Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 25 Mart 2020

Züğürt tüccarlar…

Can Ataklı'nın, 'Uzaktan Eğitim'de ders anlatan başörtülü hanım öğretmenle ilgili söyledikleri, 'züğürt tüccar eski defterleri karıştırır' sözünü hatırlatıyor öncelikle. Ama başka birtakım sebepler de var tabii.

Çok sükür, yasakların tamamen kaldırıldığı ve ülkemizin normalleştiği günlerde olsak da, zihinlerinin arkasında yasakçılık canavarını besleyenlerin hep olacağını hatırlamış oluyoruz böylelikle.

Sadece marjinal kesimler tarafından izlendiği için, onların nabzına göre şerbet verdiği söylenebilecek olan Can Ataklı da, nüfusumuzun yarısını teşkil eden kadınların büyük çoğunluğunun başörtüsü kullandığını biliyordur aslında.

Uzaktan eğitimde görev alanlar rol model kabul edilecekse, başı kapalı birinin çıkması son derece yerinde. Bunu tartışmaya açmak, azgın azınlığın tahakkümü ettiği eski günlere duyulan nostalji ile ilgili olmalı…

28 Şubat baskı günlerinin aktif isimlerinden olup sonra kısmen pişmanlık belirten tavırları hatırlandığında, Ataklı'nın esas meselesi 'İ'rabta mahallinin kalmaması' belki de…

Gündeme gelebilmek için çıkıntılık yapmaktan başka çaresi yok anlaşılan ve o da bunu yapıyor. Can Ataklı da, reklamın kötüsü olmaz diye düşünenlerden belli ki.

Can Ataklı'nın hali, aynı kulvarda koşturan ve güya muhaliflik yapıyorum görüntüsü altında başka şeyler kotarmaya çalışanlardan pek farklı değil.

Hayatımızın işleyişini ciddi şekilde etkisi altına alan ve bu arada çok önemli imiş gibi gözüken birçok meseleyi arka plana atan koronavirüs tehdidi, gündemi de tamamen etkisi altına almış durumda.

Korona tehdidi öncesinde akla gelen hemen her konuda esip savuran ve birtakım yalan dolanlarla gündemi biçimlendirmeye çalışanların zorlandığı günlerdeyiz.

Sağlık Bakanlığı'nın Covid19'un iyileşmesini hızlandıran ilacı hızlıca sağlamasını gölgelemek için, bedeli karşılığı alınan ilacı Çin'in bedava verdiği gibisinden iddialar, bunun göstergelerinden.

Her ülkenin kendisine göre yaşadığı 'Korona Günleri'nin bizdeki genel tablosu, milletimizin yöneticilerimizin taleplerine tam bir teslimiyetle uydukları şeklinde.

MÜZMİN MUHALİFLERİN KORKUSU…
Medyaya yansıyan bazı durumlar ise insanlık hali denilip geçilebilecek hususlar. Dışarı çıkma inadındaki yaşlılarımız istisna kabilinden ve tek başına yaşayıp, televizyonu da olmayanların gelişmelerden habersiz olmaları da normal…

Müzmin muhaliflerin sıkıntılarından birisi alıştıklarından mahrum kalmak. Korona günlerinde muhalefet yapabilmenin, belirli düzeyde bilgi ve beceri istediğini de, muhalefet etmek için kılçık atmaya çalışanların düştükleri gülünç durumlar gösteriyor.

Türkiye'nin Covid19 ile ilgili tedbirlerde geciktiği şeklindeki iddia, bunlardan en yaygın olanı. Bu, yalan olduğunu bütün milletimiz ve zaten dünya da bildiği için alıcısı olmayan bir iddia.

Türkiye'de çok sayıda korona vakası ve hatta bu sebeple gerçekleşen ölümler olduğu ama yetkililerin gizledikleri, yaygın iddialardan. Benzerleri terör saldırıları ve deprem dönemlerinde dolaşıma sokulan bu yalan da, her şey şeffaf olduğunu için kimsenin pek ilgisini çekmedi.

Nasıl ki geçici olarak kapatılan yerlerin çalışanları işlerini kaybetme korkusu yaşıyorlarsa, korona günlerinde dikkat çekici çıkışlar yapamadıkları için müzmin muhalifler de aynı durumla karşılaşabilirler.

Alıştıklarından geri kalma yanında, korona günleri sonrasında işlerini kaybetme riski de müzmin muhalifleri korkutuyor olabilir.

Züğürt tüccarlara kulak asmayalım; ülkemizde durum kontrol altında ve bütün sıkıntılar kısa sürede bitecek inşallah…