Öte yandan Diehl, İsrail'in Washington Büyükelçisi Ron Dermer'in "Kurunun yanında yaş da yanmamalı" diyerek açıkça Veliaht Prens'in korunması gerektiğini savunduğunun altını çizdi.
İKİ AYAKLI STRATEJİ
Diehl, İsraillilerin kendi devletlerinin varlığını dahi tanımayan Suudi Arabistan yönetimini savunmak için bu denli çaba göstermesinin sebebinin bölgesel güç dengelerinde aranması gerektiğini kaydetti.
Prens Muhammed bin Selman liderliğindeki bir Suudi rejiminin, İsrail'in ABD ile yürüttüğü bölgesel ittifak stratejisinde kilit rolü olduğunu vurgulayan Diehl, şöyle devam etti:
"Netanyahu için Kaşıkçı krizi, 33 yaşındaki Prens etrafında geliştirilen son derece hassas bir bölgesel stratejiyi bozma tehlikesi taşıyor. Bu strateji İsrail ile Orta Doğu'nun yeni nesil diktatörleri arasında İran'a karşı gayriresmi bir ittifak kurmayı amaçlıyor. ABD'nin bu ittifakı askeri olarak desteklemesi öngörülüyor. Prens Muhammed bin Selman'ın ise bu destek karşılığında Trump'ın koşulları henüz ortaya çıkmayan Orta Doğu barış planına destek vermesi, Filistinlileri İsrail'in belirlediği barış şartlarına ikna etmesi bekleniyor."
Bu stratejinin Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da Suudi Başkonsolosluğunda kaybolmasına kadar sorunsuz işlediğini vurgulayan Diehl, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran ile nükleer anlaşmayı askıya alarak yaptırımları yeniden yürürlüğe soktuğunu, Gazze'deki Filistinli mültecilere yardımı kestiğini, ABD Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıdığını, Suudilerin Yemen'de binlerce sivilin ölümüne yol açan hava saldırılarına destek verdiğini belirtti.
Netanyahu'nun, Prens Muhammed bin Selman'a desteğinin yanı sıra Trump yönetiminin tartışmalı adımlarına da her türlü desteği verdiğine işaret eden Diehl, bu stratejinin Muhammed bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetine gösterilen uluslararası tepkilerin ardından yaşayacağı olası güç kaybıyla tehlikeye girdiğini ifade etti.