Yasini Şerif Duası Türkçe meali! Yasin Suresi anlamı nedir? Yasin Suresi Arapça - Türkçe yazılışı okunuşu!

Yasin suresi 83 ayetten oluşmaktadır. Adını ilk ayette geçen "Ya-Sin" kelimesinden alan sureyi okumak, anlamak ve ezberlemek isteyenler, Arapça - Türkçe yazılışı okunuşu Türkçe mealini araştırıyor. İşte Yasin Suresi Türkçe okunuşu! Yasin Suresi Arapça okunuşu (Kur'an-ı Kerim), Yasin Suresi anlamı (Diyanet Meali)

Giriş Tarihi 10 Ekim 2023, 08:02 Güncelleme 10 Ekim 2023, 10:49
Yasini Şerif Duası Türkçe meali! Yasin Suresi anlamı nedir? Yasin Suresi Arapça - Türkçe yazılışı okunuşu!

İÇİNDEKİLER

Yasin suresi 83 ayetten oluşmaktadır. Adını ilk ayette geçen "Ya-Sin" kelimesinden alan sureyi okumak, anlamak ve ezberlemek isteyenler, Arapça - Türkçe yazılışı okunuşu Türkçe mealini araştırıyor. İşte Yasin Suresi Türkçe okunuşu! Yasin Suresi Arapça okunuşu (Kur'an-ı Kerim), Yasin Suresi anlamı (Diyanet Meali)

Yasin Suresi Arapça Okunuşu (Kur'an-ı Kerim)
Yasin Suresi 1. Sayfa

Yasin Suresi 2. Sayfa

Yasin Suresi 3. Sayfa

Yasin Suresi 4. Sayfa

Yasin Suresi 5. Sayfa

Yasin Suresi 6. Sayfa

YASİN SURESİ ANLAMI (DİYANET MEALİ)

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
1. Yâ Sîn.
2, 3, 4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen
elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.
5, 6. Kur'an, ataları uyarılmamış, bu yüzden de gaflet içinde olan
bir kavmi uyarman için mutlak güç sahibi, çok merhametli
Allah tarafından indirilmiştir.
7. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur.
Artık onlar iman etmezler.
8. Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.
9. Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.
10. Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11. Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği hâlde
Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele
Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını
ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir.
13. (Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver.
Hani oraya elçiler gelmişti.
14. Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik.
Onlar, "Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz" dediler.
15. Onlar şöyle dediler: "Siz de ancak bizim gibi insansınız.
Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."
16. (Elçiler ise) şöyle dediler: "Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor."
17. "Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir."
18. Dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur."
19. Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler.
20. Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi:
"Ey kavmim! Bu elçilere uyun."

21. "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun, onlar hidayete erdirilmiş kimselerdir."
22. "Hem ben, ne diye beni yaratana kulluk etmeyeyim. Oysa
siz de yalnızca O'na döndürüleceksiniz."
23. "O'nu bırakıp da başka ilâhlar mı edineyim? Eğer Rahmân
bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."
24. "O taktirde ben mutlaka açık bir sapıklık içinde olurum."
25. "Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!"
26, 27. (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): "Cennete gir!" denildi. O da, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve
beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!" dedi.
28. Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak
için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.
29. Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.
30. Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki,
onunla alay ediyor olmasınlar.
31. Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi; onların
artık kendilerine dönmeyeceklerini görmediler mi?

32. Onların hepsi de mutlaka toplanıp (hesap için) huzurumuza çıkarılacaklardır.
33. Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan
taneler çıkarırız da onlardan yerler.
34, 35. Meyvelerinden yesinler diye biz orada hurmalıklar, üzüm
bağları var ettik ve içlerinde pınarlar fışkırttık. Bunları onların elleri yapmış değildir. Hâlâ şükretmeyecekler mi?2
36. Yerin bitirdiği şeylerden, insanların kendilerinden ve (daha)
bilemedikleri (nice) şeylerden, bütün çiftleri yaratanın şanı
yücedir. 37. Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir
de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
38. Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak
güç sahibi, hakkıyla bilen Allah'ın takdiri (düzenlemesi)dir.
39. Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur.
40. Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her
biri bir yörüngede yüzmektedir.
41. Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir.
42. Biz, onlar için o gemi gibi binecekleri nice şeyler yarattık.
43. Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat
çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.
44. Ancak tarafımızdan bir rahmet olarak ve bir süreye kadar
daha yaşasınlar diye kurtarılırlar.
45. Onlara, "Önünüzde ve arkanızda olan şeylerden (dünya ve
ahirette göreceğiniz azaplardan) sakının ki size merhamet
edilsin" denildiğinde yüz çevirirler.

46. Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan
yüz çeviriyor olmasınlar.
47. Onlara, "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın" denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere,
"Allah'ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz"
derler.
48. "Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?"
diyorlar.
49. Onlar ancak, çekişip dururlarken kendilerini yakalayacak
korkunç bir ses bekliyorlar.
50. Artık ne birbirlerine tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
51. Sûra3
üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.
52. Şöyle derler: "Vay başımıza gelene! Kim bizi diriltip mezarımızdan çıkardı? Bu, Rahman'ın vaad ettiği şeydir. Peygamberler doğru söylemişler."
53. Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden
toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.
54. O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.
55. Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk
sürerler.
56. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
57. Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her
şey vardır.

58. Çok merhametli olan Rab'den bir söz olarak (kendilerine)
"Selâm" (vardır).
59. (Allah, şöyle der:) "Ey suçlular! Ayrılın bu gün!"
60, 61. "Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte
bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?"
62. "Andolsun, o sizden pek çok nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?"
63. "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."
64. "İnkâr ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!"
65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur,
ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.
66. Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik de
(bu hâlde) yola koyulmak için didişirlerdi. Fakat nasıl görecekler ki?!
67. Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.
68. Kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (gücünü azaltırız). Hâlâ düşünmeyecekler mi?
69. Biz, o Peygamber'e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da.
O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
70. (Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik.
71. Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin)
eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar.

72. Biz, o hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Onlardan bir
kısmı binekleridir, bir kısmını da yerler.
73. Onlar için bu hayvanlarda (daha pek çok) yararlar ve içecekler vardır. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
74. Belki kendilerine yardım edilir diye Allah'ı bırakıp da ilâhlar
edindiler.
75. Onlar, ilâhlar için (hizmete) hazır asker oldukları hâlde,
ilâhlar onlara yardım edemezler.
76. (Ey Muhammed!) Artık onların sözü seni üzmesin. Çünkü
biz, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.
77. İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı
görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.
78. Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi
ki: "Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?"
79. De ki: "Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir."
80. O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan
yakıp duruyorsunuz.4
81. Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.
82. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri o şeye ancak "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
83. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah'ın şanı yücedir!
Siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.

YASIN SURESI TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yasin
Vel kur'anil hakiym
İnneke le minel murseliyn
Ala sıratım müstekıym
Tenziylel aziyzir rahıym
Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun
Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun
İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun
Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun
Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun
İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım
İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn
Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun
İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun
Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun
Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun
Ve ma aleyna illel belağul mübın
Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym
Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun
Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn
İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun
Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun
E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun
İnnı izel le fı dalalim mübın

İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun
Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun
Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn
Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn
İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun
Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun
Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun
Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun
Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun
Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun
Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun
Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya'lemun
Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun
Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym
Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym
Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun
Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun
Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun
Ve in neşe' nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun
İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn
Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun
Ve ma te'tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridıyn
Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut'ımü mel lev yeşaüllahü at'amehu in entüm illa fı dalalim mübın
Ve yekulune meta hazel va'dü in küntüm sadikıyn
Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te'huzühüm vehüm yehıssımun
Fela yestetıy'une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun
Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun
Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun
İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun
Fel yevme la tuzlemü nefsün şey'ev vela tüczevne illa ma küntüm ta'melun
İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun

Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun
Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun
Selamün kavlem mir rabbir rahıym
Vemtazül yevme eyyühel mücrimun
Elem a'hed ileyküm ya benı ademe el la ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn
Ve enı'büduni haza sıratum müstekıym
Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta'kılun
Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun
Islevhel yevme bima küntüm tekfürun
El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun
Velev neşaü letamesna ala a'yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun
Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun
Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya'kılun
Ve ma alemnahüş şı'ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn
Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın

E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en'amen fehüm leha malikun
Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye'külun
Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun
Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun
La yestetıy'une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun
Fela yahzünke kavlühüm inna na'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun
Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın
Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım
Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım
Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun
Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım
İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun
Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey'iv ve ileyhi türceun