Bereket rahmet hazinesinin tükenmeyeceğine inanmaktır

Bereket, kazancın bolluk göstermesidir. Huzur ve saadettir. Bereket, eşyanın niceliğinde değil, bizim ona karşı bakışımızda kendini gösterir. Nimetin yok olmasından endişe etmemek ve rahmet hazinesinin tükenmeyeceğine inanmaktır...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 19 Mayıs 2018 Güncelleme 19 Mayıs 2018, 03:57
Bereket rahmet hazinesinin tükenmeyeceğine inanmaktır

İÇİNDEKİLER

Sınırsız tüketim anlayışı sadece israfı yaygınlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda bereketin unutulmasına da yol açtı. Bir zamanlar dillerden düşmeyen dua cümleleri vardı: "Allah bereket versin", "Kesenize bereket", "Bereketini gör", "Siftah senden bereket Allah'dan", "Bereketli olsun", "Ömrüne bereket", "Duanız berekâtıyle" gibi. Annelerimiz de, yaptıkları yemeğin bereketli olması için besmeleye özen göstermenin yanı sıra, tek kişilik sofra açmaya yanaşmaz "Öyle beti bereketi olmaz, gelenleri bekleyin" diye uyarırlardı. Bereketli olmayan para, bereketli olmayan ürün, bereketli olmayan zaman, kısaca bereketli olmayan şeylerin tümü değersiz sayılırdı. Bu yüzden, paranın helâl yoldan kazanılması çok önemliydi.
Bereketin anlam çerçevesine zenginlik katan kavramlar vardır. Rızık, rahmet, hayır, nimet, ihsan, ikram, feyiz gibi... Bereket hem kazancın ve üretimin devamlı bolluk göstermesi hem de süreklilik arz eden huzur ve saadettir. Bereket, eşyanın niceliğinde değil bizim ona karşı bakışımızda kendini gösterir. Eşyayı onu verenin özel bir ikramı ve merhametinin eseri olarak görmek, nimetin yok olmasından endişe etmemek ve rahmet hazinesinin tükenmeyeceğine inanmaktır.
Bereketin azlık ya da çoklukla ilgisi yoktur. Yerine göre azlık, yerine göre çokluk, yerine göre mutluluk, yerine göre de hüzündür. Kimi zaman salih bir evlat kimi zaman fayda veren ilim, bazen da sadaka-i cariyedir. Bereket, az olanı bollaştırır.
Bol olanı faydalı hale getirir.
Bereketi konu edinen âyet ve hadislerin anlaşılacağı üzere bu kavram, insanların gerek dünyaya gerekse âhirete yönelik kazanç veya kayıplarını ilgilendirir.
Buna göre mümin her türlü hayrın, nimet, bereket ve bolluğun Allah'ın kullarına bir ikramı olduğuna inanır, dua, niyaz ve dileklerinde daima O'na yönelir, her şeyi O'ndan ister, her hayrı O'ndan bekler. Böylece iç dünyasında güven ve huzura kavuşur. Onun bu inancı davranışlarına da yansıyarak kâmil bir insan olmasını sağlar.
Malın bereketi artması, çoğalmasıdır.
Evin bereketi genişliği, rahatlığı, huzuru ve sakinliğidir. Gıdanın bereketi bolluğu, temizliği ve helalliğidir. Aile fertlerinin bereketi çokluğu ve güzel ahlakıdır. Aile müessesesinin bereketi eşlerin uyumlu, düzenli ve anlayışlı olmalarıdır. Zamanın bereketi genişliği ve yapılması gereken işin vaktinde yerine getirilebilmesidir.
Sağlığın bereketi güçlü bir beden ve mutlu bir hayattır. Ömrün bereketi uzun ve iyi işlerle geçmiş olmasıdır. İlmin bereketi ise kapsam, beceri ve yetkinliktir.

SADAKA VERMEK, NAMAZ KILMAK
Allah Resulü, dualarıyla bereketi hayatın her anına nakşetmiş ve bunu mü'minlere de öğretmiştir. Sahabelerden bir kısmı, onun dudaklarından dökülen bereket duaları ile daha doğdukları anda karşılaştılar.
Kimi zaman hasta olan çocuklara dua ederken bereket niyazında bulunan Resûl-i Ekrem, kendisini ziyaret eden büyüklerin yanındaki küçükleri de unutmamıştır. Meselâ annesi Ümmü Süleym'in elinden tutarak yanına gelen küçük hizmetçisi Enes için ettiği dua şöyledir:
"Allah'ım (bu yavruya) bolca mal ve evlât nasip et. Verdiğin nimetlerin kendisi için bereket dolu olmasını ihsan buyur".
Ruhun gıdası olan namaz bereketin en büyük kaynağıdır: Taha Suresi'nde "Yakınlarına da namazı emret ve sen de bunda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz; senin rızkını veren Biziz" buyuruyor rabbimiz. Takvâ ve tevekkülün berekete vesile olduğu bir diğer ayette şöyle ifade ediliyor: "Allah, takva sahibi olan herkese, bir çıkış yolu sağlar, ve ummadığı yerden ona rızık verir. Allah'a güvenen herkese O yeter." Kur'ân okumak ve onunla hemhal olmak da bereket getirir. Peygamberimiz "İçinde Kuran okunan ev genişler, melekler oraya iner o ev hayır ve bereketle dolar" buyurmuştur.
Sadaka vermek ve infakta bulunmak da bereket hazinesini açan anahtarlar arasındadır. Rasûlullah, "Sadaka malı eksiltmez" ve "Bir kimse helâl kazancından tek bir hurma sadaka verse, Allah onu öyle hoşnut bir eda ile kabul eder ki, sizin tayınızı özenle büyüttüğünüz gibi bu hurmayı dağ kadar olana dek büyütüp bereketlendirir buyurarak sadaka-bereket ilişkisine dikkat çekmiştir.
Hz. Peygamber bereketi yitirmemek için bazı davranışlardan uzak durulması gerektiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda Allah Rasûlü'nün israftan, bencillikten, cimrilikten, hırs ve tamahtan, nimete karşı nankörlükten, hileyle alışveriş yapmaktan ve abartılı bir rızık endişesinden kaçınılmasını öğütlemesi son derece dikkat çekicidir. Hadislerden anlaşıldığına göre helal kazanç şuuru, şükretmek, dua etmek, yemekten önce ve sonra elleri yıkamak, alışverişte dürüst davranmak, sadaka vermek, işlere besmeleyle başlamak, güçsüzlere, yoksullara, yetimlere yardım etmek, misafir ağırlamak bereket vesilelerindendir. Müslümanlar arasında iyilik, güzellik ve afiyet dileği olan selâmın, 'Allah'ın rahmeti ve bereketleri' sözleri de eklenerek kullanılması her selâmlaşmada bereket dileğinin dile getirilmesi demektir. Nitekim Kur'an, evlere girildiğinde "Allah katından bereket, selâmet ve güzellik" dileyerek selâm vermeyi öğütlemektedir (en-Nûr 24/61).

Bir kimse aynı yıl içinde hem kendisi için asaleten, hem de başkası için vekâleten hac yapabilir mi?
Bir sene içerisinde sadece bir hac yapılabilir ve bir hac, iki kişi adına geçerli olmaz. Dolayısıyla bir kimsenin aynı yıl kendi adına asaleten, başkası adına da vekâleten hac yapması geçerli değildir. Başkasından vekâlet alan kişi, kendisi için de hacca niyet ettiğinde, müvekkilinin emrinden çıktığı için, vekâlet geçersiz hâle gelmiştir, kendisi için hac yapmış olur.

PEYGAMBERİMİZ'DEN BİR DUA:
"Allah'ım! Senden dinde sebat etmemi istiyorum.
Senden doğrulukta kararlı olmak istiyorum.
Senden nimetlerine şükretmek ve ibadetlerini en güzel biçimde yapmak istiyorum.
Senden doğru söyleyen bir dil, sağlıklı ve sana teslim olan bir kalp istiyorum.
Bildiğin her zararlı şeyin şerrinden sana sığınıyorum.
Bildiğin her hayırlı şeyi istiyorum.
Bildiğin her günah için bağışlamanı diliyorum.
Sen gizli olan şeyleri çok iyi bilensin." (Tirmizî, De'avât, 23)

BR HADİS
"Kişinin haksız yere bir Müslüman'ın şeref ve namusuna dil uzatması, büyük günahların en büyüklerindendir" (Ebu Davud, Edeb, 35).
BİR AYET
"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Zira zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın.
Birbirinizin gıybetini yapmayın. Biriniz kardeşinin ölü halinde etini yemeyi hiç arzu eder mi?
Demek tiksindiniz! O halde Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir" (el-Hucurat 49/12).

PROF.DR.ALİ KÖSE