Her şeye duyar kasan Cem Yılmaz Diyarbakır'daki acılı anneler sessiz!

Diyarbakır'da bölücü terör örgütü PKK tarafından kandırılarak dağa kaçırılan çocukların acılı ailelerin HDP binası önündeki evlat nöbetleri devam ediyor. Bazı sanatçılar, evlatlarını geri isteyen ailelerin bu yardım çığlıklarına sessiz kaldı. Bu sanatçılardan biri de gördüğü her durum karşısında duyarlılık abidesi olmaya çalışan Cem Yılmaz. Cem Yılmaz'ın konuyla ilgili hiçbir paylaşım yapmaması sosyal medya üzerinden büyük tepki görürken bu sessizliği köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, "Oğlumun cesedine bile sarılmaya razıyım yeter ki geri verin oğlumu" diyen o annenin feryat figanına sessiz kalamazsın. Hele hele ota b.ka duyar kasıp, o analara sukut suikastında bulunamazsın." diye yazdı.

Giriş Tarihi 10 Eylül 2019, 09:52 Güncelleme 10 Eylül 2019, 10:07
Her şeye duyar kasan Cem Yılmaz Diyarbakır’daki acılı anneler sessiz!

İÇİNDEKİLER

Evlatlarını, hain terör örgütü PKK'nın elinden kurtarmak için gözyaşı döken ve Diyarbakır HDP İl Binası önünde eylem başlatan annelere Türkiye'nin dört bir yanından destek yağarken, bazı sanatçılar bu acı gerçeği görmezden gelmeyi tercih ediyor. Bu sanatçılardan biri de ünlü komedyen Cem Yılmaz.

HALA SESSİZ
HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde eylem yapan anneler, dağa kaçırılan çocuklarını bulmaya çalışıyor. Eyleme katılan ailelerin sayısı artarken, bugüne kadar pek çok toplumsal olaya sanal alemde destek veren Cem Yılmaz, konuyla ilgili hiçbir yorum, paylaşım yapmadığı gibi sessizliğini korudu. Bir tweet atarak, kısa süre sonra İzmir'e geleceğini duyuran Cem Yılmaz'ın bu paylaşımının altına yorum yapan bazı kullanıcılar, ünlü komedyenin Diyarbakır anneleri ile ilgili paylaşım yapmamasına tepki gösterdi.

SALİH TUNA: "HELE HELE OTA B.KA DUYAR KASIP O ANALARA SUKUT SUİKASTINDA BULUNAMAZSIN"
Cem Yılmaz'ın bu sessizliğini köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, "Bak kardeşim... Dinsiz ol, kitapsız ol, Allahsız ol, ateist ol, solcu ol, sağcı ol, deist ol, muhafazakâr ol, liberal ol, demokrat ol, Kürt ol, Türk ol, Çerkez ol, Laz ol, Zaza ol, Sünni ol, Alevi ol, İsevi ol, Musevi ol, işçi ol, işveren ol, işsiz ol. Hülasa kim olursan ol; ister "Cem Yılmaz," ister "Cem Yılan" ol. Şayet bu topraklarda yaşıyorsan, HDP Diyarbakır il binasının önünde, "Oğlumun cesedine bile sarılmaya razıyım yeter ki geri verin oğlumu" diyen o annenin feryat figanına sessiz kalamazsın. Hele hele ota b.ka duyar kasıp, o analara sukut suikastında bulunamazsın." diye tepki gösterdi.

İşte Salih Tuna'nın o yazısı:
İnsan denen varlığın temel özelliği etkileyen ve etkilenen olmasıdır. Malumunuz eşyalar eskirler, yıpranırlar, kırılırlar ama asla etkilenmezler.
Yanlış anlaşılmasın, etkilenmez dediğim, fikir değiştirmezler.
Yoksa eşyalar da "yaralanır" ve hatta "hasta" olurlar. (Gerçi ben şimdiye değin izmarite çok maruz kaldığı için akciğer kanseri olan kül tablası görmedim.)
Demem o ki, eşyaların aksine insanlar doğaları itibariyle fikir değiştirirler. E tabii değiştirmek için de öncelikle bir fikir sahibi olmak lazım.
Her insan entelektüel donanıma bağlı olarak bilinçli hale gelebilir veya tam aksine körelebilir.
Evet, körelebilir!
"Okumakla" cahil bile olunabilir. Nasıl demişti Sakallı Celal: "Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur."
Lakin hiçbir eşya ne cahil olur ne de okur; ne fikir sahibi olur ne de bilinçlenir.
Söz gelimi, masaya eşek yükü kitap yüklesen de gram bilinçlenmez, hiç kitap yüzü görmese de cahil kalmaz.
Ağır yük yüklenen masalara, "yeryüzünün ezilen tüm masaları birleşin" deseniz de fayda etmez.
Hiçbir masanın "sınıf bilinci" gelişmez. Yükten dolayı itiraz etmez, isyan etmez.
Çok ağır ve çok değişik yüklere maruz kaldığında, Cansever'in o masası gibi en fazla bir iki sallanır durur, bana mısın demez.

***

Algı operatörleri üzerinde çalıştıkları sosyolojiyi zamanla "dramatik nesneler" haline getirdiler.
İşlem görmüş veya metamorfoza uğramış bu insanlar masadan farksız hale geldiler; al ordan koy buraya, artık bana mısın demezler.
Öylesine korkunç bir metamorfoza uğramışlardır ki "enformasyon" kör ve sağırlıklarını artırmaktan başka işe yaramaz.
Mesela, orman yangınlarını herkesten önce duyup ayağa kalktılar ama bu yangınları PKK'nın yaptığı ortaya çıkınca kör kütük sağır oldular.
HDP il binasının önünde analar dağa kaldırılan çocukları için günlerdir ağlıyor, bunlardan "tık" yok.
Sonuç itibariyle Fetullahçı haşhaşilerden farkları yok.
Fethullahçıların afyonu "dine karşı din" yani "Amerikancı İslam," bunların afyonu yalanla malul algı.
Afyonsuz nefes alamaz hale geldiler.
Gavara kafalı yazarçizerleri hiçbir şey bulamazsa, "megri megri" şeklindeki pespaye analojilerle bu Natotürkçü dangalakları afyonlayabiliyorlar.

***

Bir de menfaatlerini put edinen, şereflerini develerinin sırtında taşıyan çağdaş Ebu Süfyan'lar var.
Bunlar masa değildirler elbette. Ama işlerine gelmediğinde bir masa kadar sağır ve kör olurlar.
Sanatçıyım diye dolaşırlar ama "sol memelerinin altındaki cevahir" kararmış, haberleri yok.
Alayını toplasanız, Bresson'un o (Au Hasard Balthazar) filmindeki koca gözlü eşeğinin gözündeki yaş kadar vicdanları yok!
Bak kardeşim...
Dinsiz ol, kitapsız ol, Allahsız ol, ateist ol, solcu ol, sağcı ol, deist ol, muhafazakâr ol, liberal ol, demokrat ol, Kürt ol, Türk ol, Çerkez ol, Laz ol, Zaza ol, Sünni ol, Alevi ol, İsevi ol, Musevi ol, işçi ol, işveren ol, işsiz ol.
Hülasa kim olursan ol; ister "Cem Yılmaz," ister "Cem Yılan" ol.
Şayet bu topraklarda yaşıyorsan, HDP Diyarbakır il binasının önünde, "Oğlumun cesedine bile sarılmaya razıyım yeter ki geri verin oğlumu" diyen o annenin feryat figanına sessiz kalamazsın.
Hele hele ota b.ka duyar kasıp, o analara sukut suikastında bulunamazsın.