Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 24 Ekim 2017

‘Uluslararası Toplum’ da ne?..

Arakan'dan göç etmek zorunda kalan Müslümanların sayısı 500 bini çoktan geçti. Hayatını kaybedenlerin sayısı ile ilgili rivayetler muhtelif ve Bangladeş'e sığınanların karşı karşıya oldukları sıkıntıların da haddi hesabı yok.
Mevcut durumda yapılması gerekenin, Myanmar Yönetiminin uyarılması ve eğer durmazsa, yaptırımlar uygulanıp gerekirse de müdahale edilmesi olduğu, açık... 25 Ağustos'tan beri devam eden olaylar, bu ülkenin başka dilden anlamadığını gösteriyor çünkü.
Ancak, varlık sebepleri bu tür işler olmasına rağmen, BM ve Güvenlik Konseyi'nden 'tık yok'... Daha doğrusu 'tık' olarak algılanabilecek açıklamalar gırla, ama icraat yok!..
Konuyla ilgilenmesi gereken Güvenlik Konseyi'nin daha önemli işleri var belli ki. Aksi takdirde herkesin gözleri önünde bir topluluğun katledilmesi ve yerinden yurdundan sürülmesi karşısında çoktan harekete geçilmesi gerekirdi.
Bu 'harekete geçme'nin ne olduğu ile ilgili örnekler de var. 90'lı yıllarda Irak'ın tepesine milyonlarca bomba yağdırılmıştı mesela. Yine 11 Eylül yaşandıktan sonra Afganistan işgali de BM kanatları altında yürütülmüştü.
Arakan'da hiçbir suçu günahı olmayan insanların yaşamak zorunda kaldıkları, tam da BM'nin ve Güvenlik Konseyi'nin harekete geçmesini gerektiren bir hal. Çünkü bir çatışma filan değil, düpedüz bir soykırım söz konusu...
BM'nin temel görevleri arasında sayılan 'gelecek kuşakları savaş tehlikesinden korumak, ülkeler arasında iyi ilişkiler kurmak, uluslararası ekonomik, toplumsal, kültürel ve insani sorunların çözümünde işbirliği yapmak, insan hakları ve temel özgürlüklere saygı gösterilmesini sağlamak' gibi maddeler, Arakan'da sürmekte olan vahşete acilen müdahil olunmasını gerekli kılıyor.
Ancak Birleşmiş Milletler'in yaptığı tek şey, açıklamalar yapmak. Uluslararası topluma yönelik bu açıklamalarda durumu en iyi şekilde anlatan ifadeler kullandıkları da, doğru. Ancak icraat nedir diye sorulacak olursa, koskocaman bir hiç..

İYİ Kİ TÜRKİYE VAR!..
Arakanlı Müslümanların yaşadığının, gerek hızı gerekse de ölçeği bakımından "dünyanın en hızlı büyüyen mülteci krizi" olduğunun farkında BM'nin ilgili birimleri. Ve "büyük bir insani buhran" ile karşı karşıya kalındığını vurgulamaktan da çekinmiyorlar.
'Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanlarla dayanışma ve evlerine geri dönmeleri için çabaları yoğunlaştırma' çağrısında da bulunuyorlar bu arada...
Ancak, Myanmar bildiğini okumayı sürdürürken, onu durdurabilecek tek şey, yani güçlü bir şekilde söylenmesi gereken: 'Ey Myanmar!.. Yeter artık, zulmü kes ve o insanların yurtlarına dönmeleri için gerekeni yap!' ya da benzeri sözlerden eser yok.
Uluslararası toplumu temsil eden kuruluş, 'uluslararası topluma' çağrı yaparak, topu taca atıyor, anlayacağınız...
Patronların insafa gelerek: 'Bu Myanmar da fazla oldu!' diyebilecekleri bir anın gelip gelmeyeceği meçhul.
Bölgeden geçecek enerji nakil hatları ve yeni keşfedilen enerji yatakları, onlar açısından çok daha heyecan verici çünkü.
Müslümanların sahipsiz oluşundan daha vahim olan, Müslüman ülkelerin kendi aralarındaki meseleler yüzünden Arakan'da olup bitene seyirci kalmaları...
İçimizde olmakla beraber neler olup bittiğini anlamak istemeyen birileri farkında olmasa da, göğsümüzü gererek: 'İyi ki Türkiye var!..' diyebiliyor olmak, çok güzel.
Çünkü Arakan başta olmak üzere Müslümanları ve dahası insanlığı ilgilendiren meselelerde, ülkemizden başkasının sesi çıkmıyor nerdeyse...
Türkiye, iyi ki var... Ama keşke Müslümanlar başta olmak üzere bütün insanlık uyansa ve 'Dünya '5'ten büyüktür!' sözünün önemini bir kavrasa...