Tarihi 26 Ocak 2010

Olacak iş mi şimdi bu?

Başbakan Tayyip Erdoğan, son günlerde ortaya çıkan gelişmeler üzerine bir çağrı yaptı:
- Demokrasiye inanmıyorsan, o zaman adam gibi açıklarsın. Sen neden yanasın, darbeden yana mısın onu açıklarsın.
Olacak iş mi şimdi bu?..
Neden açıklasınlar, niçin kendilerini sıkıntıya soksunlar! "Darbe" denilen iş gizli saklı yapılır. Ne darbeciler ne de destekçileri sonuca ulaşmadan orta çıkmazlar.
Ayrıca, bu ülkede öyle bir çoğunluk yaşıyor ki, demokrasi varsa, demokrasiden yana, darbe olmuşsa da en ateşli darbe savunucusu. Onlar için gelen ağam, giden paşam.
Niçin böyle bir açıklama yapıp kendilerini sıkıntıya soksunlar?
Bugün demokratlar...
Darbe olduğunda ise, durumu yeniden değerlendirirler. Onlar, "erken öten horozun kafasının kesileceğini" düşünürler. Kendilerini hiç mi hiç sıkıntıya sokmazlar. Zamanı ve zemini geldiğinde gereğini yaparlar.
Onlar gizlenmeyi çok iyi bilirler. Başbakan'ın ya da başkalarının dolduruşuna da gelmezler!
***

1980'li yılların başıydı...
Tercüman Gazetesi'nde çalışan genç bir muhabirdim.
Türkiye'yi Milli Güvenlik Konseyi'nin "kudretli generalleri" yönetiyordu. Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Konseyi Başkanı gibi pek çok sıfatı bünyesinde taşıyan Kenan Evren'i takiple görevliydim. Vücudumuzun her tarafı yara bere ile doluydu. Korumaları yüzünden görev yapmanın imkanı yoktu. Tekmeler ve yumruklar havada uçuşuyordu.
Kenan Paşa, bayramları Antalya Karpuzkaldıran'daki askeri tesislerde geçiriyordu. Bizler de hemen yanındaki bir otelde kalıyorduk. Emir buyurduklarında bizleri çağırıyor, yapacağı açıklamayı yazdırıyor, ardından ikinci bir emre kadar otelimizde beklemeye çekiliyorduk.
Tabi, önce "bayramlaşma faslı" vardı.
Bütün muhabirler sıraya giriyor, Kenan Paşa elini uzatıyor, herkes eğilip el öpüyor ve geri çekiliyordu.
Sıra bana geldiğinde Paşa'nın elini öpmedim. Uzattığı eli aşağı doğru itip, sadece tokalaştım.
Yazın sıcağında ortalığı buz gibi bir hava sardı. Kenan Paşa, şaşırmış ve yüzündeki ifadeye bakılırsa kızmıştı. Çevresindekiler ve gazeteci ordusu da "Sen ne yaptın" dercesine yüzüme bakıyordu. İlginçtir, bu tavrı gösteren bir tek bendim.
Adeta, büyük bir suç işlemiştim. Olay günlerce konuşuldu.
Aradan yıllar geçti. O gün gösterdiğim o tavrı yadırgayıp şaşıranlar "su katılmamış demokrat" kesildi.
İşte bu yüzden diyorum ki, Başbakan boşuna beklemesin... Kimse ortaya çıkmaz, kimse yaptığı bu çağrıya cevap vermez.
***

Üstelik, bu ülkede artık Genelkurmay Başkanları bile darbe çağrılarına kulak vermiyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, dün son derece samimi bir üslupla açık açık ilan etti:
-Elbette Türkiye'de bazı olaylar yaşandı; ama biz Silahlı Kuvvetler olarak artık bu olayların geride kaldığını değerlendiriyoruz. Herkesin bu olaylardan gerekli dersleri çıkardığını da düşünüyoruz.
Hemen ardından ekledi:
- Biz diyoruz ki, demokraside, demokratik yönetimde en önemli husus, iktidarların seçimlerle el değiştirmesidir.
Bunlar, son derece önemli ve tarihi sözler. Genelkurmay Başkanı, Türkiye'de bir dönemin kapandığının altını çiziyor. Kameraların önünde kamuoyuna açık bir taahhütte bulunuyor. Darbe heveslilerine de "Boşuna beklemeyin" mesajını veriyor.
Ordunun en tepe noktası tavrını açık ve net olarak ortaya koyduğuna göre, güvenilen dağlara da kar yağdı demektir.
Kim "Ben darbe istiyorum" diye ortaya çıkabilir böyle bir ortamda? Olacak iş mi "Darbeden yanayım" demek, bu gelişmelerden sonra?
Başbakan boşuna beklemesin.
Darbe heveslileri de hiç kendilerini yormasın. Artık Türkiye'de bu iş bitti!