Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 4 Aralık 2021

Belki uyanırlar!..

Türkiye'yi, istedikleri gibi davranmasını sağlamak amacıyla kontrol altına almak isteyenlerle mücadele, gizli ya da açık, her zaman vardı.

İstenileni yapmamızın hayrımıza olacağı yalanına inanan ya da inanmak zorunda kalanların iktidarda bulunduğu dönemlerde, dizleri üzerine çökmeye mecbur kalan bir Türkiye söz konusuydu.

Üst düzey bir askerin vaktiyle yaptığı benzetmedeki gibi, 'Dizleri üzerinde duran ve ayağa kalkmaya davrandığında ensesine vurulan, düşme emareleri gösterdiğinde tekrar dizleri üzerinde durur hale getirilen bir ülke' idik bir zamanlar...

Bizim için iyi olacağını söyleseler de, dizlerimiz üzerinde durmamızı sağlayanların ülkemizin zenginliklerini sömürdükleri, açık bir gerçek. İçimizdeki uzantılarının da tabii…

Yatırım, üretim ve istihdam düşmanı yüksek faiz - düşük kur olgusu, uzunca zaman ülkemizi sömürme yollarından birisi olarak kullanıldı. Durumun farkına varıp engellemeye kalkışanlar da vesayet mekanizmaları tarafından bir şekilde yola getirildi ya da yok edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki AK Parti iktidarlarınca, Türkiye'yi dizlerinin üzerinde tutmakta kullanılan vesayet mekanizmalarının teker teker ortadan kaldırıldığı, malum. Son olarak, vesayet mekanizmalarının belki de en önemlilerinden birisi olan Parlamenter Sistem de tarihe gömüldü.

CHP ve beraberindeki irili ufaklı partilerin tamamının Parlamenter Sistem diye yırtınmaları boşuna değil. Çünkü geçmişte Türkiye'yi hizada tutabilmek için kullanılan en önemli mekanizmalardan birisi Parlamenter Sistem idi.

Parlamenter Sistem uygulanan dönemlerde dış mihrakların kullanabildikleri milletvekilleri sayesinde ne gibi oyunlar oynadığının kitabı yazılsa, herhalde çok satanlar listesine girerdi. Akademik çevreler 1950'den 2016'ya kadar verilen gensorularla TBMM'nin ne kadar oyalandığını araştırsalar, sanırım dudak uçuklatacak bir sonuca ulaşırlar.

Sömürücülere karşı mücadele günümüzde çok daha önemli bir aşamada. Önceleri saldırılarını kamufle etme ihtiyacı duyanların saldırılarını artık alenileştirdikleri günlerdeyiz.

Cari açık 'cari fazla'ya doğru seyrediyor. İhracatta her ay yeni bir rekor kırılıyor. Üretim tam gaz, işsizlik azalıyor... Yani, dünya ülkeleri arasında ayrışarak büyüyen ekonomimizin bütün göstergeleri nerdeyse mükemmel. Aksayan tek şey ise dövizdeki tuhaf yükseliş. Üstelik, döviz fiyatlarının yükseltilmesinin ekonomik bir saldırı olduğu, çocukların bile anlayacağı açıklıkta.

Tuhaf olan başını CHP'nin çektiği ittifak üyesi partilerin yönetici ve sözcülerinin döviz saldırısının farkında değilmiş gibi davranmaları. Bu ittifakın irili ufaklı partilerinin hiç birinden şu ana kadar döviz üzerinden ülkemize saldıranlara yönelik herhangi bir söz duymamış olmamız, manidar!..

Saldırılar 84 milyonu hedef aldığına göre, CHP'nin başını çektiği ittifakın ülkemize yönelik döviz saldırılarına neden ses çıkarmadığını, çevremizdeki destekçilerine sormakta fayda var...

İttifakın tepesindekileri uyandırmaları mümkün olmasa da, en azından kendileri uyanırlar…