Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 26 Mayıs 2019

Elde cımbız...

Seçimlerde sandık kurulu başkanı ve üyelerden birisinin memur olmasının ne önemi var muhabbeti, YSK'nın gerekçeli kararı sonrası yoğunlaştı.

İptal sebebiyle canları ciddi şekilde sıkılmış olanlar, seçimlerde yaşanmış olanları dikkatlerden kaçırarak, tekrar benzer bir netice alabilmek ümidiyle, şimdi de YSK'nın gerekçeli kararını itibarsızlaştırma derdine düştüler.

İstanbul'da 220 bin memur varken, 62 bin sandık görevlisinden 20 bininin neden memur olmayanlardan atandığı konusuna girmeyen bu kesimin, hukuku önemsemediği açık.

İstanbul'daki seçimlerde, memur üyeler yerine dışarıdan birilerinin atandığı sandıklarda, AK Partili sandık görevlilerinin tek başlarına kalmaları söz konusu oysa.

Kurul üyelerinin diğer 4'ünün de rakip siyasi partilere mensup olduğu düşünülünce, özellikle de başkan ve üyelerden birinin memur olmadığı sandıklarda sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar neler yaşanmış olabileceği, hayal gücü ile sınırlı.

Sandık kurullarında yapılabilecekler konusunda, bazı örnekler verelim: Seçmene eksik pusula vermek, pusulalara müdahalelerde bulunmak, gereksiz iptaller yapmak; sayım, döküm ve birleştirme tutanaklarını doldurma sırasında AK Parti'nin oylarını başka partilere ikram etmek… Bunlar, muhtemel müdahalelerden sadece bazıları.

31 Mart seçimlerinde yukarıda saydıklarımız ve benzerlerinin yaşandığını, AK Parti adayı ile CHP adayı arasında 1 Nisan'da 30 bine yakın olan oy farkının sonra 13 bin civarına inmesi ile öğrendik, unutmayalım.

Seçim sonuçları ile ilgili rakamlara bakıldığında, 31 Mart'ta özellikle İBB başkanlığı ile ilgili oyların hedef alındığı ve operasyonun bunun üzerine yoğunlaştırıldığını anlamak çok kolay. Basitçe söylenebilecek olan ise, İstanbul'da 39 ilçenin 25'ini ve İBB meclis üyeliklerinin yüzde 70'ini kazanan Cumhur İttifakı'nın İBB başkanlığını kazanamamış olmasının tuhaf bir durum olduğu.

EMPATİ YOK, SEMPATİ VAR…
Yaklaşık 8 milyon oyun kullanıldığı bir seçimde, iki aday arasındaki fark 29 binlerden başlayıp 13 binlere kadar inmiş olması, ciddi bir sıkıntı olduğunun göstergesi zaten.

CHP'lilerin empati yapmaya pek müsait olmadıklarını biliyoruz. Ancak, AK Parti husumeti sebebiyle CHP sempatizanı kesilenler, benzer bir durumla CHP karşılaşsaydı neler olurdu sorusuna kafa yorsalar, mesele kalmayacak aslında…

Sandık kurulu başkan ve üyeleri ile ilgili hukuki mevzuatın ihlal edildiği, AK Parti'nin ilçe belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyelikleri oyları ile İBB başkanlık oyları arasındaki izah edilmesi güç fark araştırılırken ortaya çıkmıştı, malum.

YSK'nın gerekçeli kararı çıkıncaya kadar, YSK'nın kısa kararını dillerine dolayanlar, şimdi de gerekçenin işlerine yarayacağını umdukları bölümlerine odaklandılar.

7 hakim Seçim Kanunu'nun açık ihlali sebebiyle iptal derken, karşı çıkan 4 hakimin Seçim Kanunu'nun ihlaline değinmemesi, bu kesimin ilgi alanına girmiyor.

Mesele çok basit oysa: İl ve ilçe seçim kurullarının kanunu hiçe sayarak yaptıkları ciddi bir usulsüzlük var ve bunun özellikle de İBB seçim sonuçlarını etkilediği, kesin.

Ne yapıp edip İBB seçimlerini CHP'ye kazandırmak için yola çıkan ve az kaldı bunu sağlayabilecek olanlar, benzer bir durum oluşturmaya çalışıyorlar, belli ki.

Ancak hatırlatalım ki, proje adaylarının cilası gün geçtikçe dökülüyor… İnsanımız da esas kaybettirilmeye çalışılanın kendisi olduğunu kavradı, şükür…

Ellerinde cımbız, gerekçeli kararda işlerine gelecek yerler arayanlar ise biraz daha gayret ederlerse işin hukuki yönünü de öğrenirler belki…