Türkeş şınav çekiyor

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 06 Nisan 2011 Güncelleme 07 Nisan 2011, 03:11
Türkeş şınav çekiyor

İÇİNDEKİLER

Alparslan Türkeş, uzun süredir tutukluydu ve spor olarak sadece koridorlarda yürüyüş yapıyordu. Üstelik genç de değildi. Bu yüzden kaçış sırasında iple ineceği 3 metrelik yükseklik en önemli engeldi. Bu engeli aşmak için gerekli hazırlığı yapması, kollarını güçlendirmesi gerekiyordu.
Askeri Mevki Hastanesi'ndeki odasında şınav çekmeye başladı.
Kapısını kapatıyor, her gün ağır sayılabilecek bir spor yapıyordu.
Bir yandan da pencerenin demirleri kesiliyordu.
Demirler oldukça inceydi. Aslında, demir testeresi ile birkaç saatte tamamının kesilmesi mümkündü.
Ancak, bu işlemi kimsenin görmemesi ve dikkat çekmemek için aceleci davranılmadı. Binbaşı Selim Kaptanoğlu ve Alparslan Türkeş, günde 5-10 dakika çalışıyorlar, kalan işi ertesi güne bırakıyorlardı. Demirlerin kesilmesi işlemi tam bir ay sürdü. Önemli zorluklardan biri daha aşılmıştı. Demirler tamamen kesildikten sonra sakızla birbirine yapıştırıldı.
Kaçış günü beklenmeye başlandı. '

BABA'DAN SAYGI
O günlerde hastaneye ünlü mafya babalarından Mehmet Nabi İnciler "İnci Baba" da gelmişti. Türkeş gibi tutuklu koğuşunda tedavi görüyordu.
Bir gün Türkeş'le koridorda karşı karşıya geldiler. Merhum İnci Baba, yere diz çöktü ve Türkeş'in dizlerine sarıldı: - Başbuğum, aslana kimlik kartı sorulmaz. Size bu dünyada bu zulmü reva görenler, öbür dünyada hesap verecekler. O güne kadar İnci Baba'yı hiç görmeyen Türkeş şaşırmıştı. Teşekkür edip ayağa kaldırdıktan sonra yanındaki Binbaşı Selim Kaptanoğlu'na döndü: - Oğlum bu kim? Kaptanoğlu, "O ünlü İnci Baba'dır" cevabını verdi.
Türkeş, "Haaa" dedi: - Yahu iyi adammış be. Aradan yıllar geçti. Alparslan Türkeş, dışarı çıktı. Siyasi faaliyetlerine kaldığı yerden devam etti. Tahliye sonrası ilk 3 Mayıs Türkçüler Bayramı Bulvar Palas'ta kutlanacaktı.
Türkeş bu kutlama öncesi Selim Kaptanoğlu'nu yanına çağırdı: - Oğlum, al bu davetiyeyi İnce Baba'ya götür. Selim Kaptanoğlu itiraz edecek oldu: - Efendim size sıkıntı vermesin. Mafya ile görüşüyor derler. Türkeş, "Derlerse desinler" cevabını verdi: - O benim kader arkadaşım.
Cezaevinde beraber yattık.
Üstelik, benim şeref misafirim olacak.
Türkçüler Bayramı kutlamaları sırasında salona yerleştirilen bir masada Alparslan Türkeş, Osman Bölükbaşı ve Turgut Sunalp ile birlikte oturuyordu.
Onların dışındaki herkes ayaktaydı.

'TATLI YİYELİM...'
Bir ara salonun kapısı açıldı. 40'a yakın garson içeri girdi. Başlarında da garson kıyafeti giymiş İnci Baba vardı.
Yüksek sesle bağırıyordu: - Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım... İnci Baba'nın elindeki sinide baklava, arkasındaki garsonların taşıdıkları tepsilerde de çiğ köfte, lahmacun ve çeşitli kebaplar vardı.
Rahmetli Osman Bölükbaşı şaşkın mı şaşkın Türkeş'e sordu: - Kim bu? Türkeş gayet sakin cevap verdi: - Mafya Babası İnci Baba. Bunu duyan Osman Bölükbaşı kahkahayı bastı: - Yahu senin de amma adamların varmış!

BANYODA NİŞAN TÖRENİ
Türkeş spor yapıp kollarını güçlendirmeye çalışırken, hastanedeki hayat devam ediyordu. Bir gün Askeri Mevki Hastanesi'nin Tutuklu Servisi'ne Mamak Askeri Cezaevi'nden MHP Adana sanıklarından Galip Kütük getirildi. Kütük, Alparslan Türkeş'le görüşüp bir talepte bulundu: - Başbuğum ben burada nişanlanmak istiyorum.
Bizim nişan yüzüklerimizi siz takar mısınız?
Türkeş de "Olur" cevabını verdi.
Ancak, bu nasıl olacaktı! Alparslan Türkeş'in kapısının önünde iki inzibat eri, Galip Kütük'ün peşinde de bir inzibat eri vardı. Böyle bir törene izin vermeleri mümkün değildi. Muhtemelen durumu hemen üstlerine bildirecekler, onlar da nişan törenini engelleyeceklerdi.
Akla, koridordaki Türkeş'in kullandığı banyo geldi. Nişan töreni banyoda yapılacaktı.
Kaptanoğlu, önce bir yolunu bulup Galip Kütük ile öğretmen Nur Öztürk'ü banyoya soktu. Ardından da Türkeş'i getirdi. "Hayırlı olsun" temennisi ile nişanlıların yüzükleri o banyoda Alparslan Türkeş tarafından takıldı.

YARIN: TÜRKEŞ'iN ÖNÜNDE BiNBAŞILARIN KAVGASI