28 Şubat 1997 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu'nun aldığı irticayla mücadele kararlarında Refahyol Hükümeti'nin imzası var mı, yok mu?
Bu soruya ilk yanıtı o dönem Devlet Bakanı olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül vermiş ve imzasının bulunmadığını söylemişti.
Ardından diğer Bakanlar benzer içerikte açıklamalar yaptı.
Ancak Refahyol'un Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın 'Refah Gerçeği' isimli kitabında, MGK kararlarının Bakanlar Kurulu'nda görüşüldüğü yazıyor.
* * *
Çelişkili gibi görünüyor ama iki açıklama da doğru.
Milli Güvenlik Kurulu'nun 18 maddelik irticayla mücadele kararları, 6 Mart 1997 tarihinde hükümete gönderiliyor. Bir hafta sonra; 13 Mart 1997 tarihinde konu Bakanlar Kurulu gündemine geliyor.
Başbakan Necmettin Erbakan ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, MGK toplantısı hakkında bilgi veriyor. Toplantıda alınan kararlar okunuyor. Başka bir işlem yapılmıyor.
Yani Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmış, ya da imzalanmış herhangi bir metin yok...
* * *
Peki hükümetin imzaladığı konusundaki iddialar nereden kaynaklanıyor?
Bakanlar Kurulu'na sözlü olarak bilgi sunulduktan 1 gün sonra, 14 Mart 1997 tarihinde Başbakan Necmettin Erbakan'ın imzasıyla tüm Bakanlıklara 'gereğinin yapılması' için bir yazı gönderiliyor. Yazının ekinde MGK basın bildirisi ve kararlar yer alıyor.
Başbakan Erbakan'ın o yazısının 'bilgi için' Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve MGK Genel Sekreterliği'ne de gönderilmesi dikkat çekiyor.
* * *
Ya sonra?
Sonrası malum.
MGK kararları hükümetin DYP kanadı tarafından titizlikle uygulamaya konuluyor.
RP kanadına bağlı Bakanlıklar ise ayak sürüyor.
Birkaç ay sonra 'Postmodern darbe' geliyor.
Erbakan istifaya zorlanıyor, yerine Çiller'in gelmesi beklenirken, Cumhurbaşkanı
Demirel, görevi Mesut Yılmaz'a veriyor.
* * *
Şevket Kazan'ın anılar kitabı, ilginç bir detayı da ortaya çıkardı.
Refahyol Hükümeti'nin İçişleri Bakanı olan Meral Akşener'in MGK kararlarını en hızlı uygulayan Bakan olduğunu yazıyor Kazan.
Oysa bugün, MGK kararlarına ve 'Postmodern Darbe' dönemine en sert tepkiyi Meral Akşener'in gösterdiği dikkat çekiyor.
Diğer DYP'li Bakanlardan ses çıkmıyor.
Çiller'den de.
RP kanadında herkes bildiğini anlatıyor.
DYP kanadında ise konuşması gerekenler susuyor, susması gerekenler konuşuyor...
