Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 9 Aralık 2018

Mesele zam değil, anlamadın mı!..

'Mesele akaryakıta yapılan zam değil, sen hala anlamadın mı?' ya da benzeri mesajlar atan var mı, bilmiyoruz. Ama taleplerin akaryakıt zammıyla sınırlı olmadığı ve Fransa'nın başının ciddi manada dertte olduğu, kesin…

Fransız Hükümetinin akaryakıt fiyatlarında yapacağı vergi düzenlemesine itiraz ettikleri için sokağa çıkan 'sarı yelekliler'in eylemlerinin kendiliğinden mi yoksa bir merkezin işaretiyle mi başlayıp sürdüğü, gündemin en önemli sorularından birisi.

Akaryakıta zam manasına gelen vergi düzenlemesinden vazgeçildiği açıklansa da gösterilerin devam etmesi, esas meselenin başka olduğunu düşündürüyor.

Kimileri yaşanmakta olanları hayat standartlarından şikayetçi olan kesimlerin harekete geçmiş olmasına bağlıyorlar. Ancak, gösterilerin Macron'un 'Avrupa Birliği Ordusu kurulması' açıklamasının hemen ardından başlaması, konunun daha derin olduğunun göstergesi.

Emmanuel Macron'un, ilk bakışta son derece makul gibi gelen: 'ABD, Çin ve Rusya'dan korunmak için Avrupa'nın kendi ordusunu oluşturması gerektiği…' şeklindeki sözlerinin, AB içinde de karşıtları var. AB içindeki karşıtlık, birliğin 'Avrupa Birleşik Devletleri' olmaması dolayısıyla böyle bir ordunun kurulmasının doğurabileceği iç problemlerle ilgili.

Ancak, ABD Başkanı Trump'un verdiği tepki, Avrupa Birliği Ordusu fikrinin esas olarak kimi rahatsız ettiğini gösteriyor. Tepki mesajında yer alan, 'Avrupa önce ABD'nin çok büyük bir şekilde destek verdiği NATO'ya olan borcunu ödemeli' şeklindeki bölüm neyse. Ama 'Macron'un teklifinin aşağılayıcı olduğu' şeklindeki tuhaf sözlerin üzerinde ciddiyetle durulması gerekiyor.

AB Ordusu'nu unutun!..

Trump'un, Macron'un 'ABD'ye bağımlı olmayan, egemen bir Avrupa Birliği ordusu kurmadıkça Avrupalıların güvende olamayacağı' şeklindeki sözlerini neden aşağılayıcı olarak değerlendirdiği, üzerinde günlerce konuşulabilecek bir konu…

Mayıs 2017'de, bir anlamda aradan sıyrılarak Fransa Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron'un bilerek ya da bilmeyerek ortalığı karıştıracak sözler ettiği, açık. 6 Kasım'da sarf ettiği bu sözlerden sonra, 17 Kasım'da başlayan eylemlerin sebebinin bu sözler olup olmadığını, zaman gösterecek.

Gezi Olayları'nın bahanesi üç-beş ağaç ve hedefi de hükümeti iş yapamaz hale getirmekti. Fransa'da yaşanan olayların bahanesi de akaryakıt zammı olarak gösterildi.

Gezi'yi temsilen yetkililerle görüşenler, Kanal İstanbul, Yeni Havalimanı, 3. Köprü ve birçok büyük yatırımdan vazgeçilmesini istemişlerdi. Fransa'da göstericileri temsilen hükümetle görüşmeye gidenlerin ne tür taleplerde bulunduklarını bilmiyoruz. Ancak, 'Avrupa Birliği Ordusu' konusunu unutmaları gerektiği, söylenenler ya da ima edilenler arasındadır…

Yaşananların bir 'üst akıl' projesi olmadığını, yani Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un 'Avrupa Birliği Ordusu' kurulması çağrısıyla alakası olmadığını savunanlar çok... Ancak bunların, gösterilerin planlı bir şekilde sürmesi konusuna girmemeleri, dikkat çekici.

Fransa'daki eylemlerin Türkiye'deki Gezi ve bundan önce Sırbistan, Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan, İran ve bazı Arap ülkelerindekilerle benzerliklerinin tesadüf olup olmadığı da cevap bekleyen sorular arasında…

Göstericilerin, az sonra taş ve şişe atacakları polislere 'sarı çiçek' vermeleri, kırmızılı kadın, duran adam ve benzeri hareketlerin öylesine mi olduğu, yoksa eylemleri tertipleyenlerin sembol merakından mı kaynaklandığı, meselenin bam teli...

Uluslararası medyanın olaylara yaklaşımındaki 'temkin' ise ayrı bir husus…