Başkan Erdoğan’dan Saraybosna dönüşü önemli mesajlar: 8 aylık hükümetler dönemi kapandı

Referandum tartışmasına son noktayı koyan Erdoğan: Kılıçdaroğlu, yenilmeye doymayan pehlivan gibi. Bu ülkede 8 ayda bir hükümetlerin değiştiği dönemler oldu. Artık bunları yaşamak istemiyoruz.

Giriş Tarihi 10 Temmuz 2019, 07:57 Güncelleme 10 Temmuz 2019, 07:57
Başkan Erdoğan’dan Saraybosna dönüşü önemli mesajlar: 8 aylık hükümetler dönemi kapandı

İÇİNDEKİLER


Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Zirvesi için gittiği Bosna Hersek'ten dönerken, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

S-400 sadece acil durumlarda mı kullanılacak? Teknoloji transferi konusunda Rusya ile tam bir işbirliği yapılıyor mu?
Bir defa ortak üretim noktasında Rusya ile sıkıntımız yok. Ortak üretime de inşallah geçeceğiz. Bu spekülasyonlar maalesef bizim S-400 alımından vazgeçmemizi isteyenlerin ileri sürdüğü bir tezdir. Diğer soruya gelince; böyle bir alım veya böyle bir yatırım niye yapılır? Bu bir hava savunma sistemi. Böyle olduğuna göre, eğer birileri bize bir saldırı yaparsa bu saldırı karşısında biz de bu savunma sistemimizi devreye sokacağız. Böyle bir yatırıma bunun için giriyoruz. S-400 konusunu Sayın Putin ile her görüştüğümüzde, "Başından itibaren nasıl anlaştıysak öyle devam edecektir" demiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonrası tartışma başlattı, 'partili cumhurbaşkanı olmasın, anayasa değişikliğini konuşalım.' Parlamenter sisteme geçiş tartışması başlattı. Bu konuyla ilgili referandum yaptık. Bu referandumla beraber yeni yönetim sistemine geçtik. Bu parlamentoda verilen bir karar değil, halka gidilerek verilen bir karar ve halkımız bu işe yüzde 52'nin üzerinde 'evet' demek suretiyle kararı verdi. Şimdi bununla birlikte çok farklı sürece başlatmış olduk. Bu süreçte de tabi ki eksiklikler olabilir ama parlamenter demokrasi olarak gelen sürecin içinde bu ülkenin neler çektiğini, ne bedeller ödediğini de biliyoruz. Bu ülkede 8 ayda bir hükümetlerin değiştiği dönemler oldu. Artık biz bunları yaşamak istemiyoruz. Çok daha seri kararların alınabildiği, çok daha seri adımların atılabildiği bir dönem ve uluslararası alanda da güven telkin eden bir yapıyı istiyoruz. Nitekim şu anda sene-i devriyesindeyiz, daha bir yıl oldu ve konuyla ilgili çalışmalarımızı kararlı şekilde sürdüreceğiz. Sayın Kılıçdaroğlu her şeyden önce yenile yenile doymayan pehlivan gibi bir durumun içerisinde. Eğer bir demokratsa milletin verdiği bir karara saygı duyması lazım. Bu iş bitti. Biz kalkıp da ayda bir, senede bir referanduma gidemeyiz. Referandumun farklı alanlarda sık sık yapıldığı ülkeler var. Örneğin İsviçre öyle şeyler oluyor ki bakıyorsunuz bir şehirde herhangi bir konuda referanduma gidiyor ama bunlar anlık, günlük meseleler. Burada bir ülkenin yeni yönetim sistemini halka soruyorsunuz ve halk bir karar ortaya koymak suretiyle tavrını belirliyor. Şimdi şöyle bir yürüyelim, bakalım nasıl netice alıyoruz, bunları görelim. İki kavram çok önemli; güven ve istikrar ama şimdi Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu yaklaşımı güveni de ve istikrarı da tehdit ediyor. Onlar buna yardımcı olsunlar. Bir de diyor ki "CHP'li hangi belediye işçiyi atarsa karşısında beni bulur". Bunca işçiler şu anda CHP'li belediyelerden atılıyor, yürüyüşler yapılıyor. Biraz sözümüzün arkasında duralım. Partili cumhurbaşkanı da zaten yeni yönetim sisteminin içinde olan ifade. Bu bizim gökten zembille indirdiğimiz bir ifade değil. Bu yaklaşımda da cumhurbaşkanının aynı zamanda partisinin başında olması mümkündür. Biliyorsunuz bu ülkede CHP'li il başkanlarının valilik yaptığı dönemler olmuştur. CHP il başkanının o ilin valisi olması ise bir dayatmadır.

Ali Babacan partinizden istifa etti. Sizinle istifa etmeden önce görüşme yaptı mı? Babacan'ın kuracağı parti sizi nasıl etkiler mi, etkiler mi?
Benimle randevu talebi neticesinde bir görüşmesi oldu. Bu görüşmesinde de kendisi "Şu seçimden sonra istifamı vereceğim. Çünkü partiye karşı olan aidiyet duygularımı kaybetmeye başladım" dedi... Şimdi Ali Bey de hemen rahatlıkla istifasını vermiştir, hayırlısı olsun. Partimizden bu şekilde ayrılanlar daha önce de olmuştu. Hatta grup kuracak milletvekiliyle ayrılanlar olmuştu. Bu isimler kimlerdi diye sorsam acaba hatırlar mısınız? 17-18 kişi başkalarını da kattılar ve grubu kurdular. Olsa olsa bir Erkan Bey'i hatırlarsınız ama diğerlerini herhalde hatırlamazsınız... Şimdi bu gerçekler ortada. Şunu çok ve açık samimi söylüyorum; bizim partimizin oturmuş, yerleşmiş bir altyapısı var. Ben Ali Bey'in kendisine de söyledim; "Yolunuz yolunuzdur eyvallah ama şunu unutmayın ki bu ümmeti parçalamaya hakkınız yok. Siz bunu yapıyorsunuz. Bunun parçalanmasıyla da bir yere gidemeyeceksiniz" dedim.

Babacan'a, Davutoğlu'na, Gül'e kırgınlığınız var mı?
Bu soru sorulur mu Allah aşkına... Bunlara kırgınlık olmayacak da kime olacak?

Binali Bey ile ilgili bir tasarrufunuz olacak mı?
Binali bey benim yol arkadaşım, dava arkadaşım. Nerede, nasıl değerlendirme hususu olacaksa bunların da yapı içindeki gelişmelere bakarak değerlendirmeleri yaparız. Ama benim bir dava ve yol arkadaşım olarak bu denli yetişmiş, kaliteli bir arkadaşımızı tabi ki kenarda bırakmak gibi bir şey düşünülemez.

Merkez Bankası Başkanı'nın değiştirilmesi geçtiğimiz günlerde gerçekletşti. Süreçle ilgili neler söylemek istersiniz. Kısa dönemde ekonomiye dair yeni atılacak adımlar ile ilgili paylaşacağınız bilgiler olur mu?
Merkez Bankası ile ilgili attığımız adım yeni yönetim sisteminin cumhurbaşkanına vermiş olduğu bir yetkinin neticesidir. Çünkü Merkez Bankası Başkanı daha önce layüseldi, hiçbir şey soramazsınız, istediği gibi adım atar. Şimdi burada da yapı içerisinde Sayın Başkanın kendine has birçok tasarrufu olmuştur ve bu tasarruflar neticesinde de maalesef ağır bedeller ödendi. Bu artık bir yere kadar katlanılabilirdi, çekilmez oldu ve ondan sonra da bunu başta Hazine ve Maliye Bakanım olmak üzere arkadaşlarımızla değerlendirmemizi yaptık ve bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra da burada bir değişikliğe gitmenin faydalı olacağına inandık ve yine Merkez Bankası'na yabancı olmayan, orada başkanvekili konumunda olan bir arkadaşımızı sektörün içerisinde olan, finans sektöründe olan bir arkadaşımızı bu göreve getirmiş olduk.



AVRUPA'DAN MÜLTECİLER İÇİN İNSANİ BİR TAVIR GÖRMEDİK
Başkan
Recep Tayyip Erdoğan, Bosna Hersek'te gerçekleştirilen Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Zirve Toplantısı'nda önemli mesajlar verdi. Zirveye dönem başkanı Bosna Hersek'in Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri Milorad Dodik, Şefik Caferoviç ve Zeljko Komşiç, Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Djukanoviç, Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski, Arnavutluk Cumhurbaşkanı İlir Meta, Sırbistan Başbakanı Ana Brnabiç, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Romanya, Hırvatistan, Yunanistan, Moldova, Slovenya ve AB'den yetkililer katıldı. Başkan Erdoğan, konuşmasında özetle şunları kaydetti:

Son dönemde Avrupa Birliği'nin (AB) genişleme siyasetinin kimi dar görüşlü popülist çevrelerce esir alındığını görüyoruz. Kıta genelinde yükselen ayrımcı ve dışlayıcı akımlar sadece Avrupa'nın iç barışını değil, geleceğini ve umut olma potansiyelini de tehdit ediyor.

AB ülkeleri sayıları onlarla ifade edilecek mülteci kotalarında dahi anlaşamazken Türkiye hali hazırda 3.6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. BM hesaplamalarına göre bugüne kadar yalnızca Suriyeli sığınmacılar için 37 milyar doları aşan harcama yaptık.

Türkiye düzensiz göçle mücadele konusunda da her türlü tedbiri, Ege Denizi başta olmak üzere her alanda hayata geçirdi. 2005- 2017 döneminde ülkemizde yakalanan düzensiz göçmen sayısı 1 milyon kişiyi aşmıştır. Yine aldığımız tedbirler sayesinde Avrupa'ya düzensiz geçiş sayılarını yüzde 99 oranında azalttık. Avrupa kıtasının tamamının güvenliğine paha biçilemez katkı sağladık. Ancak bu zorlu süreçte Avrupalı dostlarımızdan beklediğimiz desteği ve insani tavrı göremedik. Suriyeli mülteciler için harcanmak üzere ülkemize verilen katkı taahhütleri yerine getirilmemiştir. Avrupa Birliği'nin tam 6 milyar avroluk taahhütünden şimdiye kadar sadece 2,5 milyar avrosu serbest bırakılmıştır.

Küreselleşen dünyada rekabet gücünü artırmak için Balkan ülkeleri olarak ekonomik işbirliğini geliştirmek zorundayız. Dünyanın dijitalleştiği bir dönemde bundan geri kalmamız düşünülemez. Ülkelerimiz arasındaki dijital altyapı ağlarını güçlendirmemiz önemlidir.​

SREBRENİTSA SOYKIRIMININ 33 KURBANI ÇİÇEK VE DUALARLA UĞURLANDI
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Srebrenitsa Soykırımı kurbanları anısına düzenlenen geçit törenine katıldı. Bosna Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa'da yaşanan soykırımın 24. yılında toprağa verilecek 33 kurbanın cenazelerini taşıyan konvoy, başkent Saraybosna'dan Potoçari Anıt Mezarlığı'na uğurlandı. Törende cenazeleri taşıyan araç, Devlet Başkanlığı Konsey Binası önüne geldi.


Başkan Erdoğan ve beraberindekiler ile Bosnalı vatandaşlar burada, soykırım kurbanları için dua etti ve aracın üzerine çiçekler yerleştirdi.

Devlet Başkanlığı Konsey Binası önündeki törenine Başkan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın yanı sıra Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konsey üyeleri Şefik Caferoviç ve Zeljko Komşiç, Bosna Hersek Halklar Meclisi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da katıldı.

(SABAH)