Tarihi 8 Nisan 2024

Dijital çağ savaşları

GELECEĞİN interneti dijital olmayacak.
Dijital çok yavaş ve çok ham. Geleceğin interneti beyinle birleşmiş kuantum bir internet olacak. Adı da Brainet (Beyin-net) olacak.
Düşündüğünüz şeyleri dünyanın başka bir yerine gönderebilecek, başkalarıyla veya başka şeylerle düşünerek etkileşebileceksiniz. ABD'li fizikçi ve yazar Michio Kaku aynen böyle diyordu. Yani artık elimizde veya cebimizde telefonla dolaşmayacağız. Tüm telefonlar yakın bir gelecekte çöp olacak. Düşünerek "Alo" diyeceğiz. Karşı taraf dünyanın bir ucundan "Alo" diye cevap verecek hiç konuşmadan sadece düşünerek. Bambaşka bir dünya geliyor. İnsandan zerre kadar ayırt edilemeyen robotlarla tanışacağız. Digital çağın başlangıcındayız ve bunun sancılarını çekiyoruz. Digital çağda Yeni Dünya Düzeni nasıl olacak? Patronluğu kim veya kimler yapacak? Hangi devletler safdışı kalırken hangileri öne çıkacak? Bugün bölgemizdeki savaşlar ve dünyadaki tüm gerginliklere bu açıdan bakmadığımız sürece asla olayları anlayamayız. ABD Maliye Bakanı Yellen 9 ay içinde ikinci defa "En büyük düşman" gördükleri Çin'e gitti. "Çin aşırı üretim kapasitesini dizginlemeli" ve "Aşırı değil dengeli büyüme" çağrısı yaptı. Washington'a göre Çin'in elektrikli araç, güneş panelleri ve diğer temiz enerji ürünleri üretim fazlası, ABD ve diğer ülkelerdeki üreticiler için tehdit oluşturuyor. Elektrikli araç endüstrisi büyümeye devam ettikçe Çin'in batarya üretim kapasitesinin 2027 yılına kadar talebi dört kat aşacağı tahmin ediliyor. Bu manzara Çin'i çok yakın zamanda dünyanın en büyük otomobil ihracatçısı yapacak. Pekin ayrıca ticari uzay uçuşları ve yaşam bilimleri gibi birçok ABD firmasının avantajlı olduğu alanlarda en son teknolojilere yatırım yaptı. ABD'nin Çin'e karşı oluşan ticaret açığı artık bir istila ve esarete dönüşüyor. Bu da Orta Doğu ve Kafkaslara kadar uzanan savaşların tüm dünyaya yayılma riskine hem zemin hazırlıyor hem de gerilimlerin nedenini açıklıyor. Gelişmelere kayıtsız kalmayan Türkiye, Dış İşleri Bakanlığı bünyesinde önceki gün muazzam yeniliklere imza attı. Artık dünyanın her coğrafyası için yeni genel müdürlükler oluşturuldu. Amerika ve Latin Amerika genel müdürlükleri, Orta Asya ve Türk devletleri teşkilatı genel müdürlüğü dahi kuruldu. İran ve Irak için ayrı ayrı genel müdürlükler tahsis edilirken, Bilim ve Teknoloji Politikaları Genel Müdürlüğü dahi hizmete girdi. Günümüz teknolojileri yakından takip edilecek, uluslararası ilişkilere etkisi analiz edilip yeni kurulan İstihbarat Genel Müdürlüğü'ne aktarılacak. Ankara geleceğe hazırlanırken, ABD-Çin arasındaki digital çağın patronu olma savaşında geride kalma ve safdışı edilerek kenara itilme korkusu yaşayan Avrupa ne yapacağını şaşırmış durumda.
Çaresizce bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.
Son olarak sizlere burada "Rusya'daki 144 kişinin öldürüldüğü terör saldırısının ardında Fransız istihbaratı var. Moskova yakında buna misilleme yapacak ve Paris terörle sarsılacak" diye yazmıştım. Neden böyle yazma ihtiyacı hissettim. Çünkü Moskova'da konser salonu taranırken hemen akabinde sadece Fransa'da muhtemel terör saldırısına karşı ülkede alarm veriliyordu. Çünkü Ruslar failleri yakalamıştı.
Fransa'nın "Terör alarmı" vermesi, "Şehirlerimizde bombalar patlayabilir" diye paniğe kapılması, faillerin yakalandıktan sonra bülbül gibi konuşturulma korkusuydu.
Nitekim aradan günler geçti ve dün Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Moskova'daki 'Crocus City Hall' adlı konser salonuna düzenlenen terör saldırısı ile ilgili açıklamalar yaptı. Medvedev, "Bu yakalanan terörist pislikler, inançları uğruna ölmeye hazır din fanatikleri değiller. Bunlar, az para karşılığında kiralanan ve eğitilmiş suikastçılardır. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve bazı Batılı ülke liderleri, yapılan saldırının suç ortağı ve sponsorlarıdır." dedi. Çin'in en büyük müttefiki Rusya'dan en yetkili ağızdan gelen bu açıklamanın anlamı "Hazırolda bekle Fransa. Yakında terör saldırına Paris'i terörle havaya uçurarak cevap vereceğiz" demekti. PKK'nın nasıl Almanya, İngiltere, Fransa ve ABD kanadı varsa DEAŞ da aynı durumda. Her ülkenin kullanılacak elemanı çok. Türk istihbaratı FETÖ'nün önemli ismi Akın İpek'i iki kez Londra paketlemek üzereyken karşısına İngiliz istihbaratı çıktı.
Evet FETÖ ABD'de CIA korumasında olsa da Londra'nın da "Lazım olur" diyerek evinde beslediği kendine ait bir FETÖ'sü vardı. Alman istihbaratı da kucağına oturan çok sayıda teröristi ülkesinde ağırlayıp maaşa boşuna bağlamadı. Dijital çağın patronluğu savaşında savaşların yanında besleme teröristlerin de yoğun kullanılacağı aşikar. Peki biz ne yapıyoruz? Oylarımızı bölerek veya sandığa gitmeyerek, küserek, belediyelerden başlayıp terörsevicileri devlet koridorlarına sokmaya başladık. Bu tablo acı değil mi?