ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 31 Ekim 2012

Yürüyüş ısrarı!

Yine dünyanın gözü önünde ulusça ikiye ayrılmayı becerdik. Cumhuriyet Bayramı'nda hükümetin polisleri kalktı, vatandaşa gaz sıktı! Bu görüntüleri bir yabancıya izletseniz, kesin baştaki hükümetin 'Cumhuriyet işine son noktayı koyduğuna' karar verir. Bunların bayram kutlaması sırasında çekildiğine kimseleri inandıramazsınız.
Diğer görüntüler de pek iç açıcı değil. Bir Anıtkabir ziyareti var mesela, siyasilerin yüzünden düşen bin parça. AKP'lisi, CHP'lisi sanırsınız silah zoruyla oradalar. Akabinde Hipodrom'a geçiliyor, Allahtan Hayrünnisa hanım var da, fotoğraf biraz ısınıyor.
Sade vatandaş olarak her iki kareyi de dikkatle izliyoruz. Acaba neden bu insanlar 'Şükür Allah'ıma şu huzur dolu günleri de gördüm, çoluk çocuğumla ve sıhhat içinde...' diyemiyorlar? Çünkü neymiş efendim, partililerimiz, Cumhuriyet Bayramı'nın nasıl kutlanacağı konusunda aykırı düşmüşlermiş!
Bu arada şaka gibi ama ülkede Cumhuriyet koşusu serbest, yürüyüşü yasak! Çünkü biri spor aktivitesi kapsamında, diğeri olayları tırmandırma adına yapılan hince bir gösteri!
Yürüyenlerin açısından bakarsanız da, "Baştakiler Cumhuriyeti ve Atatürk'ü henüz hazmedemediler, bu yüzden engel oluyorlar!"
Bir gece önceden duyuyoruz, Atatürk anıtına çelenk de bırakamamış CHP'liler. Dernek başkanı çiçeğiyle birlikte kolundan sürüklenip uzaklaştırılmış olay mahallinden...
Diğer yandan yurdun dört bir tarafında valilik emriyle Ankara'ya giden otobüsler durdurulmuş! Soru şu; "Nerde bakiim senin ceset torban?"
Aslında seyahat özgürlüğünü kısıtlama anlamına bile geliyor.
Tüm bu engellemelerin nedeni olarak, 'Radikal gurupların meydanlara inip, kaos ortamı yaratmaları' tehlikesi gösteriliyordu biliyorsunuz. Ama düşmana gerek kalmadı, kaos ortamını gün boyu karşılıklı yaratmayı becerdiler. Birileri günler önceden yasaklayıp şimşekleri üzerlerine çekerek, diğerleri de ısrarla yürüyerek.
Ben en son ilkokul beşte elimde bayrakla yürüdüm herhalde. Sonra hiç bir 29 Ekim günü caddelerde gündüz gözü konvoy halinde yüründüğünü görmedim. Ancak gece fener alayları yapılırdı.
Bu 'yürüme modası' yeni.
Nasıl Hükümet çıkıp, "Bu bayram meydanlarını CHP propagandası haline getirtmeyiz" diye açık açık söylemiyorsa, Sol partiler de itiraf edemiyor, "Yürümek işin bahanesi, önemli olan ortamı germek ve hükümete hata yaptırmak ve oy kaybettirmek!"
Burada karşılıklı yapılması gereken tek şey biraz 'kapsamlı düşünmek' olacak galiba. Mesela Hükümet, meydanları kendi eliyle açacak halka. Hatta otobüsleri kendi tutacak. Ve bundan böyle 'ceset torban yok' diye araçlar alıkonmayacak. Ayrıca yüzde 52'lere varan oy yüzdesiyle bir Hükümet Partisi neden kendine daha fazla güven duymaz da muhalefetin dolduruş ve kışkırtmalarına pabuç bırakır ki? 'Karşı taraf'a gelince; Madem bayramı halkıyla iç içe kutlamak istiyor, toplaşıp hep birlikte Hipodromu doldursalardı...
Bandosuyla, bayrağıyla hazır bir meydandı neticede...
Ama ne yapıldı? Biri yasakladı, diğeri yasağı deldi, olan halka oldu. Ve bu Cumhuriyet Bayramı akıllarda gaz sıkılan bayram olarak kaldı... Umarım son olur.

* * *
ŞEKİL ÜSTÜNDE FAUL TARİFİ!
Boş zamanlarımda hemen her tv kanalına şöyle bir göz atarım.
Ama aslında biri esas, diğeri alternatif iki kanalım vardır.
Bu tıpkı 'dört büyüklerden birine gönül veren futbolseverin, diğer yandan doğduğu şehrin takımını tutması' gibi bir şeydir.
Benimkiler de, ATV ve TV8. Ve TV8'in spor programı 'Telegol' ve elbette Erman Toroğlu...
Geçen gece yine yaptı yapacağını... Bir süredir 'görüntü alınması yasak olduğundan' maçların taklidini yapıyor Erman hoca. Diyelim bir golü veya faulü anlatacak, stüdyodakileri de seferber edip anında o mizanseni canlandırıyor. Ayağa kalkıyor hepsi, ellerinde bir top ve o kuş kadar stüdyoyu yeşil saha farz edip başlıyorlar oynamaya. Bir yandan da anlatıyor Toroğlu, "Bu topa burasından kafanı sokarsan, aha şööle, o da gelip tekmeyi tam şurasına indirirse..."
Gülmekten izleyemedim ki gerisini anlatayım size.