ABD sermayesiyle sözde bağımsız gazetecilik yapan çukur medyasına sert tepki: Fonlanmış diller!

ABD merkezli vakıf Chrest Foundation’ın ülkemizde aralarında Ruşen Çakır'ın kurduğu Medyascope adlı haber sitesinin de bulunduğu bazı medya kuruluşlarına yüz binlerce dolar hibe vererek siyasi tetikçilik yaptırdığı ortaya çıkmıştı. Konuyu köşesine taşıyan Takvim Gazetesi yazarı İsmail Çağlar, kaleme aldığı yazısında, "Kendilerini fonlayanları yalamak için kullandıkları o pis dillerini milli iradeden, Türkiye'nin Ankara'dan yönetilmesinden yana olan namusuyla düşünen, yazan, çizenlere uzatmasınlar yeter!." ifadelerine yer verdi.

Giriş Tarihi 23 Temmuz 2021, 08:48 Güncelleme 23 Temmuz 2021, 09:23
ABD sermayesiyle sözde bağımsız gazetecilik yapan çukur medyasına sert tepki: Fonlanmış diller!

İÇİNDEKİLER

Müdahaleci ABD sermayesi, dünyayı kendi istediği doğrultuda yönlendirmek için çeşitli ülkelerde medya organlarını finanse ediyor ve bu kuruluşlar aldıkları parayla ülkelerde siyasi operasyon çekiyor.

ABD'DEN TETİKÇİ MEDYAYA YÜZ BİNLERCE DOLAR AKTI!
ABD merkezli vakıf olan Chrest Foundation'ın ülkemizdeki muhalif medya organlarına yüz binlerce dolarlık hibe verdiği ortaya çıktı. Bu kuruluşların başında gazeteci Ruşen Çakır'ın kurduğu Medyascope adlı haber sitesinin olması dikkat çekti.

Vakfın kendi internet sitesinden açıkladığı listede Türkiye'den birçok kuruluş var. On binlerce dolarlık destek alan kurumlar arasında Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, Filmmor Kadın Kooperatifi, 140Journos, Mezopotamya Vakfı, IKSV, Serbestiyet, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Sabancı Üniversitesi, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Mekanda Adalet Derneği, Mor Çatı Kadın Derneği, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Yurttaşlık Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) bulunuyor.

Bu kuruluşlardan alınan "destek" miktarları şöyle:



Medyascope



P24


140 journos



Serbestiyet

Destek alan kuruluşlar arasında en dikkat çekeni ise halen yayın hayatını aktif bir şekilde sürdüren gazeteci Ruşen Çakır'ın kurucusu olduğu Medyascope oldu. Yayın hayatına 2015 yılında başlayan kurum, derneğin açıkladığı kayıtlara göre Chrest Foundation'dan bir yıl sonra destek almaya başlıyor.

Medyascope'un 2016'dan 2021 yılına kadar aldığı desteği milyonlarca lira olması dikkat çekiyor. Ruşen Çakır, kurumda çalıştırdığı stajyerlere para vermediği için eleştirilerin odağındaydı.

Dernek tarafından tanımlanan "Desteğin" amacı ise partizan olmayan ana akım medya çalışmaları olarak belirtildi.


FONLAYANLARI YALALAYANLAR
Konuyu köşesine taşıyan Takvim Gazetesi yazarı İsmail Çağlar, kaleme aldığı yazısında, "Kendilerini fonlayanları yalamak için kullandıkları o pis dillerini milli iradeden, Türkiye'nin Ankara'dan yönetilmesinden yana olan namusuyla düşünen, yazan, çizenlere uzatmasınlar yeter!." ifadelerine yer verdi.

İşte Çağlar'ın bugünkü yazısı;


FONLANMIŞ DİLLER
"Hemen herkesin bildiği bir klişe vardır. Konu ne zaman devletler arası ilişkilere gelse bilgiç bilgiç "Devletlerin dostlukları olmaz, çıkarları olur" demeyi çok severiz. Her klişe gibi çoğu zaman doğrudur. Ama çıkarlarından başka sadakati olmayan bu devletler neden doğrudan ya da dolaylı olarak bazı medya kuruluşlarını fonlar diye sormak pek aklımıza gelmez. Şu yalın soruya aynı yalınlıkta bir cevap vermemiz gerekiyor; İngiliz kamu yayıncısı BBC, İngilizlerin vergileri ile neden Türkiye'de yayıncılık yapar? Keşke Alice Harikalar Diyarı'nda yaşasaydık.


O zaman sorunun cevabı çok kolay olurdu. Aşırı derecede iyi kalpli olan İngilizler sadece ve sadece biz Türkler daha iyi haber alsın diye ülkemizde yayıncılık yapıyor, diyebilirdik. İngiliz vergi mükelleflerinin parası ile Ayşe Teyze ve Rıza Amca'nın, Derin ile Cemal'in nitelikli habere ulaştığı fantastik bir dünya...


Ama fantastik bir dünyada yaşamıyoruz. Klişenin de söylediği gibi dostlukların değil çıkarların hüküm sürdüğü bir dünya burası. Ve maalesef çıkarı olmasa ne İngilizler bize delik kuruş verir ne de onların parası ile fonlanan "gazeteciler" bir harf yazar. İngiliz'in, Alman'ın çıkarı nedir diye sorarsanız bir zahmet salgın döneminde dahi rekor üzerine rekor kıran İstanbul Havalimanı'nın inşaatı sırasında İngiliz BBC ve Alman DW'nin Türkçe servislerinin yaptığı haberlere bakın. Şimdi onunla kim uğraşacak derseniz vakti zamanında iki arkadaşımla beraber bendeniz uğraşmıştım, Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları raporuna da bakabilirsiniz.

KEKEÇ OLSA FONDAŞ MEDYA YAZARDI
İngiliz'in, Alman'ın, ABD'linin, Suudi'nin çıkarı belli. Merak etmeyin "gazeteciler" de bu işten kazanıyor. İnanmazsanız ABD'li Chrest Vakfı'nın yayınladığı fonlama listelerine bakın. Ruşen Çakır ve Mediascope'taki ekibi, 140Journos'u, Teyit.org'u hepsi orada. Yüzbinlerce dolar fonlanmışlar. Daha önce de listede yer alan "bağımsız" T24'e, "muhalif" Gazete Duvar'a, "sosyalist" Bianet'e rahmetli Ahmet Kekeç besleme medya ismini vermişti. Şimdi olsa Fondaş Medya yazardı muhtemelen.


Peki "gazeteci" taş mı yesin diye sorabilirsiniz. Yemesin, elbette.

Allah'ın takdir ettiği rızkı, helal yoldan, alın teriyle kazansın. Ama yurt dışından yüz bin dolarlık fonlar alıp gelip burada bize "özgür medya" lugatı parçalamasın bir zahmet.

Bir de kendilerini fonlayanları yalamak için kullandıkları o pis dillerini milli iradeden, Türkiye'nin Ankara'dan yönetilmesinden yana olan namusuyla düşünen, yazan, çizenlere uzatmasınlar yeter!."


ABD'Lİ VAKIF, SOL BASINI NEDEN BESLİYOR?
Öte yandan Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür de, "ABD'li vakıf, sol basını neden besliyor?" başlıklı yazısında ABD ile Türkiye'de CHP ve yandaşlarının desteklediği çukur medyası arasındaki ilişkiyi yazdı:



"Türkiye'deki bazı medya kuruluşlarının dışarıdan beslendiği az çok biliniyordu. Şimdi bu gerçek bir kez daha hem de rakamlarla ortaya çıktı. Aralarında P24, Medyascope, Serbestiyet ve 140Journos gibi son dönemde popüler olan çok sayıda haber sitesi ve dijital mecra var. Hepsinin ortak özelliği de hükümet karşıtı "sol" muhalif olmak.


Peki, kim besliyor bu sol muhalif gazetecileri?


ABD merkezli Chrest Foundation Vakfı... Bu ABD'li vakıf da, tıpkı ABD emperyalizmi gibi "özgür basın ve demokrasi"den yana olduğu için bütün bütçesini Türkiye'ye ayırmış. Güler misin ağlar mısın? Soros da böyle yaparak "turuncu devrimleri" desteklemiş ve birçok ülkeyi karıştırmıştı.

Gerçekten de ABD'nin Türkiye'de siyaseti dizayn etme yaklaşımı ile medyayı yönlendirme stratejileri arasında bir paralellik var. Bu noktada ilginç olansa, Türkiye'deki bazı "sol" partiler ile "sol" medyanın "Amerikancı" bir çizgide buluşmaları.


Bu da yeni değil ve bir stratejiye dayanıyor. Geçen yıl 18 Ağustos'ta bu köşede "Amerikancı solcular" başlığıyla aynen şunları yazmıştım:
"Bu ilişkinin mimarı da Obama ve yardımcısı Biden'dı. O günlerde 'Obama Doktrini' denilen bu strateji dünyanın birçok bölgesinde 'vekâlet savaşları' adıyla hayata geçirildi. Bunun bir ayağında terör örgütleri, diğer ayağında ise legal muhalefet partileri, medya ve sivil toplum örgütleri vardı."


ABD ile Türkiye'deki solun ilişkisinin ne kadar geçmişe dayandığı meçhul olsa da açığa çıkmasına ve görünür olmasına Gezi kalkışmasında tanık olduk. O tarihten sonra -belki bir iki sol parti ve aktör hariç- ne CHP'nin ne HDP'nin ne de sol medyanın ABD karşıtlığına rastlanmadı. Bir zamanlar solun antiemperyalist olduğu unutulmuş, yerini tıpkı Batı medyasında olduğu gibi AK Parti düşmanlığı almıştı.


CHP dahil sol bu süreçte F Tipi dediği FETÖ'yü bile görmezden geldi. Dahası Gezi sonrası hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hem de HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ABD'ye gitmiş, FETÖ'cüler ve Türkiye karşıtlarıyla özel ilişkiler kurulmuştu."


YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN