Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 7 Ekim 2018

Dumanlı hava…

Büyüme, küçülme, enflasyon, devalüasyon… Ekonomi ile alakalı o kadar çok terim var ki, uzman olmayanların olup bitenleri anlayabilme şansı yok gibi…

Biz sıradan insanların neler olup bittiğini anlayabilmemizin yolu çarşı-pazardan geçiyor… İhtiyaç duyduğumuz bir ürünü önceleri kaça alıyorduk, şimdi kaça alabiliyoruz, olay bu...

Konu, daha önce 2'ye aldığımızın şimdi neden 3 ya da 4 olduğu... Doğrudan ithal edilen ya da üretiminde ithal katkıların söz konusu olduğu ürünlerde kur yükselişi kadar bir artışa kimsenin itirazı yok. Bu durumda yapılması gereken de, ithal ürün yerine yerli olanı almak.

İthal katkısı olmadan üretilen yerli ürünlerdeki fiyat yükselişini izah için kullanılacak kavram ise 'fırsatçılık'tan başka bir şey değil.

Mevsim dolayısıyla tarla ürünlerinden sera ürünlerine geçiş, bazı sebzelerdeki fiyat yükselişini izah edebiliyor gibi. Ancak öncesi senelerle mukayese edildiğinde ciddi bir fırsatçılıkla karşı karşıya olduğumuz, açık. Nakliye zammı bahanesi ise geçersiz…

İlgi çekici olan, üretici, aracı ve satıcı arasındaki sürecin de tezgahtaki fiyatı anlamlı hale getirebilecek şekilde ayarlanması.

Markette ya da pazardaki tezgahta 5'e satılan malın komisyoncudan 4'e, hele üreticiden 3'e çıktığına inanmamız isteniyor. Zinciri takip edenler, bunu doğrulayan beyanlarla da karşılaşıyor. Ancak, malı 3'e sattığını söyleyen üretici, öbür tarafa döndüğünde 1'e hatta 0.50'ye vermek zorunda kaldığını söyleyebiliyor. Doğru olan da galiba bu…

Denetleme, ama nasıl!..

Anlamsız fiyat artışlarını tespit edebilmenin yolunun ne olduğu, son günlerin en önemli tartışma konularından.

Keşke doğrudan zam yapma ya da gramaj oyunları yapılarak haksız yere ürünlerin fiyatları yükseltilmese… Ancak nasıl kurtlar dumanlı havayı seviyorsa, fırsatçılar da bu tür dönemleri seviyor.

Kendi başlarına bu işten vaz geçmeyeceklerine göre de, bu tür uygulama yapanların tespiti ve faillerine müeyyideler uygulanması, gerekli bir husus. Bu da ancak denetlemekle mümkün ve mesele de bunun nasıl yapılabileceği konusunda düğümleniyor.

Birileri, devletin raflardaki ürünleri kontrol etmesi ve haksız zam yapanları cezalandırması gerektiğini söylerken, alışveriş yapanlara bu konuda ihbarda bulunmaları çağrısının yapılmasının yanlış olduğunu söylüyorlar.

Başka birileri ise, eğer serbest piyasa varsa devletin bu işlere karışmaması ve marketlerde sanki 'baskın yapar gibi' kontroller yapılmaması gerektiğini dile getiriyorlar.

Fırsatçıların tespit edilerek tüketicinin korunması, önemli bir mesele. Bunun nasıl yapılabileceği konusundaki değerlendirmelerde olduğu gibi, uygulamalarda da farklılık olması, kaçınılmaz.

Binlerce kalem ürünün olduğu bir markette, belediye görevlilerinin haksız yere zam yapılan ürün aramalarının, samanlıkta iğne aramaktan farkı olmayacağı söylenebilir. Aynı marketten sürekli alışveriş yapanların gereksiz yere zam yapılan ürünleri tespit etmeleri çok daha kolaydır oysa.

Dolayısıyla, tüketicilerinin haksız zam yapılan ürünleri satın almama ya da bu tür uygulamalar yapan marketten alışveriş yapmama yanında yanlışlığı ilgililere de haber vermeleri, denetleme açısından en uygun yollardan birisi.

Haksız zamları engelleyecek girişimlere karşı çıkanlardan bazıları bu işi yapanlar. Diğerleri de işler daha da kötüleşsin istiyorlar gibi.

Ancak, gerçekten dürüst davranan üretici ve satıcıların fırsatçılardan bir şekilde ayırt edileceği söylenebilir.

Hava dumanlı da olsa milletimiz kimin ne olduğunu anlayacak ve gerekeni yapacaktır, muhakkak…