Tarihi 10 Ağustos 2020

Yüzmilyonlar

Lübnan'da patlamayla harabeye dönen Beyrut Limanı'nı ziyaret eden Türk heyetine sokaklarda, caddelerde binlerce kişinin gösterdiği sevgi seline şahit olduk. Ellerinde Türk bayrakları ile "Türkiye" ve "Erdoğan" lehine tezahürat yapan Lübnanlılar gözlerimizi yaşarttı.
Bu görüntü bizim için yeni değildi.
Aynı manzaraya, Cezayir'de sokaklara taşan binlerce kişiyle bizzat tanık olduk.
Senegal'de de, Mali'de de, Moritanya'da, pek çok Afrika ülkesinde Türkiye ve Erdoğan sevgisini, bu konudaki büyük coşkuyu yerinde izleme fırsatımız oldu.
İnsanlar bize sarıldı, dokundu, ağladı, "Nerede kaldınız" diye sitem etti. Tüm bu görüntüler ve coşku Türkiye'nin gücünün sınırları içinde olmadığının en büyük kanıtıdır. Evet bu ülkede 83 milyon kişiyiz ama Balkanlar'dan Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya, Ortadoğu'dan, Afrika ve Avrupa'ya uzanan yelpazede YÜZLERCE MİLYONUZ. Böyle bir güç dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Yıllarca "Batı ne der" korkusuyla sindirilerek dışarıdan yönetilen Türkiye, eline tutuşturulmuş kısır tartışmalarla aptalca vakit geçirerek sınırları dışına kör kaldı. İlk defa son 15 yıldır dışarıya muazzam bir açılım yaptık. Üç kıtaya uzanan coğrafyadaki bu YUMUŞAK GÜÇ'le ilk defa kucaklaştık, ecdad kokusuyla yüzmilyonları keşfettik.
Bu bir muhteşem başlangıcın ayak sesleridir. Çin ve Rusya gibi güçler yakın zamanda kenara itilecek, dünya Japonya, Meksika, Polonya dilleriyle birlikte harıl harıl Türkçe öğrenmek için kendini paralayacaktır. Çünkü yüzyılın büyük güçleri bu ülkeler olacaktır. Ve dünyada büyük değişimler yaşanacak, Osmanlı haritasını andıran görüntüler çıkacaktır. Türkiye Kafkasya'daki sınırlarını ilerletecek, Rusya ve Çin'in zayıflamasıyla Orta Asya Ankara için avlanma merkezine dönüşecek. Polonya giderek güçlenip Almanya ve Fransa'yı Avrupa'da kenara itecek böylece NATO dağılacak. Türkiye Avrasya ve Arap dünyasında en güçlü aktör haline gelecek. Ruslar Ortadoğu ve Balkanları karıştıracak. Bu bölgeler güçsüz kalacak.
Türkiye bu tarihi fırsatı değerlendirecek.
Ankara'nın etkisi Ukrayna ve Rusya'ya kadar uzanacak. Türkiye Don ve Volga nehirlerinin arasındaki vadiye oturacak.
Kazakistan'ı dini inançlardaki ortaklık nedeniyle tamamen saflarına alıp Orta Asya'ya yerleşecek. Böylece Karadeniz tamamen Türk gölü olacak. Avrupa boğazlardan uzak tutulacak, Balkanlar'ı kontrol altına alacak. Irak ve Suriye'deki karmaşada gaza getirilen Kürtler tam "Devlet kuruyoruz" derken Türkiye bu iki ülkeyi de kontrol altına alacak.
Arap yarımadasına kadar inecektir. Mısır iç savaşa girecek, Türkiye oraya Barış Gücü göndererek tamamen yerleşip Süveyş Kanalı'nı kontrol altına alacak.
Artık Kuzey Afrika'ya ilerlemek Ankara için çocuk oyuncağı olacak. Ortadoğu'da Türkiye hakimiyetine girmeyen iki ülke kalacak. İran ve İsrail.... İsrail direnecek ama dört bir tarafını Türkler saracak.
Öngörü listesi böyle uzayıp gidiyor ama bu sütunlara sığmaz. Şimdi buraya kadar yazdıklarımı okuduğunuzda bazılarının içinden "Bu adam ne saçmalıyor. Amma uçmuş ha" dediğini duyar gibi oluyorum. Merak etmeyin ben uçmadım. Evet oturup bunları bir Türk olarak yazsam beni topa tutarsınız. Ancak tüm bu önümüzdeki 30 yılın öngörülerini Freidman yapıyor.
Stratfor'un kurucusu olan adam... Hani "Gölge CIA" denen o Stratfor... Ve danışmanı olduğu Pentagon'a sürekli rapor yazan Stratfor kurucusu adam var ya, işte bir de o... Biliyorum "Bunları Freidman söylüyor. Hatta kitap haline getirdi" dediğimde bazıları kesinlikle "OHA" oldu. Ama ne yapalım.
Ülkelerine inanmayanlara, dünyanın dört bir yanında YÜZ MİLYONLARCA gönül bağlısı GÜCÜ olan memleketlerine trene bakar gibi bakıyorlarsa ne diyebilirim ki?
Halbuki onlar da ülkelerine güvenseler, trene binseler neler olacak neler?
Ecdadın 600 yıl at üzerinde nal izi bıraktığı coğrafyayı bugün Freidman'ın deyimiyle hızlı trenle aşmak zor değil.
Ama Ankara'yı ve BÜYÜK GÜCÜNÜ durdurmak isteyip de yukarıdaki raporları yazanların, Pentagon'u uyaranların içimizdeki bu kafalara da şiddetle ihtiyacı var. Onun için her olayda devletine saldıranlara rastlıyoruz bu memlekette. Bu da normal geliyor bana... Atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz haliyle...