Tarihi 12 Ocak 2019

Şamar oğlanı

İLGINÇ bir sohbet yaptık önceki gün.
Avrupa'da siyasilerle ve iş çevreleriyle yakın ilişkileri olan bir Türk işadamı ile muhabbet ettik. "Türkiye dünyadaki gelişmeler eşliğinde çok ilginç bir konuma geldi" dedi. Avrupalı bir siyasi ile yaptığı görüşmeyi anlattı. O siyasi İngiliz milletvekiliydi. "İngiliz siyasetinde önemli bir yeri olan arkadaşım Türkiye'nin dünya sahnesinde çok büyüdüğünü anlattı. Hatta Avrupalıların Amerika'ya söylemekte zorlandıkları konularda Ankara'ya başvurup yardım istediklerini söyledi. Yani işin özeti Avrupa söyleyemiyor, korkuyor, araya yardım istediği Türkiye giriyor, işi çözüyor" dedi işadamı dostum. Günlük yaşantının akışı içinde birçok şeyin farkında bile değiliz. Türkiye artık dünya siyasetinde önemli roller kapan bir ülke durumunda.
Hatta sorun çözen güçlü ülkelerden biri. ABD başkanı Trump "Terörü Türkiye ile birlikte halledeceğiz" diyor. Bir bakıyorsunuz ertesi gün Putin "Avrasya'nın güvenliğini Türkiye ile birlikte sağlayacağız" diye açıklama yapıyor. Bu açıklamalar eşliğinde Washington-Ankara-Moskova hattı diye bir tablo kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Eskiden "Her yol Paris" diye bir söz vardı. Ancak Paris'e sarı yelek giydirip güçsüz bıraktılar. Artık o sözün yerini Ankara aldı. Bugün dünyada en çok eleştirilenlere baktığımızda karşımıza "Trump-Putin-Erdoğan" üçlüsü çıkıyor.
Üçü de iktidarda ve güçlü. Dünyada bir trend vardır. Daima güçlü ve iktidar olanlar eleştirilir. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton Türkiye'ye geliyor. Öncesinde İsrail'den "Türkiye Suriye'de Kürtleri vurmamalı. Aksi halde çekilmeyiz" diyor. Ankara'da Beştepe'nin kapısından döndürülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Başkanı ile çok istediği halde görüşemiyor, reddediliyor. Dünyada bunu yapabilecek fazla ülke yok. Türkiye Kürtleri vurmuyor.
Tam aksine Suriye'de yüzbinlerce Kürt'ü ölümden kurtarıp bağrına basan, ekmeğini paylaşan, bu anlamda milyar dolar harcayan, onlar için barınak sağlayan, korumaya alan dünyadaki tek ülke. John Bolton gibi Batı'da aynı düşüncede olan siyasiler, yazarlar takımının tamamı sahtekar. Türkiye'nin Kürtleri vurduğu algısını oluşturmak için kendilerini yırtıp Kürt dostu görünmeye çalışıyorlar. Ancak Suriye'de ölümden kaçan Kürtlere, ülkeleri 1 kuruş harcamıyor, bırakın her günü sadece bir defaya mahsus olmak üzere bir dilim ekmek bile vermiyor. Türkiye bu ikiyüzlü algı imparatorlarının tam aksine Kürtleri kucaklıyor. Vurduğu ise bebek katilleri PKK'lı teröristler. John Bolton gibi megalomanlar "Amerika'nın ulusal güvenliği benden sorulur" diyerek, bundan aldığı güçle Türkiye'ye çok sevdiği İsrail'den ayar vermeye kalkınca ensesine Osmanlı tokadını yiyerek ve rezil olarak ülkesine dönüyor. Amerika'da CNN İnternational'e çıkan senatörler "John Bolton bunu haketti. Nerede ne zaman ne konuşacağını bilmezsen tokadı yersin" diyerek Ankara'yı haklı bulan açıklamalar yapıyor. John Bolton'a megaloman dedik çünkü gerçekten de adam böyle. Mattis'in istifasından sonra Beyazsaray koridorlarında "Pentagon'un patronu artık benim" deyince bir okkalı tokat daha yedi. Pentagon'un dün "Biz Suriye'den çekiliyoruz. Emirleri de John Bolton'dan almıyoruz" diye açıklama yapması da bundan dolayı.
Pentagon "Sen kim, bize patronluk yapmak kim" diye şamarı indiriyor. John Bolton gibiler İsrail'in adeta Amerika'daki uşakları durumunda. Önceki gün "Bu adamı Beyazsaray'a Amerikan derin devleti" yerleştirdi" diye yazmıştım.
Amerikalı bir dostum aradı. "Yazdığın doğru olabilir ama eksik" dedi. Bu güne kadar Trump'ın etrafından 70'e yakın ismi attığını hatırlatan dostum "Çoğu İsrail yanlısı, Amerikan yönetimlerine sızdırılmış paralel yapı elemanlarıydı.
Derin devlet onlara büyük görevler vererek çuvallamalarını sağlıyor, ardından üzerine başarısız elbisesi giydirerek tasfiye ediyor. ABD derin devleti Washington'daki dış politikayı tamamen 3. Bir ülkeye ipotek eden Amerika üzerindeki sülüklerin yer aldığı paralel yapıları bu metodla temizliyor." dedi. Anlaşılan o ki Ankara'da tokat yiyen İsrail uşağı şamaroğlanı John Bolton da yakında tasfiye edilip, atılanlar kervanında kendini bulacak.