Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 4 Kasım 2018

Bozuk saat bile...

'Bozuk saat bile günde iki defa doğu vakti gösterir' diye bir söz vardır. Bundan hareketle, bir siyasi parti adına konuşanların da, kısmen olsun doğruları söylemeleri gerektiği düşünülebilir.

Ancak, ana muhalefet partisi adına konuşup tek bir doğru bile söylememe başarısını gösterebilenler mevcut.

Genel başkanlarının Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili açıklamaları, örnek bir durum. Söz konusu olayın bir konsolosluk binasında gerçekleştiğini ve güvenlik güçlerimizin dikkatli çalışmaları sayesinde ortaya çıktığını unutmuş gibi davranıyor, Kılıçdaroğlu.

Yapmaya çalıştığı, Hükümeti ve Cumhurbaşkanımızı suçlamaya çalışmak. Aynı konu sebebiyle dünyanın takdirinin kazanıldığının ise ya farkında değil ya da öyle imiş gibi yapıyor…

29 Ekim'de ilk bölümü hizmete açılan İstanbul Havalimanı ile ilgili 'memnuniyetsizlik' yüklü açıklamalarında da, doğru hiçbir şey yok mesela.

Memnuniyetsizliğin sebeplerinden birisi, eserin kendi zihniyetlerine mensup olanlar tarafından yapılamamış olması. Ancak, sanki ülkemizin böyle bir esere sahip olmasından da rahatsızlık duyuyor gibi.

Kılıçdaroğlu'nun konuyu değerlendirirken söylediklerinin işin esasıyla hiç alakası olmaması, 'iktidar, dünyanın en doğru işini yapsa bile takdir etmeyiz' şeklindeki CHP mantığına uygun. Ama, CHP mensupları tarafından nasıl karşılandığı, önemli bir soru işareti…

Bittiğinde dünyanın en büyüğü olacak İstanbul Havalimanı, bu ülkeye ait bir değer. Dolayısıyla ana muhalefet liderinin de bu konuda insanımızın sevincini paylaştığı üç/beş kelime sarf etmemesi, ciddi bir eksiklik. Bunun CHP seçmeninin büyük bir bölümünce paylaşıldığını da söyleyebiliriz. CHP'liler de bu ülkenin insanı ve İstanbul Havalimanı onların da iftihar etmesi gereken bir eser.

Ellerinden gelen bu…

CHP ileri gelenleri sevinci paylaşmıyor olsalar da, hiç değilse neden paylaşmadıkları konusunda üç-beş kelam edilebilir, ya da dost-düşman herkesin alkış tuttuğu bu eserle alakalı ayağı yere basabilen bazı eleştiriler yapabilirlerdi. O da yok…

Dünya çapındaki benzerlerinden çor daha hızlı bir şekilde yapılması ve özellikle de Yap-İşlet/Devret usulü ile yapıldığı için bütçeye yük olmaması ve benzeri hususlar, eleştiri heveslerini kursaklarda bırakıyor olabilir.

Ancak, inşaatında 42 aydır on binlerce işçinin çalıştığı havalimanını birilerinin teşvikiyle çıkan olaylarda gözaltına alınanlar ya da muhtemel iş kazası kayıpları üzerinden değerlendirmek, yine de çok zorlama bir durum.

CHP'lilerin, adeta küçük bir şehir kadar nüfusa sahip inşaat alanında 40 aydır olay çıkmadığı halde neden açılıştan önce ortalığın karıştırılmaya çalışıldığını sorgulamalarını beklemek saflık olur.

Gezi olayları sırasında üç-beş ağaç bahanesiyle ülkeyi karıştırmaya kalkanlara 'taleplerinizi demokratik bir şekilde dile getirin, etrafı yakıp yıkmayın' benzeri sözler sarf etmek yerine, vandallıklarını teşvik edenlerden, başkası da beklenmezdi zaten. Ama arzu ettikleri olmadığına göre, susabilirlerdi hiç değilse…

Genel başkanları başta olmak üzere, İstanbul Havalimanı sebebiyle mutsuzluk içerisinde, CHP'liler. Bundan dolayı olsa gerek, İstanbul Havalimanı konusunda sarf ettikleri sözler içerisinde nerdeyse tek bir doğru yok.

Aynı şey, Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili açıklamaları için de geçerli.

Durmuş saat bile günde iki kere doğruyu gösterirken, CHP'lilerin içinde tek doğru bulunmayan uzun açıklamalar yapabilmeleri, kendilerince bir başarı herhalde… Ellerinden gelen de bu…

Ancak milletimizin de izlediğini unutmasalar keşke…