Şeyh Bali Efendi ölülerle konuşurdu

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 10 Haziran 2018 Güncelleme 10 Haziran 2018, 01:22
Şeyh Bali Efendi ölülerle konuşurdu

İÇİNDEKİLER

Anadolu'daki evliyânın büyüklerinden. Zâhir ve bâtın ilimlerinde âlim bir zât idi. Babası Amasyalı olup, Sultan İkinci Bâyezîd Hanın oğlu Şehzâde Ahmed'in hocası idi. Yavuz Sultan Selîm Han tahta geçince, bâzı yerlerde kâdılık vazîfesi verildi. Tire'de kâdı iken, oğlu Şeyh Bâlî doğdu. Bâlî Efendinin doğum târihi bilinmemektedir.

ALLAH AŞKINDAN DOLAYI KENDİSİNE SARHOŞ BALİ PAŞA ADI VERİLDİ
Allah aşkı ile mest olup cezbeye tutulduğu için kendinden geçmiş mânâsında Sekran (sarhoş) lakabı verildi. 1572 senesinde, İstanbul'da vefât etti. Fâtih Câmiinde kılınan cenâze namazından sonra, vazîfeli bulunduğu Kurşunlu (Altuncu) Tekkesi'nde türbesine defnedildi.

RÜYA İLE YAŞAYACAĞI HAYAT KENDİSİNE GÖSTERİLDİ
Bâli Efendi, zamânın âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Kânûnî Sultan Süleymân'ın hocası Hayreddîn Efendinin yanında tahsilini tamamlayıp stajını bitirdi. Önce İstanbul'da Kepenekçi Medresesine hoca olarak tâyin edildi. Burada bir müddet vazîfe yaptıktan sonra, Bursa'da talebe iken gördüğü bir rüyâyı aynen yaşadı ve hayâtının akışı değişti. Bu rüyâ onun tasavvufta yetişip kemâle ermesine vesîle oldu. Rüyâ ve hâdise şöyle grçekleşmişti.

BALİ EFENDİ'Yİ RÜYASINDA TASAFFUVA DAVET EDİLDİ
Rüyâsında büyük bir caddede gidiyordu. Birden, Allahü Teâlâ'yı zikreden, tesbîh ve zikir yapan insanların seslerini duyup yanlarına yaklaştı. Nur yüzlü bâzı kimseler, halka hâlinde Kelime-i tevhîd okuyorlardı. Halkanın kenarında heybetli bir zât, çevresinde bulunanları izleyerek oturuyordu. Başını kaldırınca Şeyh Bâlî'yi gördü. Onu da bu halkaya katılmaya dâvet etti. Şeyh Bâlî özür dileyerek; "Şu anda ilim tahsiline devâm ediyorum. Eğer dâvete uyarsam, tahsilim yarıda kalır. Fakat tahsilimi bitirdikten sonra dâvetinize icâbet edebilirim." dedi. O anda uykudan uyandı. Bu rüyâsı, birkaç sene sonra İstanbul'da aynen gerçekleşti.

RÜYASINDA GÖRDÜĞÜ ALLAH DOSTU TEKKEDE KARŞISINA ÇIKTI
Bir arkadaşıyla berâber, Ali Paşa Tekkesi'nin yanından geçerken, Kelime-i tevhîd sesleri duydu. Birkaç sene önce gördüğü rüyâyı hatırladı. Elinde olmayarak tekkenin içerisine girdi. Orada, rüyâsında gördüklerinin aynısını gördü. Kenârda duran zât, onu yanına dâvet etti. Hadîd sûresinin; "Müminlerin Allahü teâlâyı ve Hak'tan ineni (Kur'ân-ı kerîmi) zikr için kalplerinin yumuşama zamânı gelmedi mi?" meâlindeki on altıncı âyet-i kerîmesini okuyup; "Bundan önce bize katılmak için tahsili ve dersleri bahâne etmiştin. Artık bahâne kalmadı. Bundan sonra senin için en faydalı olan bu işle meşgûl olmaz mısın?" dedi.

TEKKEDEKİ HOCA SÜMBÜL EFENDİ'NİN DOĞMADAN MÜJDELEDİĞİ RAMAZAN EFENDİ İDİ
Bâlî Efendi, hemen o anda, bu dâveti cân-ı gönülden kabul etti. Şeyhin elinde, daha önce yaptığı hatâlarına tövbe etti. Bu zâtın kim olduğunu araştırınca; Ramazan Efendi olduğunu öğrendi. Ramazan Efendi'nin yanında; ahlâkını güzelleştirmek, kalbini tasfiye ve nefsini tezkiye etmekle tasavvufta yetişip olgunlaşmakla meşgûl oldu. İnsanın iç dünyasına hitap eden yani zâhirî ilimlerindeki yüksekliklerine, bâtıni ilminin üstünlüklerini de ilâve etti.

RAMAZAN EFENDİ VEFAT EDİNCE YERİNE BALİ EFENDİ ATANDI
Ahlâkını Resûl-i Ekrem Efendimiz'in (S.A.V) yüksek ahlâkı ile süsleyip, ibâdetleri zevkle ve seve seve yapmakla şereflendi. Kendisine verilen nîmetlere şükretmek için büyük gayret sarfetti. Ramazan Efendi 1555 senesinde vefât edince, halîfesi olan Bâlî Efendiye talebeleri yetiştirmek vazîfesi verildi.

ŞEYH BALİ EFENDİ'NİN İLGİNÇ KİTAP KERAMETİ
Bali Efendi,Osmanlı döneminde yazılan,yaşayan âlimlerin hayatları ile ilgili bir kitapta şöyle bahsedilir. "Bâlî Efendinin hâl ve sözlerini ihtivâ eden Hasb-i hâl isimli kitabı şiir şeklinde yazıp bitirince, Bâlî Efendinin huzûruna gidip, sohbetlerinde geçen bir sözünü kitaba isim olarak vermeyi düşündüm. Bâlî Efendi'nin huzûruna varınca, daha kitabı çantamdan çıkarırken; "Molla Nev'î! Hasb-i hâl mi? Hasb-i hâl mi?" diye sorup, kerâmetlerini izhâr ettiler."

BALİ PAŞA ÖLÜYE TALKIN VERİRDI
Bâlî Efendi, bâzı sevdiklerinin cenâze namazını kılar, defnettikten sonra da mezarlarının başında talkın verirdi. Talkın esnâsında yanında bulunanlar, onun bir kerâmeti olarak ölünün sesini diri hâlindeki gibi işitirlerdi. Zamanının evliyâsından Nureddin Müslihiddîn Efendi, Bâlî Efendi'ye haber gönderip; önce gelen evliyânın kerâmetlerini açıklamadıklarını, kendisinin de onlara uymasını, her yerde kerâmet göstermemesini bildirdi. Bâlî Efendi de, kerâmet inkârcılarının çoğaldığını bildirip; "Evliyâ, müslümanlara yardım etmek ve zâlimlerin zulmünü defetmekle emir olagelmişlerdir. İşleri düzeltmek, yetki sâhibi kimseleri ıslâh edip onlara nasîhatte bulunmak, halktan bin kişiyi irşâd etmekten doğru yolu göstermekten evlâdır." diye cevap verdi. Bâlî Efendi, vefâtına yakın abdest aldı. Abdestli olarak vefât etti.

YARIN: ABDÜLFETTAH-I BAĞDADİ AKRİ HAZRETLERİ

MEVLÜT YÜKSEL / İSTANBUL'UN MANEVİ SULTANLARI 21