Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 15 Mart 2019

Beka denince ne anlıyorlar!..

On binlerce insanımızın hayatına sebebiyet veren PKK'yı terör örgütü olarak tanımlayıp tanımlamadığı pek belli olmayan ve bu örgütün Suriye uzantısı PYD/YPG'yi tehdit kabul etmeyen bir ana muhalefet lideri, ülkemiz açısından başlı başına bir beka meselesidir aslına bakarsanız…

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun beka meselesi konusunda değişik zamanlarda söyledikleri, beka söyleminin seçimlerde partisine ve ittifakına oy kaybettirmesinden çok daha başka şeylerden kaygı duyduğunu gösteriyor.

Bu durumda Kılıçdaroğlu ve benzerlerinin bekadan ne anladıkları ister istemez en önemli mesele haline geliyor…

Kılıçdaroğlu ve fikirdaşları, dönemin hükümetini iş yapamaz hale getirmeyi amaçlayan Gezi Olaylarını, yargı ve emniyet üzerinden yapılmaya çalışılan 17-25 Aralık darbe girişimini ve hele 15 Temmuz'u herkesten farklı değerlendirme gayretleri ile maruflar.

Bu durumda, 'beka' denince Türkiye'nin kendisinden istenilen hemen her şeyi yapan bir ülke olmasını anladıklarını düşünebiliriz. Eğer böyle ise, 'beka sorunu yoktur' demekte kendilerine göre haklılar(!) yani...

Ancak, bizim bildiğimiz beka, ülkemizin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığı ile ilgili bir kavramdır. Bu da, ülkemizin ABD'nin ya da başka birtakım ülkelerin menfaatlerinin değil, kendi menfaatlerinin gereklerini yerine getirmesi demektir.

Türkiye lehine atılan hemen her adımı çeşitli şekillerde durdurmaya çalışanlarla beraber hareket eden Kılıçdaroğlu, 'beka meselesi yok' derken, milletimizin tehlike olarak değerlendirdiklerini tehlike olarak görmediğini itiraf ediyor aslında.

Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu birtakım tehlikeleri yok sayma yanında, bu tehlikelerin ardındaki güçlere ülkemiz yönetimini şikayet edebilecek hallere düşebilen bir isim Kılıçdaroğlu.

Dolayısıyla bizzat kendisi bile beka problemi olarak değerlendirilebilecek birisinin beka problemi yok demesi, aslında tam da böyle bir problemin olduğunu anlamamız için yeterli.

Bizzat 'yok' diyenler, beka meselesi…

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere beka konusuna vurgu yapan Cumhur İttifakı mensupları, ülkemizin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığından rahatsız olan dış mihraklar ve onlarla beraber hareket eden içimizdeki işbirlikçilerine işaret ediyorlar.

Yakın dönemde yaşanan ve bastırılan birçok girişim yanında halen etkilerinden kurtulmaya çalıştığımız son ekonomik saldırı da, ülkemizin bekasına yönelik ciddi birtakım tehditler olduğunun açık delilleri.

Söz konusu tehditleri yok farz edenler, bunu aşırı iyimserliklerinden yapıyorlarsa mesele yok diyebilecek bir halde değiliz... Yaşamak zorunda bırakıldıklarımızın hiç birisinin makul ve mantıklı gösterebilecek herhangi bir sebebi olmayışı da, bunun öncelikli sebeplerinden.

Gezi olaylarının ağaçlarla, 17-25 Aralık darbe girişiminin de yolsuzlukla herhangi bir alakası olmadığını bilmeyen yok. 15 Temmuz girişimi de, kendi ayakları üzerinde durmaya kararlı olan ülkemizi teslim almaya yönelik nihai denemelerden birisiydi.

Bu girişimlerle istediklerine ulaşamayan mihrakların, denemekten asla vazgeçmediklerini ve değişik alternatifler üzerinde çalıştıklarını gösteren emareler de oldukça fazla.

Türkiye'nin Türkiyelilere bırakılmayacak kadar önemli olduğunu düşünen dış güçlerin ülkemizi teslim alma ya da en azından zayıflatma girişimlerinin durmadığı ve durmayacağını artık çocuklar bile farkında…

Türkiye'nin beka problemi olmadığını söyleyenlerin, bu konuda niyetleri kötü olanlarla işbirliği içinde olduklarını söylemek, hiç de yersiz değil…