Kur’an’da adı anılan tek kadın: Hz. Meryem

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 16 Mayıs 2019 Güncelleme 16 Mayıs 2019, 07:57
Kur’an’da adı anılan tek kadın: Hz. Meryem

İÇİNDEKİLER

HZ. Îsâ'nın annesi olan Hz. Meryem, Kur'an'da ismiyle zikredilen tek kadındır. Ona "Meryem" ismini veren, annesidir. Hz. Meryem, gerek âyet ve hadislerde gerekse İncillerin pek çok yerinde bahis konusu yapılmakta; seçkin bir aileden gelişi, kendi seçilmişliği ve diğer şahsî faziletleri sıklıkla vurgulanmaktadır. Babası İmrân seçkin bir aileye mensup olduğu gibi, annesi de duası kabul edilen bir kimsedir. Babası İmrân'ın o daha küçükken vefat etmesi üzerine, şerefli bir vazife diyerek pek çok kimse Hz. Meryem'in himayesine talip olmuş, neticede bu vazife Hz. Zekeriyyâ'da kalmıştır. Allah Teâlâ, Hz. Meryem'i Hz. Zekeriyyâ'nın eğitim ve himayesine verdiğini belirtmektedir. Hz. Meryem'in mabed günleri bundan sonra başlar.
Hz. Meryem'in ibadetiyle meşgul olabilmesi için Hz. Zekeriyyâ ona bir mihrap yapmıştır. Orada kaldığı süre zarfında Hz. Meryem'e Allah tarafından olağanüstü bir şekilde rızık gelmiştir. Nitekim Hz. Îsâ'yı dünyaya getirdiğinde de yine olağanüstü olarak taze hurma ve su ile lütûflandıkları bilinmektedir. Kur'an, Hz. Zekeriyyâ'nın oraya her girişinde Hz. Meryem'in beraberinde güzel yiyecekler bulunduğunu şöyle anlatmaktadır: "Zekeriyyâ onun yanına mâbede ne zaman girse beraberinde yiyecekler bulurdu. "Meryem! Bu yiyecekleri nereden buluyorsun!" deyince de o: "Bunlar Allah tarafından gönderiliyor. Muhakkak ki Allah dilediğine sayısız rızıklar verir" derdi." (Âl-i İmrân, 3/37). Hz. Zekeriyyâ'nın himaye sürecinde Hz. Meryem, sürekli Cenâb-ı Hakk'ın yardımı ve koruması altında yetişmiş ve ibadetlerini her geçen gün arttırarak devam ettirmiştir. Onun bu özel durumu, yine Âl-i İmrân sûresinde şöyle ifade edilmektedir: "Hani Melekler demişlerdi ki: Meryem! Muhakkak ki Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı, hatta seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı. Meryem! Saygı dolu bir gönülle huzurunda durup Rabbine ibadet et, secdeye kapan ve rükû edenlerle beraber rükû et." Âyetteki emir karşısında Hz. Meryem'in tavrı şöyle resmedilir: "Allah İmrân'ın kızı Meryem'i misâl getirir. Meryem, iffet ve namusunu korudu. Biz ona ruhumuzdan üfledik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden itaat edenlerden oldu." (et-Tahrîm, 66/12). Nitekim onun dosdoğru bir insan oluşu da Kur'an'dan teyidlidir.
Hz. Meryem'in Hz. Îsâ'ya hamile kalışı, onu dünyaya getirişi ve sonrasında gelişen hadiselerden Meryem sûresinde daha genişçe yer almaktadır: "Kitapta Meryem'i de an! Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekiliverdi. Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de, ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi. Meryem irkildi ve "Ben" dedi, "Rahman'a sığındım senden. Eğer Allah'tan korkup haramdan sakınan bir kimse isen çekil yanımdan!" Melek: "Ben" dedi, "Rabbinden sana gelen bir elçiyim. Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim." Meryem: "Nasıl oğlum olabilir ki bana eli değen bir tek erkek bile olmamıştır. İffetsiz bir kadın da değilim!" Melek: "Öyledir, ama Rabbin: "Bu iş bana pek kolaydır; çünkü biz onu insanlara kudretimizin bir alâmeti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir" dedi. Sonra çocuğuna hamile kaldı ve bu haliyle uzakça bir yere çekildi. Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı. "N'olaydım, keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!" derken, aşağıdan şöyle bir ses işitti: "Sakın üzülme!", "Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi. Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün. Artık ye, iç, gözün aydın olsun!" (Meryem 19/16-33).
Diğer taraftan Cenâb-ı Hak hem Hz. Meryem'i hem de oğlu Hz. Îsâ'yı, cümle âlem için bir ibret vesilesi kıldığını ve onları pınarları akan ve yerleşmeye elverişli yüksekçe bir yere yerleştirdiğini beyân etmektedir. Nitekim ona ve annesine lütfedilen bu ve benzeri nimetler Hz. Îsâ'ya hatırlatılacaktır: "Îsâ! Hem senin, hem annenin üzerindeki nimetimi iyi düşün." (el-Maide 5/110). Hz. Meryem'in hamilelik süreciyle ilgili göz ardı edilemeyecek en önemli gerçek şudur: Bir iffet âbidesi olan Hz. Meryem, bâkire olduğu hâlde, Allah'ın bir mucizesi olarak hamile kalmıştır.
Hz. Meryem'in fazileti ile ilgili olarak Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kendi dönemindeki kadınların en hayırlısı İmrân kızı Meryem'dir ve yine bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı Huveylid kızı Hatice'dir." (Buhârî, Enbiyâ, 45; Müslim, Fedâilü's-sahâbe, 69). "Cennet kadınlarının en faziletlileri Hatice, Fâtıma, Âsiye ve Meryem'dir. (Ahmed b. Hanbel, I, 293, 316, 322).
BİR HADİS
Ebu Hüreyre'den nakledildiğine göre, Resülullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, bir ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel hale getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsanlar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: 'Keşke şu tuğla da yerine konulmuş olsaydı."' Resülullah sözlerine şöyle devam etmiştir: "İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum." (Buhari, Menakıb, 18).
BİR DUA
(Hz. Lokman'ın oğluna tavsiyeleri:) "… Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk¸ büyük bir zulümdür… Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük)¸ bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu¸bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa¸ yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah¸en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. (Lokmân, 31/13-14).


ONBİR AYIN SULTANI RAMAZAN / PROF. DR. ALİ KÖSE'NİN KALEMİNDEN