Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'ndan sonra şimdi de Barış Pınarı Harekatı…
Bu, PKK'nın ABD destekli Suriye uzantısı PYD-YPG eliyle Fırat'ın doğusunda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun ya da '2. İsrail'in sonu.
NATO müttefikimiz ve güya stratejik ortağımız ABD'nin yaptıklarının hiçbir kitapta yeri yok iken, Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru da, Türkiye açısından çok açık bir tehditti.
Asıl sahipleri sığınmacı olarak ülkemizde bulunan bölge ile ilgili demokrasi masalları da, Suriye meselesinde utanmazlığın zirvesiydi.
ABD destekli PYD-YPG kontrolündeki bölgede insanların barış ve kardeşlik içinde yaşadıkları iddiası, tarihin en büyük yalanlarından birisi. Aynı durum Rejim ve destekçilerinin kontrolündeki bölgeler için de geçerli.
Suriye coğrafyasında, sadece Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile müdahil olduğu yerlerde huzur var oysa.
İlk iki harekatla 350 bin civarında Suriyeli topraklarına dönebilmişti. Barış Pınarı sonrası için milyonlu rakamlar telaffuz ediliyor.
Detayları bir yana, önceki harekatlar gibi Barış Pınarı da gerektiği için yapıldı. Bundan sonra gerek olanlar da yapılacaktır elbette.
Türkiye, arzu edilen her şeyi yapacağı düşünülerek yapılan hesaplara teslim olmadı, olmayacak. Birileri ısrarlı bir şekilde anlamazdan gelseler de, 'beka' söz konusu çünkü.
Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, Kürt kardeşleriyle değil PYD-YPG adı altında birileri için bölgeye çökmeye çalışan teröristlerle mücadele eden Türkiye'nin nihai hedefi de, 'herkesin kendi evine dönebilmesi'.
Doğruları savunmakla kalmıyor Türkiye, gerektiğinde doğru olanı yapıyor ve yapacak da.
Suriye ile ilgili hesaplar yapıp, faturasını Türkiye'ye kesenler ve içimizdeki uzantıları hoşlanmasalar da, durum bu.
