İbn-i Abbas'tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:
"Kalbinde Kur'an'dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir." (Tirmizî, Fazâilü'l-Kur'ân 18)
İbn-i Mesut'tan (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Kim Kur'ân-ı Kerîm'den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir." (Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân 16)
Peygamber Efendimiz duaların ret olunmadığı gecelerde bayram gecelerini de zikretmiştir. Bayram gecelerinde rabbimize çokça dua ve istiğfar etmelidir.
Nitekim Hadis-i Şerifte buyrulur:
"Beş gece vardır ki dua ret olunmaz: Receb'in ilk gecesi, Şaban'ın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi." (Suyûtî, el-Câmiu's-sağîr, no: 3952)
Ayette buyrulur:
"(Ey Resûlüm!) De ki: Sizin dua ve niyâzlarınız olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin?" (el-Furkân, 77)
Asrısaadette bayrama, infakla, ikramla, sadakayla hazırlanılırdı. Bugünlerde yetim, kimsesiz, fakir ve muhtaçları sevindirmek önemlidir.
Hz. Peygamber "Sizler yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin." buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 58)
Sadaka vermek kişiyi pek çok tehlike ve belâlardan muhafaza eder. Bu yüzden mübarek gün ve geceler sadaka vermeye en güzel vesilelerdir.
Zira ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
"Allah yolunda infak edin! Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Bir de ihsanda bulunun. Zira Allah, muhsinleri (iyilikte bulunan, işini güzel yapan ve ihsan şuuru ile yaşayanları) sever."
(el-Bakara, 195)
Peygamber Efendimiz zengin-fakir her mümini infaka teşvik eder, bir hurmadan başka bir şeyi olmayan için mümin şöyle buyururdu:
"Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız güzel ve hoş bir söz ile korunun."
Kulun hakka dönüşü demek olan tövbe yaptığı hatalarının farkında olan kulun, girdiği yanlış yolun farkına varıp yüzünü ve gönlünü Rabbine yöneltmesi ve affını dilemesidir. Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
"Şüphesiz Allah, çok tövbe eden ve çok temizlenenleri sever." (el-Bakara, 222)
İbn Ömer (ra) şöyle der:
"Biz, Resûlullah Efendimizin bir mecliste yüz defa:
"Allah'ım! Beni bağışla ve tövbemi kabul buyur! Çünkü Sen tövbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin." dediğini saymıştık."
(Ebû Dâvûd, Vitir, 26/1516; Tirmizî, Deavât, 38/3434)
Mübarek gün ve gecelerde Allah'ı zikretmeye daha çok önem verilmelidir. Kur'an'da şöyle buyrulur:
"Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle, sabah-akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!" (el- A'raf, 205)
"Rabbinin ismini zikret ve bütün varlığınla O'na yönel." (el-Müzzemmil, 8)
"…Allah'ı zikretmek, elbette en büyük ibadettir…" (el-Ankebût, 45)
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur:
"Allah'ı sevmenin alâmeti, Allah Teâlâ'yı zikretmeyi sevmektir." (Suyûtî, el-Camiu's-Sağîr, II, 52)
Hazret-i Peygamber, Arife gününde şöyle zikrederlerdi:
"La ilahe illellahü vahdehü la şerike leh, Lehül mülkü ve lehül hamdü biyedihil hâyrû vehüve alâ külli şey'in kadîr."
"Allah'tan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır ve hiçbir şeriki yoktur. Mülk O'nundur ve hamd de O'na mahsustur. Bütün hayırlar O'nun elindedir ve O her şeye kâdirdir."
Kuran-ı Kerim'de şöyle buyrulur:
"Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber'e çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O'na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin!" (el-Ahzâb, 56)