Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 17 Ocak 2020

‘Hüsrana uğratmak’…

Cumhurbaşkanımızın 2019 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, ulaştırma, bayındırlık, enerji ve diğer konularda anlattıklarını, kısaca 'yaptık', 'yapıyoruz' ve 'yapacağız' başlıkları altında toplamak mümkün.

Hükümetin 2019 yılı icraat programlarında yer alan 1.451 eylemin 1.161'i tamamlanmış. Bu, 2019'un birinci yarısında yüzde 98, ikinci yarısında ise yüzde 89 gerçekleşme oranı yakalandığı manasına geliyor.

Her başlık altında verilen bilgiler, birileri ne söylerse söylesin ülke olarak ciddi mesafeler almış olduğumuzu gösterirken, geleceğe yönelik projeksiyonlar da çok daha ileri noktalara varılacağının müjdesi.

Konuşmasında AK Parti iktidarları ile geçen 17 yılın da muhasebesini yapan Cumhurbaşkanımızın, "Türkiye için yazılan senaryolarda 2019, bir yıkılış ve teslim oluş yılı olarak öngörülmüştü. Rabbimize binlerce şükürler olsun ki, biz 2019 yılını yeniden yükseliş yılı haline dönüştürdük" şeklindeki sözleri, yapılanların ve yapılmakta olanların nelere rağmen gerçekleştirilebildiğini anlamak açısından önemli bir anahtardı.

Yaşları ya da çeşitli sebeplerle mukayese imkanı bulamayanların anlamaları biraz zor olsa da, tam da 'nerden nereye' sözleri ile ifade edilebilecek bir durumdayız.

Ezberlerini bozan gelişmeler yaşanırken, Türkiye'yi 'kendisinden istenen her şeyi yapan bir ülke' olarak görmeyi hayal edenler ve içimizdeki uzantıları boş durmasalar da, ülkemizi yönetenlerin şartların gerektirdiklerini en iyi şekilde yaptıklarını anlatan sözler bunlar.

Dışarıdan gelen saldırılar her ne ise. Ancak her zaman var olan ve korkarız bundan sonra da devam edecek olan, dış kaynaklı saldırılara içeriden gelen destekler meselesi, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu en önemli mesele.

Parti olarak farklı düşünenler çok olsa da, ana muhalefet içinde yapılanları nerdeyse tamamen görmezden gelip, yapılmaya çalışılanları engellemeyi ve projelendirilenleri itibarsızlaştırmayı varlık sebebi olarak kabul eden bir kesimin mevcudiyeti malum.

YAPMAZ, YAPTIRMAMAYA ÇABALARLAR…
'Ne yaptılar ki?' sorusunu sormaları bir yana, nerdeyse gözlerinin içine giren devasa eserler hatırlatıldığında, 'vazifeleri, tabii ki yapacaklar' bahanesine sarılan, ama 'peki ama işbaşında iken sizinkiler neden yapmadı?' sorusunu duymazdan gelen tuhaf bir zihniyet söz konusu.

Çağdaş ve ilerici geçinen bu kesimin, ülkeyi daha ilerilere taşıyacak olan projelere destek olmaları beklenirken engellemeye ya da itibarsızlaştırmaya çalışmalarının mantığını kavrayabilmek, mümkün değil.

Yapılanları görmezden gelen ve yapılacakları engellemeye çalışanların algı oluşturmaktaki maharetleri ise inanılmaz… Hizmetlerden doğrudan yararlananları bile, yalanları ile adeta zehirleyebiliyorlar çünkü.

17 senede öğretmen sayısı 652 bin ilaveyle 947 bine, derslik sayısı 316 bin ilaveyle 589 bine, üniversite sayısı 131 ilaveyle 207'ye, yurtlardaki yatak sayısı 182 binden 677 bine çıkarılmış..

Hastane ve diğer yataklı tedavi kurumları 17 yılda 2 bin 600'den 5 bin 500'e çıkarılırken toplam yatak sayısı 240 bine, doktor sayısı 92 binden 161 bine, sağlık çalışanı sayısı ise 378 binden 1 milyon 25 bine yükseltilmiş.

Sadece bunlar bile, '17 yılda ne yaptılar ki?' diyebilenlerin zihniyet yapılarını anlamak için kafi.

Cumhurbaşkanımızın, mevcut durumu özetleyen sözleri ile bitirelim:

"Dört gözle Türkiye'nin tökezlemesini ve yere kapaklanmasını bekleyenleri hüsrana uğratmayı sürdüreceğiz. Bunu yaparken, kendimizi sürekli muhasebeye çekmeyi ihmal etmiyoruz."