Hasan Kaçan: Solun en büyük problemi samimiyetsizlik

Hasan Kaçan, Türkiye’deki solu samimiyetsiz bulduğunu söyledi: Samimi olsalar, halk solu iktidara taşırdı. Deniz Baykal’ı şimdiki CHP yönetiminden ayrı tutuyorum; o daha yerli ve milli bir insandı. Mesela Baykal, parti lideri olsaydı Zeytin Dalı Operasyonu’nda devletinin yanında olurdu.

Giriş Tarihi 02 Nisan 2018, 00:00 Güncelleme 02 Nisan 2018, 03:09
Hasan Kaçan: Solun en büyük problemi samimiyetsizlik

İÇİNDEKİLER

Sevilen oyuncu Hasan Kaçan, GÜNAYDIN'a özel açıklamalarda bulundu. Türkiye'deki solun en büyük probleminin kendi içindeki samimiyetsizliği ve tutarsızlığı olduğuna işaret eden Kaçan, "Zaten samimi olsa halk, sol partileri iktidara taşırdı" dedi. Deniz Baykal'ın şimdiki CHP yönetimine oranla daha yerli ve milli olduğunu söyleyen ünlü oyuncu; AK Parti ve MHP'nin Türkiye'nin geleceği için birlikte hareket ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her kesimden insanın sevgisini ve saygısını kazanarak siyasette başarılı olduğunu sözlerine ekleyen Kaçan, "Erdoğan şu an bir dünya lideri" dedi...

Karikatüristlikten oyunculuğa, yapımcılıktan senaristliğe kadar birçok farklı kimliğe sahipsiniz. Bugüne kadar çok beğenilen işlere imza attınız. Mesleki açıdan bu kadar üretken olmayı neye borçlusunuz?
Bu çeşitlilik benim tercihim değil, kadere bağlıyorum açıkçası. Karikatüristliği bıraktıktan sonra köşe yazarlığı yapmaya başladım. Sonra televizyona bulaştım hasbelkader. 1994'te Kanal 7'de talk show tarzı bir program yapmaya başladım. Programa çok özel konuklar katıldı. Orada Barış Manço'dan Cem Karaca'ya kadar birçok ismi ağırladım. Belediye Başkanlığı döneminde Sayın Cumhurbaşkanımız da konuk olmuştu hatta. Program sunuculuğundan sonra Osman Sınav ile tanıştık, 'Ekmek Teknesi' adlı dizide yer aldım. Dizinin senaryo ekibindeydim aynı zamanda. Oyuncu olmak aslında hiç aklımdan geçmiyordu, tesadüfen yer aldım dizide. Aslında ilk oyunculuk teklifi bu diziden yıllar önce, Barış Pirhasan aracılığıyla 'Adı Vasfiye' filmi için Atıf Yılmaz'dan gelmişti. Müjde Ar'la başrol oynamam istendi ama filmin bazı sahneleri yüzünden bu teklif ailede kabul görmedi. Aradan yıllar geçtikten sonra da 'Heredot Cevdet' karakteri ile oyuncu oldum. Oynadığım karakter de çok sevildi. 'Kader gayrete aşıktır' derler; sanırım gayretli bir insan olduğum için de kader karşıma böyle fırsatlar çıkardı. Ben kenar mahallede büyümüş, erkek berberi bir babanın oğluyum. Hayal edemediğim yerlere geldim.



Karikatüristliği bırakmak zorunda kalmıştınız. Bunun nedenini öğrenebilir miyim?
17 yaşında Gırgır dergisinde çizmeye başladım. Büyüdüğüm mahallenin, yetiştiğim ailenin dünyaya bakışından çok farklıydı mizah dünyası. Bambaşka bir hayat vardı orada. Mizah dünyasında sol görüş hakimdi. Çoğu okuyarak ya da araştırarak mı edindi bu dünya görüşünü? Sanmıyorum. Sloganlarla, ezberlerle hareket ediliyordu. Belli bir yaşa geldiğim zaman bu durumu sorgulamaya başladım. Yaptığım işi ve arkadaşlarımı çok seviyordum ama içimi de rahatsız ediyordu bu durum. O dönemdeki sol çevreler; sadece onlardan olmayanlara karşı değil, yerli olan herkese karşıydılar. Örneğin bugün 'baştacı' olan Oğuz Aral'a karşı da dışlayıcı bir tavır içindeydiler. Gırgır'ın çok geniş bir okuyucu kitlesi vardı. Sağcısı da, solcusu da okuyordu dergiyi. O keskin dönem için çok önemliydi Gırgır'ın bu birleştirici yanı. Gırgır'ın bu özelliği, belirli sol çevrelerin hiç hoşuna gitmiyordu. O yüzden Oğuz Aral'a da alaycı bir üslupla yaklaşıyorlardı. Oğuz Aral 'kral', biz çizenler 'Kralın soytarıları'ydık. Gırgır'ın halka yakın olması, 'yerli ve milli' duruşu hoşlarına gitmedi. Bu kesim o dönem kendi içinde de çok parçaya bölünmüştü. 80 öncesi sol grupların etkinliklerinde ne Türk bayrağı, ne de Atatürk resmi görebilirdiniz. Stalin, Lenin, Kızıl Ordu bayrağı; ne aramazsanız vardı. Ne hikmetse şimdi Atatürk'e, Türk bayrağına aşırı duyarlıymış gibi davranıyorlar. Yalan. O dönem sadece bayrağımızı sahiplenmeniz bile 'faşist' olarak yaftalanmanıza yeterdi. İşte bu samimiyetsizlikten hoşlanmıyorum. Şimdi de bu kesimler, bir de 'Baskı var' diye isyan ediyor sözde. O dönemleri unuttular galiba. Hele de dindar insanlara yapılan baskıyı hiç görmediler.

SİVRİ ÇIKIŞLAR HİÇ HOŞ DEĞİL

Bunu biraz daha açar mısınız?
Efendim baskı olsa kimse, neredeyse vatana millete ihanet derecesinde terör örgütlerini öven yazılar yazabilir mi? Çatır çatır yazıyorlar. Bir de şimdi 'Kutuplaşıyoruz' diyorlar. Siz bu ayrışmayı, kutuplaşmayı yıllar önce yaptınız. Eskiden ezdiğiniz, yok saydığınız, görmezden geldiğiniz insanlar seslerini çıkarmıyorlardı. Vuruyordun ensesine, kısıyordun sesini. Şimdi artık seslerini çıkarıyorlar, haklarını savunuyorlar diye 'Kutuplaştık' diyorsunuz. Bu insanları yok saydınız ama şimdi onların da kendi haklarına sahip olmasının, seslerini duyurmasının adı 'kutuplaşma' mı oldu?

Son günlerde birtakım insanların sivri çıkışlarına şahit oluyoruz. Kendini din adamı diye tanıtıp kadınlara yönelik keskin açıklamalar yapan da var, Atatürk'le ilgili çıkış yapanlar da. Siz nasıl yorumluyorsunuz bu tabloyu?
Bu tür ifadeler nasıl yanlışsa, üç-beş yıl önce konuşulmuş şeyleri de bugün söylenmiş gibi servis etmek de bir o kadar kasıtlı. Sosyal medyada da rastlıyorum böyle açıklamalara, açıkçası tutamıyorum kendimi. Osmanlı padişahları nasıl benim atamsa, Atatürk de benim atam. Tarihi kişiliklerin de mutlaka hataları olmuştur. Atatürk'e yakışıksız sözler söylemenin kimseye faydası yok. Bir tek bizi birbirimize düşürmek isteyene faydası var. Ecnebinin ülkemize açıkça saldırdığı böyle bir dönemde ayrıştırıcı değil, birleştirici olmak gerek.

KEŞKE TÜM PARTİLER TÜRKİ YE İÇİN TEK VÜCUT OLSA

Seçimlerde 'milli ittifak' olarak adlandırılan AK Parti ve MHP birlikteliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunun seçimler için yapılan ittifaktan öte; vatan, millet ve devletimiz için olduğunu düşünüyorum. Ülke olarak terör örgütlerine karşı değil, asıl bunlara destek veren çok uluslu güçlerle mücadele ediyoruz. Bu süreçte keşke tüm partiler tek vücut davransa, ülkemizin geleceği için birlik içinde hareket etse. AK Parti ve MHP ittifakına da böyle bakıyorum.

SİNEMA VE DİZİ PROJEM VAR

Yeni bir projeniz var mı?
Bir sinema ve dizi projesi var. Eylül'de izleyici karşısında olmayı umuyoruz. 'Heredot Cevdet' karakteri ile ilgili bir çalışma içindeyiz. Rahmetli kardeşim Metin Kaçan'ın 'Fındık Sekiz' adlı romanını sinemaya aktarmayı arzu ediyoruz.

ERDOĞAN MAZLUMUN YANINDA OLAN BİR DÜNYA LİDERİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile uzun yıllara dayanan tanışıklığınız var, değil mi?
Cumhurbaşkanımız benden beş yaş büyük. O dönemler sizden bir yaş büyük olan bile abiniz sayılırdı. Ben de onun gibi Kasımpaşa'da oturdum, futbol oynadım. Çok ortak tanıdığımız da var. Erdoğan, çok özel bir insan, çok vefalı. Eski mahalle arkadaşlarını, mahallesini hiç unutmadı. Geçenlerde "Erokspor'dan Arap Nuran'ın size selamı var" dedim, "Arap Nuran mı? Aleykümselam ama Erokspor'da değil, biz onunla Camialtı takımındaydık" dedi. Ben mesela çoğu arkadaşımı hatırlayamıyorum. Sayın Erdoğan, her kesimden insanın sevgisini ve saygısını kazanarak siyasette başarılı oldu. Şu an bir dünya lideri. Birçok mazlumun umudu.

SAMİMİ OLSA HALK SOL PARTİLERİ İKTİDARA TAŞIRDI

Sizi esas hayal kırıklığına uğratan, mizah dünyasından uzaklaşmanıza neden olan şeyin samimiyetsizlik olduğunu söylüyorsunuz, öyle değil mi?
Evet. Bu sadece sol çevrelere has bir sorun da değil. Samimiyetsizlik, kendini dindar diye gösteren sahtebazlar arasında da var ne yazık ki. İnsan bu hayatta samimi olmalı. Nasıl düşünüyorsan öyle de yaşayacaksın. Türkiye'de solun en büyük problemi bence kendi içindeki samimiyetsizliği ve tutarsızlığı. Zaten samimi olsa halk, sol partileri iktidara taşırdı. Bir dönem belki Bülent Ecevit samimi bulunmuştur. Onun da 28 Şubat döneminde yaptıkları ortada. Bir zamanlar ahali CHP'ye 'Halk Partisi' diyordu, artık sadece CHP. Ancak Deniz Baykal'ı da şimdiki CHP yönetiminden ayrı tutuyorum mesela.

Nasıl?
Belki yanılıyorum ama Baykal, şimdiki yönetime oranla, daha yerli ve milli bir insandı. Mesela Zeytin Dalı Operasyonu sırasında Baykal parti lideri olsaydı, devletinin yanında olurdu. Eleştirisini de yapardı ama ne olursa olsun devletinin de yanında dururdu. Mevcut CHP yönetimi de keşke benzer bir tavır içinde olsa. Ama ne yazık ki marjinal bir yönetim var. Bence CHP seçmeninin önemli bir kısmı yönetimden farklı düşünüyor. CHP'li seçmen, devletimizin bekası için Zeytin Dalı Operasyonu'nu destekliyor.

ŞAHAN DA, CEM DE ÇOK BAŞARILI PROJELER YAPIYOR

Günümüzde birçok komedyen artık kendi filmini çekiyor, aralarında sıkı da bir rekabet var. Bunlar arasında siz en çok kimleri beğeniyorsunuz?
Kimse sadece ana yemekle beslenmez, tatlı da yemek gerekiyor. Komedyenlerin sinemada yaptıkları işleri de böyle görüyorum. Şahan Gökbakar da, Cem Yılmaz da çok başarılı projeler yapıyor. Kimi izleyici Cem'i sever, kimi Şahan'ı. Şahan'ın işlerini çok aşağılayan bir kesim var. Neden böyle davranıldığını anlamıyorum. Adam sanat filmi yapıyorum iddiasında değil ki. Asık suratla gittiğin sinemadan gülümseyerek çıkmak çok değerli. Komedyen arkadaşlar bunu başarıyor. 'Küfürlü filmler yapılıyor' diye şikayet edenler var. Çocuklarımızın ahlakı sinemadaki bu filmlerden değil; internetten, televizyondaki bazı dizilerden olumsuz etkileniyor. O yüzden bu eleştirileri çok haklı bulmuyorum. Her şeyden önce, çocuklarımızı korumak istiyorsak, onları şiddet içeren görüntülerden uzak tutmalıyız. Birçok konuda eleştirdiğimiz Batı'da medya çok daha dikkatli davranıyor bu konuda. Şiddet içeren görselleri ekrana vermiyorlar. Bizim medyamızın da bu konuda hassas davranması gerektiğini düşünüyorum.