.