Tarihi 18 Mayıs 2019

Tezgahtar

TTİ denilen DEAŞ, aniden Münbiç'te PKK karargahına bomba yüklü araçla dalıp havaya uçuruyor. Garip değil mi? Zira Suriye'deki PKK'ya Amerika komutanlık yapıyor. Aynı şekilde DEAŞ da ABD'nin kurduğu ve Washington-Tel Aviv çıkarlarına hizmet eden CIA-MOSSAD kontrolündeki bir örgüt. Amerikan maşası bir örgüt Amerikan maşası diğer örgüte neden saldırıyor? Demek ki ortada bir problem var. Komutan Amerika'nın herhangi bir konuda isteğine direnen bir PKK varsa karşılığını işte böyle bombalı araçla görür. Sopayı yer, hizaya getirilir. Bu arada ölenler de ölür gider. Devletlere kukla olmak, oyuncağı haline gelmek bazen bu şekilde sırtını dayadığın başkent tarafından da öldürülmene, havaya uçurulmana neden olur. Çünkü senin canının hiçbir değeri yoktur.
Sahiplerin ulusal güvenlik ve çıkarları uğuruna toprağa gömülmek dahil her türlü satılabilecek kullanışlı bir eleman, zavallı bir oyuncaksındır.
Bakın Suriye'de çok sayıda Avrupalı DEAŞ üyesi PKK'nın gözetiminde cezaevlerinde yaşıyor. Amerika Avrupa ülkelerine "Suriye'de DEAŞ üyeleri hangi ülke vatandaşıysa oraya dönmeli. Avrupa ülkeleri terörist vatandaşlarına kapılarını açmalı" diyor. Peki Avrupa ülkeleri aptal mı?..
Amerika tarafından kurulduğu kesin olan bir örgütün cezaevlerindeki üyelerini neden memleketlerine soksunlar. Aldıkları takdirde kumandası Amerika'nın elinde olan terörist uyuyan hücreler başkentlerinde nefes alacak. O yüzden "Biz asla bu örgüt üyelerini almayız" diyorlar. Trump da tehdit ediyor. "Almazsanız, DEAŞ üyelerini cezaevlerinden salarım" diyor. Yani "Başınıza daha beter bela ederim" demek istiyor.
ABD, Avrupa'yı parçalara ayırmak istiyor. İngiltere referandum ve AB'den ayrılma kararı aldı. Ancak bunu uygulamaya sokamadı. Hala kararsız ve ortada... Londra'da DEAŞ bombalarının her an patlayabileceğini İç İstihbarat Başkanları açıklıyor.
Fransa hala Sarı Yelekliler ile dövülüyor. DEAŞ sırada bekliyor.
Almanya ile Fransa AB'nin yapıtaşı ve dost gibi görünse de aralarındaki görüş ayrılıkları büyüyor. İki ülke arasında kavga başladı. ABD körfeze yığınak yapıyor, İran'a savaş çığlıkları gönderiyor. İran rest çekiyor, "Füzelerimiz denizdeki tüm Amerikan hedeflerini çok kolaylıkla vurur" diyor.
İran'da DEAŞ saldırılarının başlaması bekleniyor. Böylesine krizlerin tavan yaptığı bir dönemde kayıplara karışan DEAŞ lideri Ebubekir El Bağdadi aniden elinde "Türkiye vilayeti" yazılı bir dosyayla ortaya çıkıyor. Iraklı milletvekilleri "Bağdadi'yi sınırımızdaki Amerikan üssünde elini kolunu sallayarak gezerken gördük" diye yemin ediyor.
Bağdadi'nin son görüntüsünü ilk yayınlayan İsrailli bir kadının internet sitesi oluyor. Bağdadi sesini duyurmak için bir İsrailliyi mi seçiyor yoksa MOSSAD " Hadi konuş" diyerek görüntüyü çekip kendisi mi yayınlıyor? "Yaralı DEAŞ üyelerini biz tedavi ediyoruz" diyen MOSSAD Başkanlarını görünce kurulan tezgahları anlamak daha kolay oluyor. İçeride kirli ittifaklara, oyunlara, projelere alet olmadan, istikrarlı bir Türkiye ile tamamen dışarıya kilitlenmek zorundayız. Çünkü tezgahtarlar çalışıyor ve hedeflerinde biz de varız. Dolarla geliyorlar, bankalarla üzerimize çullanıyorlar.
İçimizdeki işadamlarımızla milyarlarca doları dışarı kaçırıyorlar. Bir yerlerden düğmeye basılıyor, bazı işadamlarımız üretimi konuşmak yerine devlete çullanmayı seçiyor. Avrupa'da dün 5 büyük ve tanıdık bankaya döviz oyunları yaptıkları gerekçesiyle 1 MİLYAR EURO ceza kesildi.
Yani dövizle nasıl top gibi oynayıp operasyonlar çektikleri tescillendi.
Terör-Para-kriz-İşbirlikçi saldırıları sömürgeci devletlerin tercih ettiği en kolay yoldur. Ve bazıları maalesef bu uğurda kolay lokma olup yontularak oyuncağa döner.