Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 5 Temmuz 2019

Kasıtlı kötümserlik…

Cumhurbaşkanımızın Japonya G20 Zirvesi'ndeki temaslarının oldukça verimli geçmiş olduğunu biliyoruz. ABD ile aramızdaki buzların belli ölçüde erimiş olması yanında, S400 konusunda ülke olarak haklılığımızın ABD Başkanı tarafından kabul edildiği de artık herkesin malumu...

Bundan sonra S-400, F-35 ve benzeri konularda ne gibi gelişmeler yaşanabileceğini bilmiyor olsak da, durumun birilerinin yaymaya çalıştığı şekilde kontrolümüz dışında olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Bu da, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Türkiye'yi yönetenlerce ülkemizin ağırlığının yeterince hissettirildiği manasına gelir…

Birileri 'baharı' beklerken yaz da geldi. Üretimin bollaşması sebebiyle çarşıya pazara ucuzluk geldiği gibi, enflasyon da inmeye başladı… Nereden bakarsanız bakın, bardak yarımdan da öte, nerdeyse dolu durumda. Ama kasıtlı kötümserler eksik değil.

Israrlı bir şekilde işlerin kötüye doğru gittiği ve daha da kötü olabileceği havası yaymaya çalışanlar boş durmuyorlar. Bu kesimin kullandığı başlıca usul, durumu mümkün olduğu kadar kötü gösterebilmek amacıyla verileri elden geldiğince çarpıtmaya gayret etmek. Her zaman ne yapıyorlarsa şimdi de onu yapmaya çalışıyorlar yani.

Sadece yıkıcı olmasına çalıştıkları bir şekilde eleştiren bu kesim, kötü olduğunu söyledikleri işlerin nasıl düzelebileceği konusunda herhangi bir bilgi sahibi de değil. Her nasılsa, işbaşında bulunan yönetimin gitmesi halinde bir şeylerin düzeleceğine inandırılmışlar belli ki.

Ülkede neyin yolunda gitmediği ve eğer öyle ise nasıl düzeleceği sorulduğunda bön bön bakmakla yetinenler, 23 Haziran İBB seçimleri sırasında meşhur olan 'her şey çok iyi olacak' sözünü tekrarlamayı çok seviyorlar nedense. Tabii İstanbul'da nelerin, nasıl olup da çok güzel olacağı konusunda söyleyebilecekleri bir şey olmadığı gibi, Türkiye gerçekleri konusunda da zırcahiller.

Bile bile lades…

Müzmin AK Parti muhaliflerinin, derinlemesine araştırma ihtiyacı duymadıkları için yaşananların arka planı konusunda pek bilgi sahibi olmadıklarını söyleyebiliriz. Şaşırtıcı olan. yaşanan gelişmelerin arka planında ülkemize yönelik ne gibi hesaplar olduğu konusunda bilgi sahibi oldukları bilinen bazılarının da, yıkımı amaçlayan çabalara destek vermeleri.

Makamların gelip geçici olduğunu çok iyi bilmeleri gereken bu kesim mensupları, kendileri işin içinde olmadıkları için, yapılan her şeyde mutlaka eksik ya da yanlışlar olduğu yönünde algı oluşturmak için uğraşıyorlar.

İçeriden olmasa da birilerince içeridenmiş gibi yorumlanan bu çabanın aslında pek bir karşılığı olmadığı, malum. Ancak içeriden gibi yorumlanan yıkıcı eleştiriler sebebiyle doğabilecek kırılganlığın ülkenin iyiye doğru yürüyüşünü etkileme ihtimali, can sıkıcı.

Yaşananları hakkaniyetli bir şekilde gözden geçirseler, aslında yanlış olduğunu düşündükleri gelişmelerde kendi katkılarının da olduğunu anlamaları işten bile olmayan birilerinden bahsediyoruz. Nelere mal olabileceğini bilebilecekleri için, bütünden ufak parçalar koparabilmek amacıyla birtakım girişimlerde bulunmamalarını umsak da, gelişmeler aksi yönde gibi.

Hepimiz insanız, dolayısıyla hata yapmaya mütemayiliz. Ancak, kendi hikayelerimizi anlamlandırmaya çalışırken büyük fotoğrafa verebileceğimiz zararları gözden uzak tutmamak gerektiğini de biliriz.

Problem çözeceğim diye var olanı yıkmaya çalışmanın kimseye faydası olmayacağı, açık… Anlamsız bir inat uğruna bütünden parça koparmaya çalışanlar, yapının tepemize çökebilme ihtimalini de gözden ırak tutmamalılar…