Tarihi 18 Mayıs 2020

Biz yeteriz

DÜNYADA gelişmiş ülkeler var.
Bir de bunların arasına girmeye çalışanlarla fakir ülkeler. Gelişmiş ülkelerin tarihini incelediğinizde ise gördüğünüz manzara korkunç. Zira bu noktaya ya savaşlarda milyonlarca insanı öldürerek ya da sömürerek geliyorlar. Yani bileğinin hakkıyla gelişen, halkını refah içinde yaşatan tek ülke yok.
Her savaş sistemin yenilenmesini sağlıyor. Her yeni sistem de yeni sömürülecek alanları ve ülkeleri doğuruyor. 2 gram ağırlığı bulunan Coronavirüs, dünya düzenini alt üst etti.
Daha doğrusu yıktı geçti. Şirketler batıyor, milyonlarca insan işsiz kalıyor, ülkeler batıyor. Neredeyse tüm fakir ülkeler ve çok sayıda gelişmekte olan ülke IMF kapısında sıraya girdi. Borç alabilmek için pencereden atılırsa bacadan giriyor.
Yalvaranlar, ağlayanlar, ülke anahtarını teslim edenler gırla gidiyor. Virüs çıkmadan önce dünyadaki borç stoku 300 trilyon dolardı. Virüsten sonra dünya ekonomisindeki şu ana kadar oluşan zarar da 47 trilyon doları geçti. Zarar, kayıplar ve borç haneleri uzun süre artarak devam edecek. Tüm göstergeler buna işaret ediyor. Dünyada şu an itibariyle günde tam 11 milyar dolar borç faizi ödeniyor.
Sadece dünyanın en borçlu ülkesi Amerika'nın hergün 1 milyar dolar faiz borcu binmesi sırtında kambura yol açıyor.
Düşünebiliyor musunuz gelişmiş ülke dediğimiz ABD'nin şu an itibariyle yaklaşık 25 trilyon dolar borcu var. Diğer gelişmiş 9 Avrupa ülkesiyle birlikte bu rakam 70 trilyon dolara çıkıyor. Tüm Avrupa ülkelerini de bu hesaba dahil ettiğinizde 100 trilyon dolarlara yaklaşmak hayal değil gerçek oluyor.
Ve dahası çok ilginçtir, ülkeleri borç batağına itenlerin başında Amerikan Merkez Bankası FED'in patronlarından Rotschild ailesi geliyor. Dünyanın en zengin ailesinin yukarıda saydığımız ABD dahil 10 gelişmiş BATI ülkesinden toplam 27 trilyon dolar alacağı var. Amerika'nın 25 trilyon dolarlık borcunun üçte biri bu aileye... Merkez bankaları, diğer bankalar, finans kurumları derken aslında ülkelerin ihtiyacı olan para ahtapot gibi devlet kurumlarını sarıp boğazını sıkıyor adeta. Hiç kimsenin dayanamayacağı bir borç sarmalından geçiyoruz. Borcu borç ile ödeme durumu, ana borcun hiç bitmemesine hatta daha da katlanmasına yol açıyor. Ülkeler kendilerini muazzam bir çıkmaz ve girdapın içinde buluyor. Ve tüm uzmanlar, tüm veriler, tüm göstergeler dünyanın böyle gitmeyeceğini gösteriyor.
Filmin bir yerlerde kopması gerekiyordu.
Nitekim öyle oldu. Coronavirüs bu anlamda bir milat, yeni dünya düzenine geçişte bir araçtır. Amerikan derin devleti, kendileri de dahil tüm ülkelerin bu küresel bankacılık ve şirketler ağı içinde kaybolup yokolacağını, dünyanın tek bir merkezden yönetileceğini gördüğü için düğmeye bastı. Küreselleşmeye karşı savaş açtı. Virüsle en büyük darbeyi indirdi. Küresel sermayenin gözü gibi bakıp büyüttüğü Çin'e ölümcül darbe vurdu.
Şimdi ses küresel sermayenin, Rotschild ailesinin sahibi olduğu Economist dergisinin son kapağından geliyor. O kapakta "Güle güle küreselleşme" deniyor.
Ülkelerin virüsle birlikte ulus devlete yöneleceği ve "KENDİNE YETENLER" döneminin başlayacağı belirtiliyor. Çok ilginç Economist'te ülkelerin kendine yeter hale gelmesini de "TEHLİKELİ CAZİBE" olarak değerlendiriyor. Yani bir nevi tehdit ediyor, sopa gösteriliyor.
Kavga büyük... Mesajlar havada uçuşuyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da İsrail'e gidip "Çin ile yakınlaşmanızdan rahatsızız" diyor açık açık. İki gün sonra Çin'in İsrail elçisi evinde ölü bulunuyor.
Daha benzer garip durumlara, cinayetli mesajlara çok tanık olacağız.
Yeryüzü virüsten sonra oluşacak yeni dünya düzeninde ulus devletlerin ön plana çıktığı bir döneme hazırlanıyor. Türkiye trilyonlarca dolar borcu olan gelişmiş ülkelere karşın 190 milyar dolarlık dış borcu ile tünelin ucuna büyük avantajla giriyor. Üstelik bu dış borcun çok az bölümü kamuya ait. Bu rakamlar ve lojistik zincirindeki avantajları, stratejik konumu nedeniyle Türkiye ihracat patlaması yaşayacak ülkelerin en başında gösteriliyor. Çin'in alternatifi olacak ülkelerden biri olarak işaret ediliyor. Evet Başkan Erdoğan'ın da dediği gibi "Biz Bize yeteriz" diyebilecek dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. İnşallah birlik içinde yürürsek dünyaya da yeteriz...