İnanmış insan Allah’ın hoşnutluğunu hedefler

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 13 Mayıs 2019 Güncelleme 13 Mayıs 2019, 07:57
İnanmış insan Allah’ın hoşnutluğunu hedefler

İÇİNDEKİLER

Riya; kişinin başkalarının beğenisini kazanmak, saygınlık ve çıkar sağlamak amacıyla gösteriş için inandığından farklı davranışlarda bulunmasıdır. Riya, gizli yapılması gereken amel ve ibadetleri başkalarının görmesi amacıyla açıktan yapmaktır. Görünüşte Allah'a itaat ediyor gibi yaparak aslında kulların beğenisini kazanmayı amaçlamak, dünyevi çıkarları gözeterek ibadet yapmak, Allah emrettiği için değil de insanlara gösteriş olsun diye iyilik yapmak, gizli yapma imkanı olduğu halde gösteriş amacıyla bazı ibadetleri açıktan yapmak riyanın en tehlikeli olanıdır. Nitekim Hz. Peygamber, bir kişinin namaza durup da başka birisinin kendine bakmasından dolayı namazını güzelleştirmesini gizli şirk olarak nitelendirmiştir.
BÜYÜK HESAP GÜNÜ
Peygamber (sav), bir hadisinde mahşer gününde üç kişinin ilahı huzurda nasıl hesaba çekileceklerini tasvir eder. Bunlardan birincisi, Allah yolunda canını verebilecek kadar fedakarlık gösterdiğini düşünen kişidir. Bunu hesap ederek çok büyük mükafata mazhar olacağını ümit eden bu kişi, nihayet büyük hesap için Allah'ın huzuruna getirilir. Önce, Yaratan'ın ona bahşettiği nimetler bir bir sayılır. O da, sayılan nimetlere mazhar olduğunu itiraf eder. Ardından, "Peki, sen bu nimetlerin karşılığı olarak neler yaptın?" diye sorulur. Allah yolunda canını bile verdiğini düşünerek, "Senin yolunda çarpıştım. Sonunda şehit edildim" der. Onun gerçekte ne için savaştığını çok iyi bilen Allah Teala, asıl niyetini açığa çıkarır: "Yalan söylüyorsun! İnsanlar sana 'cesur' desinler diye savaştın. Zaten bu dileğin de gerçekleşti. İnsanlar, ardından senin ne kadar kahraman biri olduğunu anlatıp durdular." Allah, meleklerine emir verir ve şehitlik sevabı bekleyen kişi sürüklenerek cehenneme atılır.
RİYARKARLIK...
Diğeri de ilim tahsil eden, bilgisini başkalarıyla paylaşan, aynı zamanda Kur'an'ı güzel okuyan bir ilim adamıdır. Allah, ona da ikram ettiği nimetleri tek tek sayar. O da bu nimetlerin kendisine ikram edildiğini itiraf eder. Allah ona da sorar: "Peki, bunca nimetin karşılığı olarak ne yaptın?" Adam, "İlim tahsil ettim, bildiklerimi insanlara öğrettim ve senin rızan için Kur'an okudum." karşılığını verir. Allah önceki gibi onun da riyakarlığını açığa çıkarır: "Yalan söylüyorsun! İnsanlar sana 'alim' desin diye bu ilmi tahsil ettin. Güzel bir Kur'an okuyucusu desinler diye okudun ve bunu dediler." Allah Teala emir verir ve melekler bu kişiyi de sürükleyerek cehenneme atarlar.
ALLAH RIZASI İÇİN...
Sonuncusu, servet sahibi olmuş, dünyalık olarak her istediğini elde etmiş bir zengindir. Allah, ona da ikram ettiği nimetlerini hatırlatır. O da bu nimetlere mazhar olduğunu itiraf eder. Allah ona da sorar: "Peki, sen bunca nimetin karşılığı olarak ne yaptın?" Allah yolunda pek çok infakta bulunduğunu hesap eden adam, sevap beklentisi içerisinde, "Malın harcanmasını istediğin tüm yerlere senin rızan için infakta bulundum. Hiçbirini boş geçmedim" cevabını verir. Onun da ne maksatla infakta bulunduğunu, bu işleri nasıl gösteriş için yaptığını bilen Yüce Allah, adamın gerçek niyetini ve samimiyetsizliğini açığa çıkarır, onu dünyadaki niyetiyle yüzleştirir: "Yalan söylüyorsun! Sen bütün bunları, insanlar senin için 'Ne cömert kişi' desinler diye yaptın. Zaten bu isteğin de gerçekleşti. Herkes senin için, 'Çok cömert bir insan' dedi." Allah (cc) ardından meleklere emreder ve adam sürüklenerek cehenneme atılır. Hadiste sözü edilen kişiler bu davranışları Allah rızası için yaptıklarını ifade etmelerine rağmen karşılığında ahirette umduklarını bulamamışlardır. Çünkü onların davranışlarına Allah katında amelleri değersiz kılan riya karışmıştır.
ŞAN, ŞEREF, GÖSTERİŞ
İslam'ın müminlerden istediği, riyakarlık olarak tanımlanan ve münafıkların özelliklerinden olan gösteriş merakını hayatlarının dışına itmeleridir. Yapılan işlerin şan, şeref ve gösteriş amacına alet edilmemesidir. Nitekim Hz. Peygamber, düğün yemeğini günlerce devam ettiren bir kimsenin bunu gösterişe çevirdiğini düşünerek ikinci günden sonra yemeğin sürdürülmesini uygun bulmamıştır. Aynı şekilde insanlara güzel konuştuğunu göstermek için, "İneğin otları diline dolayarak yutması gibi" ağzını eğip bükerek konuşmaya çalışanları Allah'ın sevmediğini belirtmiştir.
İŞTE GERÇEK KULUM...
İnanmış insan, yapacağı şeyi insanların gözünde bir yerlere gelme için değil, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yapmalıdır. Böylece Allah'ın övgüsüne mazhar olur. Zira ibadetlerini ve davranışlarını samimiyetle dosdoğru yapanları Yüce Allah, "İşte bu, gerçekten benim kulum" diye nitelemektedir. İnsan, ibadetlerine ve amellerine riya bulaşmaması için dua etmeyi de ihmal etmemelidir. Nitekim Hz. Peygamber'in de bu amaçla dua ettiği olmuştur. Bir defasında bineğinin üzerinde eski bir eyer ve takriben dört dirhemlik bir kadife örtü üstünde mütevazı bir hac yolculuğuna çıkan Hz. Peygamber, "Allah'ım! riyasız ve gösterişsiz bir hac eyle" diye dua etmiştir. (Kaynak: Hadislerle İslam, Diyanet İşl. Bşk. Yayınları)
HİSSE SENETLERİ İÇİN ZEKAT VERMEK GEREKİR Mİ?
Bir şirketin hisse senetlerini satın alan kişi, bu şirketin bina, makine ve demirbaşlarına hissesi oranında ortak olmuş olur. Bu durumda hisse sahibi, şirketin elde edeceği kâr ya da uğrayacağı zarara ortaktır. Şirketin kâr etmesi durumunda hisse sahibine isabet eden kâr payı, tek başına ya da başka birikimlerle birlikte nisap miktarına ulaşır ve üzerinden bir yıl geçerse % 2,5 oranında zekâta tâbi olur. Söz konusu hisselere, elde tutulup kâr payından yararlanmak amacı ile değil de, alınıp satılmak amacıyla sahip olunursa, bu hisseler ticaret malı olarak değerlendirilir. Zekâta tabi diğer mallarla birlikte nisap miktarına ulaşırlarsa piyasa değerleri üzerinden ve % 2,5 oranında zekâtları verilir.
ZEKAT VERMENİN BELİRLİ BİR ZAMANI VAR MIDIR?
Zekat vermenin belli bir zamanı yoktur. Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekatta da nisap miktarı malın üzerinden sene geçmiş olması konusunda kamerî ay hesabı uygulanır. Zekât vermekle yükümlü olanların, yükümlü oldukları andan itibaren en kısa zamanda zekâtlarını vermeleri gerekir. Ramazan'ı beklemeye gerek yoktur. Çünkü zekât, bir kulluk borcudur, borç da bir an önce ödenmelidir.

VERGİ, ZEKÂT YERİNE GEÇER Mİ?
Vergi bir vatandaşlık görevidir; zekât ise dinî bir yükümlülüktür. Ayrıca zekât ile vergi; mükellefiyet, temel gaye, oran, miktar ve harcanacağı yerler bakımından birbirinden farklıdır. Bu itibarla, devlete ödenen vergiler zekât yerine geçmez. Zekâtın ayrıca verilmesi gerekir.
​HZ. ALİ'NİN LAKABI: EBU'T-TURAB
Bir gün Resulullah, Hz. Ali ile görüşmek için kızı Fatıma'nın evine gelmiş, ancak onu evde bulamamıştı. Kızına onun nerede olduğunu sordu. Fatıma, "Aramızda bir şey geçti. Beni kızdırdı ve çıkıp gitti" dedi. Bunun üzerine Resulullah birini gönderip onu bulmasını istedi. Hz. Ali'nin mescitte olduğu anlaşıldı. Resulullah, mescitte uzanmış, örtüsü bir tarafından düşüp toprağa bulanmış olan Hz. Ali'nin yanına geldi. Bir taraftan Hz. Ali'nin üzerindeki toprağı çırpıyor bir taraftan da, "Kalk ey Ebu't-turab, kalk ey Ebu't-turab!" diyordu. Böylece Hz. Ali, kendisine verilen isimler içinde en çok hoşuna gidenin bu olduğunu söylediği Ebu't-turab yani "topraklı" künyesini almıştı. Ebü Hüreyre'ye ise kedilere olan sevgisinden ötürü "kedicik babası" anlamına gelen lakabı verilmişti.
BİR AYET
"EY iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde, malını gösteriş için harcayan kimse gibi başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böyle kimselerin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kafirleri doğru yola iletmez." (el-Bakara 2/264)​

BİR HADİS
"KİM yaptığı bir hayrı şöhret için insanlara duyurursa, Allah onun gizli işlerini duyurur. Kim de herhangi bir hayrı gösterişle yaparsa, Allah da onun gösterişçiliğini meydana çıkarır." (Buhari, Rikak, 36; Müslim, Zühd, 47)​


ONBİR AYIN SULTANI RAMAZAN / PROF. DR. ALİ KÖSE