Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 12 Mayıs 2019

Teslim mi olalım?..

Artık kanıksamış olmalıyız ki, dışarıdan saldırı gelmezse şaşırıyoruz adeta. Dışarıyla koordineli bir biçimde sürdürüldüğü açık olan içeriden gelen saldırılar konusunda da aşağı yukarı aynı şeyler söz konusu.

AK Parti'yi ve özellikle de Cumhurbaşkanımızı hedef aldıkları açık olanlar, her konunun işlerine yarayacak bölümlerini seçerek oluşturdukları algılar üzerinden saldırıyorlar. Bu arada objektiflik ve tutarlılık gibi kavramlar da lügatlerinde yer almıyor, tabii olarak.

YSK'nın Seçim Kanunu'nun bazı hükümlerinin açık ihlali sebebiyle İstanbul seçimlerini iptal etmesi, bugünlerin ana saldırı konusu.

ABD ve Almanya başta olmak üzere batılı ülkelerdeki seçimlerde yaşanan iptalleri unutmuş gözüken bazı mihraklar, seçimlerin iptalinden çok bunun AK Parti'ye yarama ihtimali sebebiyle ciddi bir telaşa kapılmış durumdalar.

Dışarıdan saldıranlarla eşgüdüm içinde hareket eden içeridekiler ise, takındıkları tavrın ülkemizin aleyhine olabileceği ihtimaline zerre kadar aldırış etmeden faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Açık olan tek şey, kayıtsız şartsız teslimiyete hazır olmaları ve hizmet ettikleri mihrakların istedikleri gerçekleşirse, kendileri için 'her şeyin çok güzel olacağını' zannetmeleri... Tarih bilgileri zayıf olduğu için olsa gerek, hainleri bekleyen mukadder akıbet konusunda ciddi bir fikirleri de yok…

İstanbul seçimlerinin seçim mevzuatının bir gereği olarak iptal edilmiş olduğunu çok iyi biliyor olsalar da kabul etmek istemeyen dış mihraklar ve içerideki tabii uzantıları, neyse… Ancak teorik olarak bunlarla işleri olmaması gerektiği düşünülecek bazılarının aynı yöndeki adımları, düşündürücü…

Gönüllü bir biçimde dış mihrakların emrinde olanları ve çeşitli şekillerde bu yönde hizmet etmeye ikna edilenleri, ülkemizdeki hainler ve gafiller kontenjanı ile izah edebilmek mümkün.

İYİ DE, NİÇİN?..

Ancak neler olup bittiği ve bunların asıl hedefinin ne olduğu hususunda yeteri kadar bilgi sahibi olan bazılarının takındıkları tavrı ve bu doğrultuda yaptıkları bazı değerlendirmeleri anlayabilmek, çok zor.

Bunlar arasında bulunan ve vaktiyle devletin çeşitli yüksek makamlarında bulunmuş isimlerin, yakın tarihte yaşanan çok açık bazı hukuksuzluklarla YSK'nin İstanbul seçimlerini iptalini aynı kategoride değerlendirmeleri, üzücü.

Bunu niçin yaptıkları, belli ölçüde anlaşılabilir olsa da, neden vaktiyle kendilerini de çeşitli kereler mağdur etmiş çevrelere eklemlendiklerini ve onlar gibi davrandıklarını anlayabilmek, mümkün değil. Adeta 'yabancılaşan' bu kişilerin, olguları bir kenara bırakıp algıları esas almaları ise işin vahim yanlarından...

Seçimlerin iptali meselesini YSK'nın kararı ve bunun dayandığı mevzuata göre değerlendirmek yerine tam da dış mihrakların ve uzantılarının istediği gibi yorumlamaları, bunu gösteriyor .

Batıdan ve onlarla paralel içeriden yükselen mesajlar, İstanbul seçimlerinde yaşanan çeşitli hukuksuzlukların göz ardı edilmesi suretiyle CHP'nin mutlaka kazanmış addedilmesi yönünde.

Devletin yüksek mevkilerinde bulunmuş isimlerin, olup bitenleri ve bunlarla alakalı mevzuatı kaale almadan söylemeye çalıştıklarının tam olarak bu olması, kafa karıştırıcı.

Tıpkı batılılar ve uzantıları gibi onlar da, 'İstanbul seçimleri iptal edilmemeliydi' diyorlar. Ama İstanbul seçimlerinin neden iptal edilmemesi gerektiği ile ilgili olarak akla yakın herhangi bir sebep de gösteremiyorlar…

İnşaallah öyle değildir... Ancak bu kişiler de, 'uğraşmak gereksiz, teslim olalım olsun bitsin' noktasına gelmiş gibiler sanki…