Tarihi 4 Aralık 2019

Pısırıklık yok

GEÇTİĞİMİZ hafta ahaber'de Yazboz'da Cavit Çağlar'ın ilginç açıklamaları vardı.
1991'de Devlet Bakanı olan Çağlar, bir anısını anlatıyordu. O dönem Suriye'yi yöneten Baba Hafız Esad ile Demirel buluşuyor, Cavit Çağlar da hazır bulunuyordu. Demirel "PKK teröristlerinin elebaşını topraklarınızda besliyorsunuz" diye sitem ediyordu. Baba Esad "Yok öyle bir şey" diyerek geçiştiriyordu. Buraya kadar her şey normaldi.
Heyetimiz Suriye'den Ankara'ya döndüğünde Cavit Çağlar "PKK elebaşı Suriye'de kalmaya devam ederse vururuz" diye demeç veriyordu.
Amerikan elçisi hemen Çağlar'ı ziyaret ediyor, "Kimi vuruyorsunuz" diye sert çıkıyordu. Suriye'ye giremezdin. Hatta "Vururuz" bile diyemezdin. Bu haddini aşmaktı o dönemlerde. Ve fırçayı da en alt seviyedeki bir elçiyle, memurlarla gelip atarlardı... Türkiye şimdi askeriyle Suriye'de... NATO ülkesi olarak "Önce ulusal çıkarlarım" diyor, kimseyi takmıyor, Rusya'dan S-400 alıyor. Libya ile Akdeniz'de tüm dengeleri alt üst edecek anlaşma imzalıyor. Haritalar değiştiriyor, Mavi Vatan'da 200 bin kilometrekareyi tescilleyip, Akdeniz'de hesap yapanların planlarını alt üst ediyor. Böyle bir ortamda Londra'da NATO liderler zirvesi başlıyor. İngiliz Times "NATO'nun uyum içinde olmasına en büyük tehdit Erdoğan'dan geliyor. Onun Putin'le yakınlığı ittifak için bir ikilem. Rusya'dan S-400 füzelerini alması NATO'nun Doğu Akdeniz'deki operasyonlarını tehlikeye atabilir"diye gaz veriyor.
Yani aslında NATO'nun Doğu Akdeniz'de hesapları olduğunu, operasyon çektiğini Erdoğan'ı hedefe koyarak anlatıyor. Büyük ümitlerle Trump dahil tüm NATO ülkesi liderlerin Erdoğan'a saldırmasını bekliyor. Senatörlerden medyaya kadar herkes ABD'de de Trump'ın Erdoğan'a yükleneceğini düşünüyor. Ancak Trump zirve başlarken "Erdoğan'ı çok seviyorum" diyor, herkesi terse yatırıyor. Gözyaşlarına boğuyor. Bir zamanlar elçilerin, memurların fırça attığı dönemlerden "Türkiye başkanını çok seviyorum" diyen günlere gelmek kolay değil.
"NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti" diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a "Asıl senin beyin ölümün gerçekleşti" demek de kolay değil. Bugün Türkiye Başkanı, bunu Macron'un kafasına çakıyor, Trump da "Çok ilginç" diyerek Erdoğan'a destek veriyor.
Macron'a o da giydiriyor.
Cavit Çağlar "Geçmişte bizim dönemimizde siyasetçiler korkar, aman Amerika ne der, aman Batı'yı kızdırmayalım diyerek susarlardı. Bugün başka şeyler oluyor. Dik duruyoruz" diye gelinen noktayı özetliyor.
Dik durmak, bir tabak çereze gitmemek zorundayız.
Çünkü Pentagon 20 trilyon dolarlık petrol ve doğalgaz rezervi bulunan Akdeniz'i istiyor. Norveç dahil 41 ülkenin savaş gemisinin bulunduğu Akdeniz elbette çok önemli. Pentagon, NATO ile Akdeniz'de etkin. Çünkü NATO'yu öne süren ve 28 ülkenin güvenliğini bahane eden ABD, Akdeniz'i bırakmayacak. Akdeniz'e sınırı olan Kuzey Afrika ülkelerinden Mısır hariç Fas, Cezayir, Tunus ve Libya'daki yeraltı zenginliklerinin toplam değeri 33 trilyon dolar.
Sadece Libya'da kanıtlanmış petrol rezervi 65 milyar varil. 12 trilyon dolarlık da doğalgaz rezervi var.
Tunus petrol ve doğalgazın dışında fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinko ile 8 trilyon dolarlık rezerve sahip.
Cezayir'in kanıtlanmış 4.5 trilyon metreküp doğalgaz gazı bulunuyor. Cezayir'i kaybetmemek, Libya'yı kaptırmamak için ilk bombayı atan Sarkozy'nin Fransa'sı, bugün NATO'ya karşı. Pentagon'a sunulan her raporda, son söz olarak, "Akdeniz Amerikan denizi olduğu takdirde hayati çıkarlarımız açısından başarılı oluruz. Türkiye'yi bir şekilde yanımıza almak zorundayız" deniliyor. Türkiye, Akdeniz haklarından vazgeçtiğini söylediği anda dolar yüzde 50 düşer, F-35'ler Türkiye'ye gelir, Patriotlar da hediye edilir. NATO liderler zirvesine ve aralarında yaşanan gerilime Akdeniz ve müthiş pazarlıklar açısından bakmadığımız sürece her şey boş. Ankara'nın duruşunu da ancak bu noktadan anlamak mümkün. Pasta da kavga da büyük! Allah'a şükür bugün pısırık değiliz!