Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Kasım 2019

Yükseliş ve çöküş!..

Rapor var, rapor var... Hazırlayanların günlerini, haftalarını ve hatta aylarını verdikleri, konu ile ilgili her veriyi dikkatle gözden geçirip, kılı kırk yaran hesaplamalar neticesi çıkarabildikleri raporlar yanında, yalap-şalap hazırlanan, derinliksiz ve çoğu zaman mevzu ile irtibatı bile zor kurulabilenleri de var.

Gerçekten rapor olanların yanında, raporumsu bile denemeyecek olanlara da 'rapor' demek mecburiyetinde kalınması, emek verilerek ve işin kuralları gözetilerek yapılanlara ciddi bir haksızlık öncelikle.

Sipariş edene yalakalık yapmayı akıllarından bile geçirmeyen güvenilir kuruluşlar tarafından hazırlanan ve değerlendirmeleri hoşunuza gitmese bile takdir etme ihtiyacı duyduğunuz gerçek raporlar, konu hakkında derli toplu fikirler verir, okuyanın ufkunu açar.

Diğeri yani raporumsu olan ise sipariş verenin arzularına göre hazırlanmış laf salatasından oluşacağı için herhangi bir kıymeti harbiyesi yoktur. Durumun farkında olmayacak kadar saf olup, ellerine verilen metne güveneceklerin ise vay haline…

Ülkemizde ciddi tepkilerle karşılanan ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2018 Terör Raporu, 'raporumsu' olarak, mükemmel bir örnek. Çünkü dünya üzerindeki terörü değerlendirmeyi hedefleyen rapor, raporu isteyen ABD'li yöneticilerin isteğine göre hazırlandığı için eksik ve taraflı…

Hani 'ABD değerlendirmelerine göre terör raporu' denecek olsa mesele yok. Ancak, daha önce olduğu ve bundan sonra da olacağı gibi, ABD devlet mekanizmalarının ciddiye almak durumunda kaldığı bir rapor bu.

Eksik ve taraflı oluşu, sipariş verenlerin ve hazırlayanların nasıl umurunda değilse, uygulamalarını ilgili rapora göre yapma durumunda kalanlar açısından da aynı şey geçerli.

MEŞRUİYET KILIFI…
PKK terör örgütü kabul edilse de, bu örgütün Suriye yapılanması PYD-YPG'nin anılmamasına özen gösterildiği anlaşılan Dışişleri Bakanlığı 2018 Terör Raporu'nun, ABD'nin Suriye'de yaptığı ve yapmayı düşündüğü her şeye meşruiyet kılıfı sağlamak için hazırlandığı, çok açık.

Türkiye'nin gönderdiği konuyla ilgili binlerce belgeye rağmen FETÖ'nün hala terör listesine alınmaması da, ABD'nin 'bana, benim için çalışanlara terörist dedirtemezsiniz' anlayışının bir uzantısı tabii ki.

PYD-YPG ve FETÖ'nun ilgili raporda zikredilmemesi, her ne kadar dünya jandarması olarak geçinmeye çalışsa da, ABD'de işlerin artık eskisi gibi yürümediğinin göstergesi aslında.

Yeri geldiğinde barış, demokrasi, insan hakları ve benzeri nutuklar atıyor olsalar da, ABD'lilerin dünyaya bakışlarının temelini menfaatlerinin oluşturduğunu görmek için sadece terör raporu yeterli.

Bu da, ABD açısından karda yürüyüp izini belli etmeden iş görmenin geride kaldığı ve zevahiri kurtaracak atraksiyonlara ihtiyaç duymadıklarının göstergesi.

Güçlü oluşunu haklılık gerekçesi olarak kabul eden ve yeri geldiğinde fütursuz bir şekilde kuralları ve teamülleri çiğnemekte mahzur görmediğini anlatan bu durum, ABD'yi yönetenlerin işine geliyor olabilir.

Ancak, doğrudan bu türden tavır ve davranışlara maruz kalanlara ek olarak, bir gün aynı uygulama ile karşılaşabilecek birçok ülke de durumu değerlendirme ihtiyacı hissedeceklerdir, muhakkak…

Doğrudan sahalarda olmak yerine taşeronlarla iş görmenin, süper güç açısından zafiyet işareti olduğunu da hatırlatalım.

ABD yönetimi, sipariş raporlarla oyalanabilir. Ancak bu arada, 'büyük güçlerin yükselişi ve çöküşü' konusunda bir rapor hazırlatmaları, iyi olur.

Ancak bunun, Terör Raporu gibi ısmarlama değil gerçek bir rapor olması gerek tabii ki…