Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 11 Eylül 2019

Avuçlarını yalarlar...

Diyarbakır'da, bir annenin PKK'ya terörist yetiştirilmek üzere HDP tarafından dağa kaçırılan oğlu için başlattığı eylem, yeni ailelerin de katılımıyla sürüyor.

Öncelikle söylenmesi gereken, bu eylemin 'can pahasına' olduğu. Aslında haklı bir isteği dile getiren anneler ve babalar, tam olarak ne yaptıklarının ve ne türden sıkıntılarla karşılaşabileceklerinin farkındalar.

Eylemin muhatabı olan HDP'lilerin ciddi şekilde rahatsız oldukları aşikar. Herkesin bildiği, ama korkuları sebebiyle bir türlü ifade edemediği gerçeklerin konuşulur hale gelmesinin ne demek olduğunu iyi biliyorlar çünkü.

Çocukları için HDP Diyarbakır il binası önünde eylem yapan aileler, doğrudan ya da dolaylı olarak tehdit altında. Bazıları eylem öncesi ve sonrası ölüm tehditleri ile karşı karşıya kaldıklarını da açıkladılar zaten.

Eylemlerin başlamasına vesile olan annenin çocuğunun 3-4 gün sonra geldiğini biliyor olsak da, diğerleri ile alakalı neler olabileceği belirsiz. Eyleme katılan ailelerden birçoğunun çocuklarının kaçırılmasının üzerinden yıllar geçmiş durumda.

Dağa kaçırılan çocuklar meselesi, Türkiye'nin terörle mücadelesinin önemli konularından birisi, Açıklamalar, bu konuda ciddi mesafeler alındığını ve eskisine nazaran dağa kaçırılanların sayısının iyice azaldığını ortaya koyuyor.

TBMM'de temsil edilen bir siyasi partinin, çocukların dağa kaçırılması ile normalde bir bağlantısının olmaması gerektiği, malum. Ancak HDP'lilerin bu tür faaliyetlerde bulundukları ve birçok çocuğun dağa kaçırılmasının müsebbipleri oldukları bilinse de, konuyla ilgili olarak kanunlar üzerinden bir çare bulunmasının nerdeyse imkansız olduğu da, çok açık.

Minareyi çalanlar bol miktarda kılıf bulabiliyorlar maalesef…

Topu taca atmak!..

Diyarbakır'da HDP binası önünde başlatılan ve artık Türkiye hatta Dünya genelinde yankı bulmaya başlayan eylemlerle alakalı HDP'nin suskunluğu, anlaşılabilir bir şey.

Birilerinin ortaya çıkıp, "evet, biz lise çağındaki çocukları PKK için dağa kaçırıyoruz" demeleri beklenemez zaten.

Dolayısıyla, çocukları dağa kaçırılan aileleri maskeli aracılarla tehdit ettikleri bilinen HDP'lilerin söyleyebilecekleri herhangi bir şey yok.

Ancak eyleme katılanların sayısı arttığına ve konu ülke hatta dünya genelinde yayılma eğilimi gösterdiğine göre birilerinin yine de birşeyler söylemesi gerek…

Bu durumda da iş, CHP'ye ve HDP'nin son seçimde işbirliği yaptığı diğer parti olan İP'e kalıyor tabii ki.

Çocukları bir siyasi parti tarafından terör örgütü için dağa kaçırılan ailelerle ilgili olarak CHP ve İP adına konuşanlar, mesele ile ilgili sadra şifa sözler etmek yerine topu taca atmayı tercih ediyorlar. Durum tam da, 'aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık' sözünün anlattığı gibi…

Kimin fikri olduğunu bilmesek de, HDP'nin adını bile anmadan meseleyi devletin çözmesi gerektiğini söylemek, CHP ve İP'in topu taca atabilmek için buldukları ortak bir formüle benziyor.

Ancak, CHP adına konuşan Faik Öztrak da, eskiden icişleri bakanlığı yapan İP Genel Başkanı Meral Akşener de, dağa kaçırılan çocuklarla alakalı devletin elinden geleni yaptığını biliyorlar.

HDP'ye tek söz etmeyen CHP ve İP'lilerin, devletin konuya daha da yoğunlaşmasını istemeleri, başka hesapları olduğunu akla getiriyor.

Dağa kaçırılan çocuklar meselesine bölge insanını rahatsız etmeden yaklaşan devletin 'sertleşmesini' istiyorlar belli ki.

Böylelikle de, daha çok gürültü çıkarabilmek için yeni bahanelere kavuşacaklarını hesaplıyorlardır herhalde…

Avuçlarını yalarlar…