İstanbul'un Fethi, Çanakkale, Kut'ül Amare ve Malazgirt gibi tarihimizin şanlı zaferlerinin gündeme getirilip anılması, gençlerimizin nasıl bir ecdadın torunları olduklarını öğrenebilmeleri açısından önemli.
Bu türden programların güzel taraflarından birisi de, bizi biz eden zaferleri özellikle de genç nesillere unutturduklarını zannedenlerin canlarının sıkılması belki de...
Zaferlerin kutlamalarına doğrudan karşı çıkmıyor gibi yapsalar da, tarihimizin önemli zaferlerinin anılmasından rahatsızlık duyanların varlığı, çok açık. Rahatsızlıklarını çeşitli şekillerde dile getiren bu güruh, böylelikle yapılan faaliyetlerin ne kadar önemli olduğunu anlamamızı da sağlamış oluyor.
26 Ağustos 1071'de 4 kat daha kalabalık Bizans ordusunu yenip, ebedi vatan olarak Anadolu'nun kapılarını bize açan Sultan Muhammed Alpaslan'ın muhteşem zaferinin 948. yıldönümünde Ahlat ve Malazgirt'te üç gün süren etkinlikler de, beklendiği gibi, birilerinin canını çok sıktı.
Okçular Vakfı tarafından düzenlenen etkinliklerin tanıtımının bu sene KKTC'de yapılmış olması, Kıbrıslı gençlerin de bu büyük zaferin heyecanına ortak olmasını sağlayan bir adım oldu.
Çeşitli sebeplerle adeta 28 Şubat'ı hatırlatan birtakım sıkıntıların yaşanmak zorunda kalındığı KKTC'de Malazgirt Zaferi ile ilgili programın tanıtım toplantısının oldukça müspet yansımaları olduğunu vurgulamak gerek.
Her ne kadar sıkıntı verici bazı şeyler olsa da, KKTC'de de eskisine nazaran iyi gelişmeler yaşanıyor olduğunu da bu arada belirtmek gerek.
Mütevelli Heyet Başkanı Haydar Ali Yıldız ve Mütevelli Heyeti Üyesi Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan'ın anlattıklarından, Okçular Vakfı'nın hakikaten çok verimli çalışmalar yaptığını öğrendik.
Ecdat mirası ata sporlarımızın hemen tamamında olduğu gibi hayata dair belli ilkeler, kurallar, ahlaki ve insani değerler içeren okçuluk sporunun gençlerimiz arasında yaygınlaşması, özellikle de günümüz şartları düşünülürse çok önemli bir gelişme.
Millet olarak değerlerimizi önceleyen faaliyetlerde bulunan ve çalışmalarını sadece Türkiye ile sınırlı tutmayan Okçular Vakfı'nın akraba coğrafyalarla sıcak münasebetler kurması da, konunun güzel taraflarından.
TARİHE SAHİP ÇIKMAK...
Bu yılki Malazgirt Zaferi kutlamalarının bir öncekine nazaran daha gelişmiş olduğu bir vakıa. Bu, bir sonrakinin mutlaka daha iyi olacağının müjdecisi. Kutlamalara katılan 160 KKTC'li genç de, ortak değerlerle ilgili farkındalığın gittikçe yayılacağının işareti.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, Sultan Alparslan'ın "Size öyle bir vatan bıraktım ki ebediyen sizin olacaktır" sözlerini zikrederek yaptığı konuşması, bundan sonrası açısından bilgi verici.
"Geçmişini unutan, geçmişine sırtını dönen toplumlar, tıpkı kökleriyle bağı kopmuş ağaçlar gibi devrilmeye mahkumdur. Biz binlerce yıllık tarihi şanlı zaferlerle ilmek ilmek dokumuş bir devletiz. Biz çağ kapatıp, çağ açan fetihlere imza atmış bir milletiz" diyen Cumhurbaşkanımızın, "Tarih yazan, tarihe damga vuran bir millet olarak maalesef aynı başarıyı tarihimize sahip çıkma hususunda gösteremiyoruz" sözleri, odaklanılacak hedefi gösteriyor.
Ama galiba asıl mesaj şu sözlerde:
"Hiç kimsenin bizi bölmesine, bizi birbirimize düşürmesine, 82 milyonun fertleri arasına nifak tohumları ekmesine fırsat vermeyeceğiz. Ne Haçlı artıklarının ne Bizans heveslilerinin ne PKK denilen o kendini bilmezlerin, terör örgütlerinin bizimle hedeflerimiz arasına girmesine müsaade etmeyeceğiz..."
